Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       Bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı... Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın dönüm noktası olan Büyük Taarruz'un 76'ıncı yılını kutluyoruz. Kıvançlıyız.
       30 Ağustos aynı zamanda Silahlı Kuvvetler Bayramı.
       Silahlı Kuvvetler devir teslim törenlerini yapıyor.
       Genelkurmay Başkanı Orgeneral Karadayı, görevini Orgeneral Kıvrıkoğlu'na devrederken "İrtica birinci öncelikli tehdit" diyor.
       Orgeneral Kıvrıkoğlu görevi teslim aldıktan sonra:
       "İrtica tehlikesini dikkatle izliyoruz" diye konuşuyor.
       Ulusal Kurtuluş'un 76'ıncı yılında Türkiye "irtica"dan kurtulamamanın sıkıntısını yaşıyor. Çünkü askerlerin "irtica" dediği şeye CHP dışındaki siyasi partiler "tarikat oyları" diye bakıyor. İrtica karşısında sivil ve askeri güç bölünmüş durumda. O yüzden "İrtica'dan Kurtuluş" Savaşı "Ulusal Kurtuluş Savaşı"na göre daha büyük zorluklar arzediyor. Tanrı yardımcımız olsun.

       Kara Kuvvetleri Haber Bülteni adlı derginin "Neşeli Köşe" başlıklı sütununda askerler kendilerinin mizahını yapıyor. Mesela...
       Askerlikte "İcra" bakınız hangi aşamalardan geçerek gerçekleşirmiş:
       1- Daima intikal,
       2- Lağven tensik,
       3- Yevmül brifing (Günlük brifing),
       4- Mebzulen tahrirat (Lüzumsuz yazışmalar),
       5- Külliyen talimat,
       6- Harfiyen itaat,
       7- Bilfiil nezaret,
       8- Herdem mazeret,
       9- Mafiş icraat,
       10) Nihayette kokteyl...
       Ya askerlikte proje yönetiminin aşamaları nasıl mı oluyormuş? Buyrun:
       1- Heyecan,
       2- Hayal kırıklığı,
       3- Panik,
       4- Suçlunun aranması,
       5- Masumun suçlanması,
       6- Personelin ödüllendirilmesi (Proje ile ilgisi olmayan).

       Adam maça gitmiş... Aldığı bilet tribinün en uzak köşesinde... Yerine oturmuş birinci devreyi güç bela seyretmiş. O arada ön tarafta tam ortada bir koltuğun boş olduğunu farketmiş. Devre arasında sıralar arasından geçip o boş yere ulaşmış. Yan koltuktaki adama sormuş:
       - Burası boş mu?
       - Boş, demiş adam...
       - Nasıl oluyor bu tıklım dolu satadda boş yer kalmış...
       - Orası benim eşimin, demiş adam, aylar önce bu maç için almıştık. Ama eşim vefat etti...
       - Çok üzüldüm, demiş bizimki, ama dost ve akrabalarınızdan birine neden vermediniz bileti?
       - Onların hepsi şu anda cenazede, demiş adam...

       Tüm zamanların Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, 1990 yılında (arşivden oltayla aldığımız bir demecinde) diyor ki:
       - Babalar cezaevi görevlilerine devletten fazla para verdikleri için cezaevlerine hakim olamıyoruz. En büyük sorunumuz bu...
       Aradan 8 yıl geçmiş. Necdet Menzir diyor ki:
       - Alaattin Çakıcı Fransa'da yatsa daha iyi olur. Türkiye'ye getirilirse cezaevinden cep telefonuyla adamlarına talimat verir, aynı işleri yapar.
       Aradan geçen 8 yılda değişen birşey yok.
       Yani olumlu yönde değişen birşey yok. Diğer yönde değişen çok şey var.
       Babalar "devlet görevlilerine devletten fazla verdiklerinde" cezaevlerine hakim olduklarını görünce... Neden aynı taktikle devletin diğer kurumlarına hakim olmayalım diye düşünmüşler. Ve olmuşlar. Diplomatik pasaport bile almışlar.
       ***
       Günün sözü: "Tanırım, iyi çocuktur..."
       ***
       Eskiden suç sanıklarını tanıyanlar tanımazlıktan gelirdi. Şimdi tanımayanlar bile tanırmış gibi yapıyor:
       - Tanırım iyi çocuktur.
       - Canım ciğerim.
       - Delikanlıdır.
       - Bizim mahallenin çocuğudur.
       Solcu genç, evinde yasa dışı dergi bulunursa içeri atılır. Evine gelen giden, uzaktan selam veren, aynı dergiyi okuyan kim varsa aynı illegal örgüte üye olmaktan içeri alınır. Ceza 10 yıldan başlar. Sağda ise siyasetçi, bürokrat ve işadamlarının çete ve mafyayla alışverişleri, canciğer ilişkileri örgütlenme sayılmaz. Delikanlılık sayılır...
       ***
       Deniz Baykal dün Radikal'in manşetinde yer alan demecinde diyor ki:
       - Merkez sağın hepsi çete...
       Hay ağzınıza sağlık...
       Sağlık da... Siyasete hakim olan bu çete kimin desteğiyle ayakta duruyor.
       DSP artı CHP'nin...
       Ve DSP, çete ve mafyayla bağlantılı ortağı ANAP'la seçim ittifakına hazırlanıyor. CHP'yle değil...
       ***
       Cumartesi annelerinin dünkü toplantısı da polis tarafından dağıtıldı. Anayasanın 34'üncü maddesi kağıt üstünde şöyle diyor:
       "Herkes önceden izin almaksızın silahsız ve saldırısız toplantı veya gösteri yürüyüşü yapma hakkına sahiptir"
       Yürürlükteki madde ise şudur:
       "Anayasa maddeleri devleti ele geçirmiş güçlerin keyfine ve çıkarlarına göre bazen tersinden uygulanabilir"
       (Ek bilgi için... Bak: Deniz Baykal, yukardaki demeç)


Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr