Meral Tamer

Meral Tamer

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Darmstadt
350 yıllık geçmişiyle dünyanın en eski ilaç şirketi olan Alman Merck Serono’nun Frankfurt’a 20 dakika uzaklıkta olan Darmstadt’taki merkezindeyiz. Sebebi ziyaretimiz, 6 milyar euro cirolu şirketin CEO’dan sonraki 2 numarasının bir Türk kadını olması.
Yılbaşında Merck Serono Global Ticari Operasyonlar Başkanlığı görevine atanan Elçin Ergün, uluslararası bir ilaç şirketinde bu büyüklükteki global satış ve pazarlamayı yöneten ilk Türk kadını.
Bir önceki Global Ticari Başkan, grubun CEO’luğuna atanınca, onun görevini Elçin Hanım devralmış ve böylelikle Merck Serono’nun ABD ve Çin hariç, diğer tüm ülkelerdeki satış ve pazarlama operasyonunun başına geçmiş; 6 milyar euroluk cironun 4.5 milyar euroluk bölümü demek oluyor.

‘Her istediğimi yaptım’
Ergün’ün ofisi artık Darmstadt’ta; İstanbul’da eşi ve çocuğuyla yaşadığı düzeni bozmamış, ama burada da küçük bir daire tutmuş. Aslında zamanının çoğunu, sorumluluk alanındaki 150 ülkede geçiriyor. Hafta sonları da İstanbul’a ailesinin yanına geliyor.
Merck Serono’nun yıllık uluslararası basın toplantısı öncesi sohbet ettiğimiz Ergün’e kariyerinin değişik aşamalarını sorduğumuzda “Ben, yapmak istediğim her şeyi yaptım” diyor. Kendinden emin bu cevabı çok hoş.

Dubai’den İstanbul’a...
Ergün de eşi de ODTÜ bilgisayar mühendisliği mezunu. Okulu bitirdikten sonra İngiltere ve Hollanda’da çalışıyorlar. Türkiye’ye dönünce Elçin Hanım 1995’te SmithKlein Beecham’ın Türkiye’de kuruluşuna ön ayak olarak ilaç sektörüne adımını atıyor. 1998’de İsviçreli küçük ilaç şirketi Serono’nun Türkiye ofisini kuruyor. 2006’da Alman Merck, Serono’yu satın alınca Merck Serono Türkiye CEO’su olarak görevine devam ediyor:
“2011 sonunda bana Merck’in Türkiye, Rusya, Kafkaslar, Orta Asya, Ortadoğu ve Afrika’da 69 ülkeyi içeren ‘Intercontinental’ bölgesinin başkanlığını önerdiler. Kabul edersem Dubai’ye gitmem gerekiyordu. İstanbul’un daha doğru bir merkez olduğunu anlattım. THY’nin uçuş noktalarının çeşitliliği, Almanya’daki merkeze yakınlık avantajdı. Israr ettim; merkezi Dubai’den İstanbul’a çektiler.”
Yönettiği bu 69 ülkelik bölge, 2 yılda % 45 büyüyerek Merck’in globalde açık ara en hızlı büyüyen bölgesi olunca Elçin Hanım’a da Darmstadt’ın yolu açılmış.

‘Paraşütle inmedim’
Finans kökenli, bilgisayar mühendisi bir kadın nasıl buralara geldi; paraşütle mi indi diyenler oluyormuş. Elçin Hanım’ın onlara cevabı net:
“1) En kritik halka öğrenme hızınız/cevvaliyetiniz (learning agility). Eğer öğrenme hızınız yeterli değilse uzman olarak kalıyorsunuz.
2) Aile de çok önemli. Ben ancak bu yaşa geldiğimde farkettim ki, bizim ailede herkes azimli, gayretli ve çalışkan. Babaannem matematik öğretmeniydi. 65 yaşında emekli olunca modern matematik öğrenip 97 yaşına kadar özel ders verdi. Babam Şahap Barker Şeker Fabrikaları’ndan emekli olduktan sonra profesyonel tercüman oldu ve 85 yaşında ‘Yılın Profesyonel Tercümanı’ seçildi. Annem, Ankara’da yaşadığımız yıllarda ilk ehliyet alan kadınlardan biriydi...”
Artık içine doğduğumuz aile kültürü ve rol modelleri mi, genler mi, yoksa ikisi birden mi bilmiyorum; ancak Elçin Hanım’ı dinledikçe, Merck’in en tepesine ulaşmasının fazla uzak olmadığını anlıyorum.