Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin yüz kızartan ev sahipliğini gazetelerde okuduk:
“İki Kıtanın Limanı sergisini gezen Sarkozy, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yanında sakız çiğnedi... Eserlerle hiç ilgilenmedi... Özel deftere de sadece dev bir imza atıp gitti...”
Fransız bakanlar Cumhurbaşkanı Gül ile görünmek istemedikleri için resmi yemeğe katılmadılar.
Le Monde gazetesi Cumhurbaşkanı Gül’e “minimum protokol” uygulandığını yazdı...
Peki bizim tarafta bir rahatsızlık gözlendi mi? Doğrusu o konuda da bir haber almadık.
İsviçre’ye geçelim... Zürih kentinde Ermenistan ile ortak protokol imzalanıyor.
Karabağ’ın işgaline tepki olarak sınırı kapatmıştık.
Karabağ’daki işgal kalkmadığı halde ABD’nin zoruyla sınırı açıyoruz...
Tavizi biz veriyoruz...
Basında ve iktidarda adeta bayram havası esiyor...
Yenilgi ve adam yerine konmamak anlaşılan böyle telafi ediliyor...
Nereden nereye geldiğimizi Atatürk Türkiye’sinin tanığı Falih Rıfkı Atay yazıyor:
“... İsmet İnönü İtalya’ya resmi bir ziyaret yapacağı vakit, Atatürk: ‘Sen Türkiye’nin Başvekili’sin. Mussolini de resmen İtalya’nın Başvekili’dir. Arada hiçbir fark tanımayacaksınız’ demişti. Yoldaydık. İlk verilen programda Mussolini istasyona gelmiyordu. İnönü Roma’da yerleşince karşılıklı ziyaretler yapılacaktı. Türk heyeti eğer program değişmezse yarı yoldan memlekete dönüleceğini İtalyan protokolcülerine haber verdi. Trende bir telaştır gitti. Roma’ya vardığımız zaman İtalyan Başvekili Mussolini, sırtında jaketatayı ve başında silindir şapkasıyla Türkiye Başvekili’ni bekliyordu...”
Pahalı trafik...
İstanbul Anakent Belediyesi Meclis Üyesi Bülent Soylan, Kadir Topbaş'ın çarpıcı bir hazırlığını haber veriyor... Kentin yoğun bölgelerine elektronik kamera yerleştirilecek, kameraya takılan plakalardan belli vergi kesilecek... Örneğin Şişli ya da Taksim meydanından geçiyorsunuz, elektronik cihazlar plakanızı okuyup size münasip bir vergi yazıyor... Aynen paralı otoyol gibi.. Bu şekilde kent için trafiğin hafifletilmesi öngörülüyormuş... Londra ve Stokholm'de benzer bir uygulama var. Var ama o iki kentte mükemmel toplu taşıma sistemleri mevcut. Nüfus sabit. Neden kent içinde yeni konut yapımını durdurup toplu taşımayı cazip hale getirerek çözüm aramıyoruz?
Padişahın atı...
Dış politikada en ilgisiz gelişmeleri lehimize yorumlamayı adet haline getirdik...
Kendimizi teselli için hiçbir fırsatı kaçırmıyoruz...
CHP'li Onur Öymen “Kendi kendimizi bu kadar küçülttüğümüzü hiç hatırlamıyorum” diyor.
Bir de fıkra anlatıyor:
Adam akşam eve koşa koşa girmiş, heyecanla karısına:
- Bugün çok güzel bir şey oldu, demiş, Allah'ın şanslı kulu olduğumu anladım...
- Hayrola bey ne oldu?
- Padişahın arabasındaki atla gözgöze geldik,bana uzun uzun baktı...
Açılıma molotof
Güneydoğu’da birçok merkezde.. Diyarbakır, Hakkâri, Şırnak başta olmak üzere birçok il ve ilçede önceki gün isyan provaları yapıldı... Çocukları öne süren göstericilerle polis çatıştı. Neymiş? Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkarışının yıldönümüymüş...
Okurumuz soruyor:
- Apo’yu Suriye’den dışarı atan Suriye hükümeti... Türkiye’ye teslim eden ise Yunanistan ve ABD... Ancak PKK ne Suriye’ye ne Yunanistan ve ABD’ye karşı gösteri yapıyor... Sebep söyledikleriyse Suriye’ye karşı tepki göstermeleri gerekmez miydi?
PKK’nın Güneydoğu’da birçok merkezde birden düzenlediği gösteriler, atılan taş ve molotofkokteylleri aynı zamanda AKP’nin “açılım”ına da karşılık niteliği taşıyor.
PKK’nın açılıma neden tepkili olduğunu M. Karayılan’ın şu sözlerinde bulmak mümkün:
“Türkiye PKK’yı imha hareketinden vazgeçmeli, barışın koşullarını önder Apo ile görüşmeli...Tek çözüm yolu bu.”
Bu noktaya gelineceği belliydi. İçeriği belirsiz bir açılım yapıyorsunuz... Muhatap aldığınız tarafa umut veriyorsunuz... Beklenti yaratıyorsunuz... Sıra icraata gelince ayağınız yere basıyor. Adım atamıyorsunuz... Karşı taraf da her zaman sonuç aldığı silahına, terör ve şiddete sarılıyor... Olup biten budur. Ne demiştik en başta: Ayıkla pirincin taşını...
NOT: Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın Meclis Başkanı M. Ali Şahin’i Muş’ta karşılama töreninde el cepte ortalığı nasıl birbirine kattığını gördük. Bazı kanallarda önceki gece olayın Sırrı Sakık’ın ağzından tek taraflı yansıtılması da ayrıca hüzün vericiydi...
2010 Dünya Kupası’na katılamazsak ekonomik kaybımız 300 milyon dolar olacakmış.
Kazanınca eşek yüküyle prim alan futbolcular aralarında para toplayıp bu kaybı karşılarlar artık...
Haldun Ertem
Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, Abdullah Gül’ün yanında sakız çiğnemiş.
Buna da şükür. Balon yapıp patlatabilirdi de!
* * *
Nobel Barış Ödülü bu yıl Obama’ya verilmiş.
Eh, seneye de El Kaide’nin başı Bin Ladin’e verilir herhalde!
Fahrettin Fidan
* AKP açılım için muhalefetin işbirliğini istiyor. Açılım “Türkiye’nin şansı ve tarihi bir fırsat” ise
AKP bu açılım başarısına niye muhalefeti de ortak etmek istiyor acaba?
Gülhan Elmas