Yanda fotoğrafını gördüğünüz kişi Suna Şahin. Sabancı Vakfı’nın cuma günkü Hibe Programı Deneyim Paylaşım Toplantısı için bir günlüğüne Van’dan İstanbul’a geldiğinde tanıdım onu.
Suna Hanım, “Mavi Göl Kadın Derneği” olarak, Van’a göç almış 2 yoksul mahallede (Düzyol ve Hacıbekir) kadınlara, yerel hizmetlerden yararlanmalarını öğretmek üzere yaptıkları çalışmaları anlattı. Anlatımındaki mizahi üslubundan hiçbir konuda pes etmeyen kişiliğine kadar ben Suna Hanım’a hayran kaldım.
2 üniversite mezunu
Toplantıdan sonra yanına gidip birlikte hatıra fotoğrafı çektirdim. Uzun yıllar ayakkabı fabrikasında işçi olarak çalıştıktan sonra günlerden bir gün “Sen anarşistsin” diye işten çıkartıldığını öğrendim. Biz sohbet ederken, başka bir proje için yine Van’dan gelen türbanlı bir genç hanım “O 2 üniversite mezunu; şimdi 3. üniversiteyi okumaya hazırlanıyor” demez mi? Önce Açık Öğretim’de 4 yıllık İşletme bölümünden mezun olmuş. Ardından Van 100. Yıl Üniversitesi’nde 2 yıllık Ziraat Teknikerliği eğitimini tamamlamış. Şimdi yine sınavlara girecek; çünkü sosyoloji okumak istiyor.
Kadınlar da hemşeridir
Sabancı Vakfı’ndan aldıkları 10 bin dolar hibeyle yürüttükleri “Kadınlar da hemşeridir” başlıklı projenin ayrıntılarını Suna Şahin’in kendi ağzından aktarmak istiyorum:
“Bizim hedefimiz okuma-yazma ve türkçe bilen 25 kadını, mahallelerindeki kadın hakları konusunda eğitmek ve onlar aracılığıyla diğer mahalleli kadınların da cinsiyet eşitliği konusunda bilgilenmelerini sağlamaktı.
Bir evde 4-5 ailenin eltiler, kızlar, gelinler, anne-baba birarada yaşadığı yoksul mahallelerdeydik. Okuma-yazma ve türkçe bilen 25 kadın bulmamız da kolay olmadı; bulduklarımızı ikna etmemiz de... Israrla ‘Bizim iznimizi ya babamızdan ya kocamızdan alacaksınız’ diyorlardı.
Akşam karısının eğitimden geçmesine ‘evet’ diyen koca, sabah kalktığında ‘hayır’ diyordu. 10 kere aynı eve gittiğimiz oldu. Hatta evlerden birine defalarca gittiğimiz halde erkekleri ikna edemeyince, sonunda kız istemeye gidenlerin peşine takılarak eve girdik. Saatlerce damat tarafıyla birlikte oturduk. Kız isteme faslı bittikten sonra biz yine ısrar edince artık ailenin büyüğü direnemedi.
Eğitimler sona erdikten sonra bize destek veren kamu kurumlarına, yerel yönetim ve mülki idare birimlerine teşekkür ziyareti yapmak için aralarından 6 kadını seçmelerini istedik. ‘Hayır, hepimiz birden geleceğiz’ diye ısrar ettiler. Biz de eğittiğimiz 25 kadınla, kalabalık bir grup olarak gittik. Sonuçta 60 evde 500 kadına ulaştık. Nihayet kadın derneklerinin, sadece koca boşatan dernekler olmadığını öğrendiler!”
Evet, ilk öykümüz burada bitiyor. Van’ın göç almış mahallelerinde, çoğu okuma-yazma, hatta türkçe bile bilmeyen yoksul kadınlara, kadın haklarının ne olduğunu anlatmaya ancak bir “anarşist” cesaret edebilirdi. Suna Şahin’i kutluyorum.
Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, toplantıyı açış konuşmasında “Mesele para değil, verilen emekte” demişti. Gerçekten de öyle.
10 bin dolarlık hibeyle hayata geçirilen bir başka örneği, perşembe günü sizlere anlatacağım.