Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye’de özgür gazeteciliğin yeni kuralı belli oldu:
“Yazma, yazdıkça sıra sana gelecek...”
Gazetecinin görevi doğruları yazmaktır. Ama yazma... İktidar partisini ve Başbakanı sorgulama. Eleştirme. Haksızlığa uğrayanları savunma. Karanlık olayların arka planını araştırma... Kafanı kurcalayan konuları kâğıda dökme... Basın özgürlüğünün bittiğini aklından çıkarma... Sadece iktidarı övme özgürlüğünü kullan...
İktidarın basına ve topluma yaydığı mesaj budur...
Dün Nedim Şener arkadaşımızla birlikte onun gibi araştırmacı gazeteci olan Ahmet Şık evleri aranarak gözaltına alındılar. Odatv’de Soner Yalçın’ın bıraktığı görevi sürdüren Doğan Yurdakul, Mümtaz İdil, Sait Kılıç gibi gazeteciler ile Prof. Yalçın Küçük de aynı muameleye tabi tutuldu.
Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu arama ve gözaltı kararlarının hukuksuzluğunu anlattı gün boyu televizyonlarda... Türkiye Gazeteciler Cemiyeti arama ve gözaltılardaki “Ergenekon üyeliği ve halkı düşmanlığa teşvik” gibi gerekçelerin yaydığı ürküntüye dikkati çekti. Bu gerekçelerle ülkede istediğiniz her kişiyi arayabilir, gözaltına alabilir, hapse atabilirsiniz...
Türkiye şu anda seçim arifesinde bulunuyor... Demokrasi 12 Haziran’da bir kez daha test edilecek. Ne var ki, basın özgürlüğü olmadan ne kamuoyunun serbestçe oluşması mümkün olabilir, ne halkın doğru tercih yapabilmesi... Aslında çiğnenmekte olan, basın özgürlüğüyle birlikte halkın haber alma ve serbestçe bilgilenme hakkıdır. Demokrasidir...

Haberin Devamı

Memleketin manzara -i umumiyesi;
Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan hücreye atılırken Apo’nun villaya taşınması tartışılıyor.
Fahrettin Fidan

Muhalifhane...Ergenekon sanıkları Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’ın cezaya dönüşen tutuklulukları vicdanlarda tepkiye yol açmışken bir de tek kişilik hücrelere alınmaları üzerine tuz biber ekti. Mustafa Balbay, avukatı Hüseyin Ersöz aracılığıyla durumu aktarıyor:
- 28 Şubat günü önceden haber verilmeden “Hadi toplanın gidiyoruz. Sevk başladı, bu gece mutlaka bitecek”, denilmiştir. Balbay ve Özkan, gece yarısından sonra saat 01.00’da 1 No’lu Cezaevi’ne getirilmiştir. Bu saate kadar gelen herkes tıpkı kaldıkları cezaevlerinde olduğu koğuşlarına yerleştirilmiş ancak Balbay ve Özkan saat 03.00’e kadar bekletilmiştir. Son olarak Balbay ve Özkan kaldığında ise bir infaz memuru “Eşyalarınızı ayırın. Başka odalara nakledileceksiniz” demiştir.
Özkan ile ayrılmalarının kimin tasarrufu olduğunu sorduğunda verilen cevap Adalet Bakanlığı olmuştur. Balbay’ın bu söze cevabı ise “Adalet Bakanlığı’nın başka işi mi yok tutukluların koğuşlarını düzenliyor?” sorusudur. Balbay cezaevinin bir ucundaki F-3, Tuncay Özkan ise diğer ucundaki B-3 koğuşuna yerleştirilmiştir. Bu düzenleme Balbay ve Özkan’ın hiçbir şekilde bir araya gelmemesi için yapılmıştır.
* * *
Hapishane inşaatının tamamlanmasına 1.5 ay varken, tuvaletlerin sifonu bile çalışmazken alelacele bu girişime neden gerek görüldü?
Özkan, Balbay ve diğer tutuklulara daha fazla eziyet edilmesi kimi mutlu ediyor?
Vicdan zemininde bunları anlamak mümkün değil...

Haberin Devamı

CNNAmerikan CNN televizyonu Nedim Şener, Ahmet Şık ve diğer gazetecilerin tutuklanmasını geniş bir haber şeklinde sunarken şu yorumu da yaptı:
“Türkiye’nin demokratik sistemi Müslüman ülkeler için model olarak gösterilirken İslam kökenli Tayyip Erdoğan hükümetinin gazeteciler ve muhalifleri hedef aldığı korkusu yayılıyor...”
Ne var ki, hükümetin “demokrat imajı”nın zedelenmesini umursadığı da pek gözlenmiyor...

Haberin Devamı

Müjde! Güvenlik güçlerimiz yaz saati uygulamasına geçti! Basın mensuplarının evleri artık sabah 05.30 yerine 07.30’da basılıyor...
Haldun Ertem

NedimGözaltına alınan meslektaşımız Nedim Şener, Posta gazetesinde 18 Şubat günkü “Gazeteci hesap soran ve hesap verebilen kişidir” başlıklı yazısında kendisine yönelik tehditlerin arttığını yazıyor ve ekliyordu:
“Doğruları yazanın, sesini yükseltenin yeri hapishane mi? Bunu herkes biliyor ve en acısı bunu herkes kabulleniyor.
... Gazetecilik günümüzde öyle bir hale getirildi ki, ‘geçici izinle’ yapılan bir mesleğe dönüştürüldü. Tekerleğine çomak soktuğunuz bir cemaat, muhalefet ettiğiniz bir siyasi, foyasını meydana çıkardığınız bir bürokrat, maskesini düşürdüğünüz bir polis hapse attırarak sizi meslekten alıkoyabiliyor...”

ÇAĞRI
Bugün, İstanbul Taksim’de saat 12.00’de, Ankara Kızılay’da saat 13.00’te gazetecilere yönelik hukuksuz baskı ve gözaltıları protesto için toplantı yapılacak...

ABDDaha önce Soner Yalçın ve arkadaşlarının tutuklanmasıyla ilgili ‘Hem özgürlükten bahsediyorsunuz, hem gazetecileri tutukluyorsunuz. Bunu anlamakta güçlük çekiyoruz’ diyen ve Başbakan Erdoğan’dan “acemi elçi” damgası yiyen ABD elçisi Ricciardone dün de bir soru üzerine konuştu:
“Bütün dünyada şüphesiz yüzde yüz ifade ve basın özgürlüğünü destekliyoruz.”
TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner de dün soruyordu:
“Demokrasi, şeffaflık ve adaletin yerine gelmesi için daha ne kadar bekleyeceğiz?”
Gazetecilere baskılar, doğrudan ilgili olmayan odakların vicdanlarını da rahatsız ediyor artık.