Derler ki:
"Almadan vermek, Allaha mahsustur".Ecevit'in bu başbakanlığı üçüncü tecrübedir ki vermeden almak da onun hükümetlerine has bir özelliktir. Bunların fazla sürmemesinin temelinde yatan belki budur. Bunda giyotin rolünü benzin fiyatları oynar.
"Cumhuriyet"te çıkan bir karikatürde benzin fiyatının son 7 ayda 15 kere zamlanarak yüzde 103 oranında yükseldiği belirtiliyor ve bir otomobilin direksiyonunda oturan
Erbakan arabasına benzin dolduran
Bülent Ecevit'e diyor ki:
"Beni Parlamentoya siyasi partiler yasasındaki değişiklikler değil, bu benzin götürecek Muhterem, bu benzin!."
Geçen tecrübede benzin değil miydi
Güneş Motelinde adamları çalınarak iktidardan düşürülen
Demirel'i aradan iki sene geçmeden Başbakanlık koltuğuna tekrar oturtan?
Paris'e gittiğimde, sabahları gazete kulübesindeki kadından Türk gazeteleri ve
Herald Tribune ile kahvaltı için "croissant"ımı alırım.
"Croissant"ın fiyatı yıllardır değişmez; hep 5 franktır.
Geçen sene bir ay için güneye indik, benim Türkiye'deki küçük
Marea'nın eşi bir otomobil kiraladık. Arabayı deposu dolu olarak veriyorlar, siz de öyle iade ediyorsunuz. Benzin fiyatının aynı kalacağından şüpheniz dahi yoktu. Sahiden, öyle oldu.
Bugün 15 Ağustos, Türkiye'de binlerce aile
1 Ağustosta yola çıkıp
31 Ağustosta dönmek üzere otomobilleriyle bir tatil yöresine gitmiştir. Benzine giderken ödediği fiyatın eşini dönerken ödeyeceğini ümit eden bir tek Türkün bulunabileceğini sanıyor musunuz? Böylesi varsa, yandı:
Çünkü bir zam daha şimdiden geldi, ay sonuna kadar bir ikincisi yoldadır.
Sokakta olanlar kimler?
Türkiye'de emekçiler, işçisi ve memuruyla ayakta. Baktılar ki ayakta kalmanın fazla bir faydası yok, sokağa çıktılar ve oturdular. Başbakan
"Sokağa teslim olmam" diyor. Çok doğru da, rantçıya da teslim olmaması gerekir.
Halbuki onun önünde, Roosevelt'in Kahire'de kullandığı deyimle, pantalonlar fora! Bir de "esbab - ı mucibe" bulmuşlar: Para onda, o parasını üretime yatırırsa emekçi ekmek yiyebilecek!
Ona mama yoksa, emekçiye de iş yok. O halde, rantçının önünde pantalonu fora etmek, aslında, emekçi için girişilmiş bir fedakarlık! Vergi değişikliklerine bakınız: Hepsi, rantçının lehine. Onların dedikleri gibi
"girişimçiler" bile dolaylı kollanıyorlar; rantçı girişimden daha fazla kar sağlayacağını görmeli ki yatırımını kağıtlara değil, üretime yapsın.
Zira biliyorsunuz, en büyük girişimcilerin gelirlerinin anası şu anda repodan, faizden..
Keskin bir ekonomist olmaya bile, aklın yolunu görmek için lüzum yok:
Haydi, özenip rantçıya "almadan vermek"i becerebileceğinizi sanıyorsunuz. Ama bilmeniz lazımdır ki emekçiden, verdiğinizden daha fazlasını uzun süre alamazsınız. Benzine mütemadiyen zam ise, işte tam odur. Çünkü benzin o metadır ki ona tek kuruşluk zam bütün malların fiyatlarına kendiliğinden artış getirmektedir.
Evet, ezeli rakibiniz bir yere oturtulmuştur ve ondan, hiç olmazsa süresi sonuna kadar korku yoktur.
Ama karikatürde direksiyon başında oturan adam aç kurt gibi bekliyor.
Not: Can - Baba - Yücel'i dün Bodrum'dan son mavi yolculuğu için Datça'ya uğurladık. Ne mutlu o şaire ki kendi gittikten sonra şiirleri yanlız kitaplarda değil, dudaklarda da kalır. Bu ise, bizim de tesellimizdir. Güle güle, sevgili Can - M. T.Yazara E-Posta: m.toker@milliyet.com.tr