Binanın sahibi Ormancılar Vakfı burayı yıkıp yerine iş merkezi yapmaya karar vermiş de ondan! Olayın yürek sızlatan bir yanı da, diğer kiracılar direnirken mevcut Devlet Tiyatroları yönetiminin buradan çıkmaya dünden hazırmış gibi, hiçbir itirazda bulunmadan salonu apar topar boşaltması... Tiyatrodan bir dostumuz dedi ki:- Oysa ortada daha yıkım kararı bile yoktu. Dolayısıyla en azından bu karar çıkıncaya kadar bekleyebilirlerdi... Ya da en azından yapılacak yeni binada da bir tiyatro salonu verilmesi için bastırabilirlerdi. Nitekim Akün sineması yıkılmak istendiğinde dönemin Devlet Tiyatroları yönetimi bunu yapmış, sinema solununu tiyatro salonuna döndürmeyi mal sahibine kabul ettirmişti. Yeni Kültür Bakanı ve Devlet Tiyatroları umursamadı bu konuyu.Neyse ki Ankaralı sanatseverler duyarlı. 27 Şubat günü Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde, Yeni Sahne'yi nasıl kurtarabiliriz toplantısı düzenlenecek. Ardından bir imza kampanyası başlatılacak... Ankaralılar anılarını ve tiyatrolarını kaptırmamalı... Her şeyin ranta kurban edildiği karaktersiz bir kente dönüştü Ankara... Başkentin soylu insanları hiçbir şey kurtaramayacak mı bu yağmadan? Ankara Kızılay'da; 40 yıldır perdelerini sanat ağırlıklı oyunlarla açan, her tiyatroseverin anılarında yer etmiş bir sempatik mekân; Yeni Sahne sessiz sedasız kapandı. Neden mi? Bizi yaratan doğa, insan yapan sanattır PTT çağı yakalamış, haberimiz yok. Bir yerden bir yere zarf, koli vs. gönderirseniz size bir barkod numarası veriyorlar. Gönderinizi bilgisayarda aşama aşama izliyorsunuz. Seyfi Gül de izliyor. 27 Ocak'ta Foça Postanesi'ne teslim ettiği "acele" zarf, oradan 11 gün sonra yani 7 Şubat'ta çıkıyor. Değirmendere Postanesi'nden dağıtıcıya verildiği tarih 13 Şubat. Seyfi Gül, bize gönderdiği 18 Şubat tarihli notta zarfın hâlâ yerine ulaşmadığını yazıyordu. Aradan 25 gün geçmiş durumda. Geçen yüzyılda arabayla yapılan posta servisi olsa zarf çoktan yerine ulaşırdı... PTT çağı yakaladı! Eşekle Gelen Aydınlık, bir kütüphanecinin romanı... Meşhur "Eşekli Kütüphaneci"nin... 1940'larda bir depoda önünde duran kitapları seyreden Mustafa Güzelgöz, köylü bunları okumalı diye düşünmüş... Eşeğe yüklediği gibi kitapları Ürgüp çevresindeki köylere taşımış. Daha sonra eşek ve katır sayısını çoğaltmış. Mustafa Güzelgöz'ün adı zamanla "Eşekli Kütüphaneci"ye çıkmış. Kitabı Tayfun Talipoğlu ve Aydın İleri yazmış. Eşekli kütüphaneci Başbakan Erdoğan, "Bu iktidar Allah'tan başka kimseden korkmaz" demiş. O zaman çıkıp ABD'ye, "Komşularımıza saldırırsanız sizi pişman ederiz haa..." desinler bakalım... Türkiye'nin dört bir yanında doktor sıkıntısı çekiliyor. Binin üzerinde uzman doktor boş oturuyor. Neden mi?Mecburi hizmet konusunda Danıştay yürütmeyi durdurma kararı vermişti. Sağlık Bakanlığı konuyu Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı. Anayasa Mahkemesi'nin kararı beklenirken Sağlık Bakanlığı uzmanlık eğitimini yeni bitiren hekimlerin diplomalarını rehin aldı.- Diplomamı verin, yurtdışına gideyim diyen doktora diploması verilmiyor.- Çalışma belgesi verin, beklerken özel bir hastanede çalışayım diyenlere bu belge verilmiyor.- Peki mecburi hizmete gideyim diyenin bu isteği de kabul edilmiyor.Yeni uzman hekimler bu şekilde eli kolu bağlı, işsiz ve parasız bekleşiyor. Maaş almadan yaşamaya imkân bulamayanlar özel sağlık kurumlarında kaçak çalışıyor.Sağlık Bakanlığı, hukuka aykırı bir mecburi hizmet düzenlemesi yapmış olmanın cezasını hekimlere ödetiyor.Başbakan bu tür konulardan habersiz. O, "Dışardan hekim getirelim" gibi fiyakalı ama yararsız çözüm önerileriyle gündemi oyalamak ve hekimleri küçük düşürmekle meşgul... Rehin doktorlar Hindistan'ın Uttar Paradeş eyaleti Refah Bakanı Yakup Kureşi çarpıcı bir açıklama yaptı... Danimarkalı karikatürcülerden birini öldürecek olan kişiye 10 milyon dolar artı ağırlığınca altın vaat etti. Tansiyon düşmüyor, artıyor. Karikatür krizinde ölen Müslümanların sayısının dün itibarıyla 48'e yükseldiğini haber veriyor ajanslar... Tepki haklı. Ama kontrolden çıktığı ve dozunu aştığı ölçüde zararı yine Müslümanlara veriyor... Haklı taraf haksız duruma düşüyor. Gidiş böyle sürerse bize de zarar verebilir... Batı ülkelerinde yaşayan gurbetçilerimize baskılar artabilir... Turizm ve dış yatırımlar olumsuz etkilenebilir... Bu arada yurtiçindeki kimi fırsatçılar da "İçimizdeki Danimarkalılar" edebiyatıyla iç kavgaya hevesleniyor.. Ki bunlara özellikle dikkat... m.asik@milliyet.com.tr Günahkatür...