Amerika’nın saldırı (savunma) sanayiine harcadığı para yılda ne kadar biliyor musunuz? Tam 385 milyar dolar. Dünyanın geri kalanının savunma sanayii bütçelerinin toplamından daha fazla.
Bush yönetimi, Irak’taki toplu cinayetleri gerekçe göstererek, saldırı bütçesine bu yıl 50 milyar dolarlık ilave istemiş. Bu ilave 50 milyar dolar, ABD’nin ardından savunma sanayiine en fazla parayı harcayan Almanya’nın yıllık savunma bütçesine eşdeğer.
İş dünyasından tanınmış bir isim, dün telefonda "ABD, stok eritiyor" dedi. İlk anda şaka yapıyor sandım, ama baktım o gayet ciddi. Ekonominin durgunluk dönemlerinde kendi stoklarıyla boğuştuğundan olsa gerek, benim yapamayacağım bir sıçramayı yaparak diyor ki:
"Şimdiye kadar 2500 sorti yapılmış. Üstelik de bombalarının çok akıllı olduğunu söylüyorlar. Madem bunların bombaları bu kadar akıllı, neden hedeflere ulaşamıyorlar? Zaten Irak’ta bombalanan yerlerde, topu topu bomba sayısı kadar bina var!"
Bush yönetimi bu vesileyle ABD’li ölüm makineleri üreticilerinin silah stoklarını da eritmeye kalkıyor olabilir mi? Pekala olabilir. Hiç şaşmam! Tıpkı Irak’ta daha şimdiden bombalanan limanlar ve bazı binaların yeniden inşası için ihalelerin açılmaya başlanmasına şaşmadığım gibi! ŞOK VE DEHŞET adını verdikleri bir operasyonla Irak’a demokrasi ve özgürlük getireceği yalanını söyleyebilenlerin şimdiden ihale açmasına da, bomba ve füze stoku eritiyor olmasına da şaşmamak gerek.
Neyse ki evdeki hesabın çarşıya uymadığı durumlar da mevcut. Dilerseniz başlıklar halinde alt alta sıralayalım:
Dick Cheney’nin kızı
ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney’nin kızı Elizabeth, Ürdün’e gitmiş ve bir rivayete göre canlı kalkan olarak Bağdat’a geçecekmiş. Bush yönetiminin en şahinlerinden babası Dick de kızının peşinden Ürdün’de soluğu almış. Dünkü Hürriyet’te okudum. Eğer Elizabeth Cheney, gerçekten Bağdat’ta canlı kalkan olarak karşımıza çıkarsa, babasının düşeceği açmazı düşünebiliyor musunuz?
Cezayir, Ürdün ve diğer çevre ülkelerden binlerce kişi Amerikan işgaline karşı savaşmak üzere Irak’a gidebilmek için pasaport kuyruğundaymış. İzin alamayan 5 binden fazla Iraklı da kaçak olarak ülkesine girmeyi başarmış. Bunlardan bir kısmı Saddam’ın sürgüne gönderdiği Iraklılar. Dolayısıyla nihai hedefleri Saddam’ı devirmek olsa da, "Önceliğimiz Amerikan işgal kuvvetlerini kovmak" diyorlar. Sonra sıra Saddam’la hesaplaşmaya gelecekmiş.
En popüler El Cezire
Amerikalı esirlerin El Cezire televizyonundan dünyaya yansıyan çaresizlik içindeki görüntüleri üzerine Türk halkının büyük bölümü, Türkiye’yi bu savaşın dışında tuttukları için, tezkereye hayır diyen AKP milletvekillerini minnetle andı. Haberleri olsun.
Irak’tan yayın yapan El Cezire televizyonu son günlerde çok popüler. Sadece Avrupa’da son 48 saat içinde 4 milyon yeni abone edinmiş. Olayları tek yanlı veren, işine gelmeyen haberleri es geçen, hatta Saddam’ın, oğulları ile Tarık Aziz ve Taha Yasin Ramazan gibi en yakın çevresinin ölü ya da ağır yaralı olduklarını iddia eden CNN International, herhalde böyle bir talep yaratacağını düşünmemişti (Irak’tan sınırdışı edilmesi de cabası).
İsrail TV’sine benzedik!
İsrail televizyonunda sabahtan akşama kadar, ABD’nin elindeki en gelişmiş ölüm silahlarının nasıl çalıştığı, hangi sürede hedefine varıp neleri imha ederken neleri koruduğu falan anlatılıyormuş. Arta kalan zamanlarda da yüksek rütbeli askeri uzmanlar, ellerinde sopalarla Irak’taki Amerikan işgalinin son durumuyla ilgili ayrıntılı bilgi veriyorlarmış. 40 yıl düşünsem, bizim bazı TV kanallarının İsrail TV’sine benzeyeceği aklıma gelmezdi.
Arkadaşlarım savaş haberlerini artık Euronews’ten izliyorlar. BBC World de ilk günlerdeki yanlı yayınlarıyla gözden düştü. Alman televizyonları ise savaşın insani boyutunu ön plana çıkartıyor, savaş bitsin diye dua eden insanları gösteriyorlarmış (Ömer Madra, dün sabah Açık Radyo’da anlatıyordu).