Meral Tamer

Meral Tamer

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Okur soruyor: "Gerek Ceylankent'te gerekse Aydın Sitesi'nde Ceylan ve Aydın ailelerinin oturdukları blokların sağlam kalmaları tesadüf mü? Yalova'daki sitesi yerle bir olan Yüksel İnşaat'tan neden ses çıkmıyor?"


Önceki gün öğle saatlerinde gelen bir telefonda isyan dolu ses:
"Gazeteler hep Veli Göçer'i, Eskişehir'li Tevfik Tarhan'ı, Avcılar'da adı - sanı duyulmamış kapkaççı müteahhitleri yazıyor. Yalova'daki Yüksel Sitesi de yerle bir oldu. Neden Yüksel İnşaat'la ilgili tek satır yazmıyorsunuz?
Ya Ceylan İnşaat'ın açıklamasına ne demeli? Yalova Ceylankent'te yerle bir olan 2 blokta 250 kişinin öldüğü haberlerini "abartılı" bulmuşlar. Dahası kendilerine gösterilecek arsa üzerine 100 konut inşa edip Ceylankent'te evleri yıkılanlara bedelsiz vereceklermiş. Ceylan'ın yıkılan bloklarından sağ çıkan pek olmadığına göre acaba o evleri kimlere vermeyi düşünüyorlar?"
Telefondaki okurum, öfkenin ve acının içiçe geçtiği bir psikolojiyle Galatasaraylı Hakan Şükür'ün eski eşi Esra ile anne ve babasının da, Cebenoyan ailesinin de Ceylankent'te yaşamlarını yitirdiklerini hatırlatıyor. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'nun ailesinden 6 kişi ile ses sanatçısı Ziya Taşkent, eşi, kızı ve 2 torununa mezar olan Yüksel Sitesi'nde tüm blokların yıkıldığına dikkat çekiyor. "Türk - İş eski Başkanı Şevket Yılmaz da Çiftlikköy'de öldü" diyor.
Seçimden kısa bir süre önce ölen DYP eski milletvekili Cevdet Aydın'ın inşa ettiği Aydın 1, Aydın 2 ve Aydın 4 bloklarında ölenlerin de, Çiftlikköy'deki diğer yazlıklarda olduğu gibi çoğunlukla nineler dedeler ve torunlar olduğuna, çalışan anne - babaların hafta arası olduğu için İstanbul'da bulunduklarına dikkat çekiyor. "Yüksel İnşaat'a İstanbul Metrosu'nu emanet etmişiz. Kuzey fay hattı üzerindeki İstanbul'da yer altındaki metroya nasıl güvenle bineceğiz" diye soruyor.
Telefonu kapattıktan sonra elektronik posta mesajlarına bakmak aklıma geliyor. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un yanı sıra Yüksel İnşaat, Ceylanlar ve Aydın Siteleri ile ilgili çok sayıda mesaj çıkıyor karşıma.
Ahu Temiz adlı okurumuz, Cevdet Aydın'ın kendi ailesinin oturduğu Aydınkent sapasağlam dururken, neden diğer Aydın sitelerinin çoğunun yerle bir olduğunun araştırılması gerektiğini hatırlatıyor. Yerle bir olan Aydın 4 blokunun zemininde beton demirlerinin arasından midye kabuklarının çıktığını dile getiriyor.
Ali Sönmez'in e - posta mesajında ise Ceylankent'te Ceylan ailesinin oturduğu bölümde herhangi bir hasar bulunmadığı özellikle vurgulanıyor. Sönmez, "demek ki deprem bölgesinde bile inşaat sırasında titizlenildiği takdirde binalar ayakta kalabiliyormuş" diye ekilyor.
Zaten konunun uzmanları günlerdir televizyonlarda fay hattı üzerinde bile depreme dayanıklı binalar yapılabileceğine, zemin dayanıklılığının doğru belirlenip, ona uygun sağlamlıkta temel atıldığı takdirde -eğer inşaatın statik hesapları da doğru yapılmışsa- binanın sapasağlam ayakta kalabileceğine işaret ediyor. Televizyonlarımız sayesinde bunun örneklerini bu depremde fazlasıyla gördük. Binalardan biri yerle bir olmuşken, hemen yanı başındaki dimdik ayaktaydı.
Son günlerde sık sık mimarlık fakültesindeki öğrencilik yıllarım geliyor aklıma. Statik hocamız Prof. İsmet Aka ile zemin hesapları yapardık. Kolon hesapları yapardık. Geniş alanları ters kirişlerle aşma hesapları yapardık. Bina bilgisi hocamız Prof. Mesut Evren ve Prof. Nezih Eldem, şehircilik hocamız Prof. Gündüz Özdeş bize hep doğruları öğrettiler. Ama mimarlık diplomamı alıp da çalışmaya başladığımda, değerli hocalarımızın bize anlattıklarıyla gerçek hayatın taban tabana zıt olduğunu görünce müthiş düş kırıklığına uğradım. Ve 2 - 3 yıllık direnmeden sonra gazeteciliğe doğru yelken açtım.
Evet anıları bırakıp gazeteciliğe dönersek... Okurlaımız Yüksel İnşaat'tan açıklama bekliyor. Ceylan Grubu'ndan açıklama bekliyor. Müteahhit Aydın ailesinden açıklama bekliyor.
Kendileri için yaptıkları inşaatların neden çökmediğini öğrenmek istiyor. Yüksel İnşaat'tan söylenen şu: "Biz o siteleri 1971 - 74 yılları arasında yaptık. O dönemde Türkiye'de henüz bir Deprem Yönetmeliği bile yoktu. Yönetmelik 1975'te çıktı..."
Deprem Yönetmeliği yoktu, ama tüm üniversitelerimizde hocalarımız sağlam binaların nasıl inşa edilmesi gerektiğini o günlerde de mükemmel anlatıyorlardı.
Yüksel Sitesi yerle bir olmuş. Buna karşılık Ceylankent'te hasar, sadece 18 bloktan 2 tanesinde. Ama okurlarımız Ceylan Grubu'na karşı da daha az öfkeli değil. Onlardan da doyurucu açıklama bekliyor. Çünkü müteahhit - siyasetçi ilişkisinden çok rahatsız. Ceylanlar'ın güneydeki Simena Tatil Köyü'nde Turgut Özal'ı her yaz nasıl ağırladıklarını hatırlatıyor. Yüksel Sitesi'nde Alparslan Türkeş'in sık sık ağırlandığını hatırlatıyor. Öfkenin boyutu, yıkımın boyutuyla eşdeğer değil. Çünkü bu 3 grubu, Türkiye'yi son 40 yıldır yöneten iktidarların korumasında, kollamasında görüyor.
Yüksel İnşaat Çırağan Sarayı'ndan Kargamış Barajı'na, İstanbul Metrosu'ndan Bolu Dağı Tüneli'nin kontrolörlüğüne Türkiye'de pek çok önemli inşaatın altında imzası bulunan bir grup. Ve artık sokaktaki çocuk bile biliyor ki, bu tür ihaleler için sadece mükemmellik yetmiyor, siyasetin en tepe noktasında olanlarla sıkı fıkı ilişkiler de gerekiyor!
Hiç unutmuyorum. Ceylanlar'ın Gazzelini diye bir mağazaları vardı. Sadece ithal pahalı giyim eşyaları satan bir mağaza. Hatta sonra İstanbul'da da şubesini açmışlardı. Yanılmıyorsam bir süre önce kapandı bu mağazalar. Gazzelini, uzun süre ünlü bir italyan markası zannedilmişti. Ancak sonradan anlaşıldı ki Ceylan kelimesinin İtalyancası olarak yaratılmış bu marka! Ve ithal edilen pahalı giysilerin bir bölümü de satılmak yerine, Ankara'da devlet dairelerindeki işlerin halledilmesi karşılığında mağazaya gelenlere armağan edilirmiş.
Not - Yüreği yaralı insanlarımızın inşaat şirketlerinden bekledikleri açıklama benim köşeme değil, tüm kamuoyunadır. Medyada sadece kendi diledikleri olaylarda (örneğin yurt dışına gazeteci götürürek) ve kendi arzu ettikleri biçimde yer alabilen bu kesimin, böylesi tepkileri de göğüslemesi gerekir.

Demirel'in Etiler'deki evi Yalovalı Aydın'dan

Okurlarınmızdan gelen bilgi yağmurunu yeterince değerlendirebildiğimiz söylenemez. Ancak dün sabah İstanbul'dan arayan bir hanım okurumuz, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in İstanbul'da Levent - Etiler arasındaki evinin Aydın Sitesi'nde olduğunu bildirdi.
Meğer Yalova'da çoğu yerle bir olan Aydın sitelerinin müteahhidi DYP eski milletvekili Cevdet Aydın ve kardeşi Mehmet Aydın'ın, İstanbul'da inşa ettikleri sitelerden biriymiş bu. Okurumuz o dairenin Demirel'e armağan edilmiş olabileceği kanısında. Hatta Yolava'da büyük hasarın olduğu eskiden elmalık olan Çiftlikköy yöresinin imara açılmasında da sadece Koçal ailesinin değil, Demirel'den İhsan Sabri Çağlayangil'e o dönemin siyasilerinin katkısının da yabana atılmaması gereğine işaret ediyor.
Bir diğer okurumuz, Hürriyet gazetesi yazarı Emin Çölaşan'ın 2 ay önceki bir köşe yazısını fakslamış. Çölaşan'ın yazısının büyük bölümü, Cumhurbaşkanlığı'ndan Başbakanlığa gönderilen bir resmi yazıdan oluşuyor. Demirel bu yazıda, Ceylan İnşaat'ın Ankara Belediyesi'nden 4 trilyonluk alacağını aylardır tahsil edemediğini hatırlatarak Başbakan Ecevit'ten belediyenin bu parayı ödemesine yardımcı olmasını istiyor. Şubat ayındaki bu girişimden sonuç alınamayınca seçimlere 5 gün kala Cumhurbaşkanlığı'ndan Başbakanlığa paranın neden ödenmediğini soran ikinci bir yazı geliyor. Okurumuz da tahmin edebileceğiniz gibi "siyasetçinin işi müteahhit ödemelerinin takibi mi?" diye soruyor.
Asistanım Pınar Figen, İnternet'ten Çölaşan'ın yazısını ve ertesi gün de Cumhurbaşkanlığı'ndan gelen yanıtı buldu. Cumhurbaşkanlığı'nın yanıtında Anayasa'nın 104. ve 74. maddeleri gereğince bu işlemin yapıldığı, sadece Ceylan'larla ilgili değil, Tarım Satış Kooperatifleri'nin üreticilere olan borçlarıyla Kamu Ortaklığı Fonu'ndan müteahhitlerin alacaklarının da hükümetin dikkatine sunulduğu, ayrıca değişik tarihlerdeki notlarda Toplu Konut İdaresi'nden hakedişlerini alamayan 19 müteahhidin ödemeleriyle ilgili bilgi istendiği, yani bu olayın Ceylan'lara özel olmadığı belirtiliyor.
Müteahhitlerin hakedişlerinin Cumhurbaşkanlığı makamınca takip edildiği bir ülkede 7.4 şiddetindeki bir depremden daha az bir hasar beklenebilir mi?
Cumhuriyet gazetesinden arkadaşım Ergun Balcı'nın cenazesinde, o dönemde Turizm Bakanı olan DSP'li Ahmet Tan anlatmıştı. Rahşan Ecevit milletvekili aday adaylarının seçiminde öteden beri müthiş titizlenirmiş. Özellikle de müteahhitlerin listelerde yer almalarına karşı kesin tavır koyarmış. Hatta sadece müteahhitler değil, büyük nalburiye gibi mütehhitlerle dirsek teması içinde olabileceklere bile DSP'de geçit vermezmiş. Son seçimler öncesinde DSP çok popüler ve partiye talep çok yüksek olduğu için bu ayırımı yapmakta zorlansa bile yılmayıp sonuna kadar uğraşmış.
Siyasetçi - belediye - müteahhit üçgenindeki ilişkilerin boyutları, deprem sonrasında iyice gözler önüne serildikçe Rahşan hanıma hak verenlerin sayısı da sanırım hızla artıyordur.



Yazara E-Posta: mtamer@milliyet.com.tr