YazarlarMichael Collins (1890 - 1922)

Michael Collins (1890 - 1922)

23.12.1996 - 00:00 | Son Güncellenme:

Edip Emil Öymen

Michael Collins (1890 - 1922)

İrlanda Cumhuriyetçi Ordusu IRA'nın ilk lideri. İrlanda'nın İngiltere'den bağımsızlık savaşında (1916 - 1922) bir numaralı askeri stratejist. "Gerilla"yı ilk tanımlayan kişi. O kadar ki, daha sonraki yıllarda Mao, Ho Chi Minh ve başkaları, onun gerilla taktiklerini örnek almış. "Düzenli bir orduya karşı, halktan biri olacaksınız. Vurup halkın arasına karışacaksınız. Kimse sizi diğerinden ayırdedemeyecek" demeyi ilk akıl eden...
Şimdi, İrlanda Kurtuluş Savaşı, Michael Collins adıyla 116 dakikalık bir film. Bir belgesel değil. Ticari bir film. O yüzden de bir düzine tarihi hata ve saptırma ile dolu. Yönetmen Michael Jordan'ın yorumu. İngiliz halkı 6 haftadır oynayan filmi görmek için 6 milyon Sterline yakın, yani bizim paramızla 1.2 trilyon Lira ödedi. 240 sinemada oynayan filme hala da ödüyor.
Ve şimdiye kadar kimse kalkıp da "İrlanda'yı bizden kopartan bu kanlı katilin filmi neden oynatılıyor?" demedi. Medyada bu konuda tartışma varla yok arasıydı. Sadece sanat köşelerinde olağan tanıtım yazıları yayınlandı. Tarihi hata ve saptırmalara orada işaret edildi, o kadar.
İngiltere'nin arka bahçesi İrlanda'nın uzun süre alan, ama 1916 - 1922 arasında doruk noktasına çıkan bağımsızlık mücadelesi demek ki artık İngiliz halkı için büyük bir tartışma konusu değil. Muhafazakar Daily Telegraph gazetesi, "Yasaklansın" dedi. Ama dinleyen olmadı. Times, "İngiliz aleyhtarı" dedi. Ama boşuna. Daily Express, "Uydurma tarih" dedi. Ama zaten kimse bunu inkar etmiyor.
Michael Collins özgürlük savaşçısı mı? Terörist mi?
Bu film eğer Türkiye'de gösterilirse, bu soruların, halen içinde bulunduğumuz koşullar nedeniyle, İngiltere'dekinden daha sert tartışılacağına eminim.

Dış siyasette burnumuzun ucunu göremiyoruz. Amerika'nın, İran'ın başına ne çoraplar örmeye hazırlandığından yüksek ilgililerimizin haberi var mıydı geçen haftaki malum ziyaret sırasında?
İran muhalifleri, Amerikan Yönetimi'nin "ben görmemiş olayım" desteğiyle birer ikişer Irak'ta toplanıyor. Halkın Mücahitleri örgütünün lideri Meryem Recavi, 3 yıldır yaşadığı Paris'i bırakıp Irak'a gitti. İran yönetimine muhalefeti oradan yönetecek. Ve örgüt, yeni mücadelesi için, Internet'te sayfa bile açtı. İlgilenenlere: http://www.iran - e - azad.org/english/index.html
Halkın Mücahitleri (Mücahidin - i Halk) için Irak'ta bir süredir radyo istasyonu zaten var. "İran Ulusal Kurtuluş Ordusu" adıyla yayın yapan radyodan başka "Özgürlüğün Yüzü" (Sima - i Azadi) adlı bir televizyon kanalı da. Avrupa üzerindeki Eutelsat uydusunu kullanıyor.
Ama bunlardan daha önemlisi, Amerikan Yönetimi, İsrail'le işbirliği yaparak İran'ı hedef alacak radyo yayını başlatmak üzere. Radio Free Iran, Amerikan Yönetimi'nin, Soğuk Savaş döneminde Doğu Bloku ülkelerini hedef alan ünlü Radio Liberty / Free Europe (Özgür Avrupa Radyosu) gibi olacak.
Bu radyo işini İsrail ve Amerikan Yönetimi ile eşgüdümleyen de İsrail'in eski Tahran büyükelçisi Uri Lubrani. İsrail Radyosu'nun Farsça Bölümü, bu yeni projede başrolde. Bay Lubrani, halen İsrail Savunma Bakanlığı'nda görevli. Washington'a yaptığı son ziyarette, "Tıpkı Radio Free Europe gibi hiç sınır tanımadan, hiçbir kısıtlama olmadan İran'a yayın yapacağız" dediği basına yansıdı.
Saygın Amerikan gazetelerinin başyazılarında, "İran'a haddinin bir askeri saldırı" ile bildirilmesi yönünde görüşler belirtilirken, Ortadoğu'nun bu yöresi, sadece propoganda savaşlarına değil, gerçek çatışmalara da gebe. Dışa bakışımızda miyopluğumuzun arttığı bu dönemde, gerçekçi gözlükleri yüksek düzeyde takacak birileri var mı?

Geçen hafta, Tayland'da yeniden bir anayasa hazırlığına girişildiğini haber vermiştik. 64 yıl içinde ülkenin 16. anayasası olacak demiştik. Şeffaf ve sorumlu yönetim için, yolsuzluk ve rüşvetten arınmış temiz bir siyaset için. Bu hafta ayrıntılara geçiyoruz.
Tayland'da yeni anayasayı parlamento değil, özel bir Danışma Meclisi yapacak. Ama bizim 1980 sonrası Danışma Meclisi gibi değil. Bizdeki, cımbızla seçilmiş kişilerden oluşmuştu. Tayland'daki meclisi halk seçecek. Adaylık koşulları sert: 35 yaşından büyük olmak ve üniversite mezunu olmak. Şimdiye kadar 76 ilden onbini aşkın aday başvurdu. Geçen hafta, her ilin adayları toplanarak aralarından 10 kişiyi, Meclis için aday seçti. Bu adayların listeleri Tayland Parlamentosu'na sunulacak. Ve parlamento, içlerinden her il için bir kişi seçecek. Toplam 76 temsilci, yeni anayasayı yazacak. Danışma Meclisi'nin bir de seçilmemiş üyeleri var. Bunlar da iş dünyasından, üniversiteden isimler.
Yeni anayasa için öneri şimdiden bol. Örneğin, genel seçimde, partiler iki tür aday saptasa? Bir listede milletvekili adayları olsa? İkinci listede de bakanlar kuruluna, o siyasi partinin önerdiği isimler yer alsa?.. Bunun anlamı şu: Milletvekilinden bakan olmasa... Tayland halkı, sadece yerel çıkarlarının peşine düşen siyasetçilerden artık bıkmış. Hiç olmazsa hükümette, işinin ehli isim arıyor. Bunun için de, milletvekilinden bakan olmasın diyor...
Bir başka öneri de şu: Herkesin tek oy hakkı var. Ama üniversite mezunlarının iki oy hakkı olsa? Doktora yapanların üç.
Danışma Meclisi, Tayland için anayasayı 1.5 yılda hazırlayacakmış. Darısı başımıza.

Absolut Vodka, lüks dergilerin içine yerleştirdiği zarflarda votka yapımında kullanılan türden tahıl dağıttı. Zarfın üst kısmında, "Bu basit tarifle dünyanın en iyi votkasını yapın" yazılı. Altında da votka yapımında izlenecek 11 maddelik bir reçete. Tahılın mayalanması maddesinde ise şöyle bir dip not: Elbette bu aşamaya kadar, içki üretmek için gerekli formaliteleri tamamlamış ve hükümetten izin almış olmanız gerekirdi...
Reçetenin sonuna doğru da şu madde önemli: Bizimki kadar iyi bir votka yapabilmeniz için 100 yıl da uğraşmanız gerek. Bu kadar vaktiniz olduğunu sanmıyoruz. Siz iyisi mi gidip bir Absolut Vodka alıverin. Hatta birkaç kasa alın. Ama tabii, içip içip araba kullanmamak şartıyla. Ya da içip içip ciddi tartışmalara girmemek şartıyla.

Texas kıyılarının 90 mil açığında 310 yıldır batık bir Fransız gemisini deniz arkeologları çıkartmaya çalışıyor. Batık, Fransızların Amerika'da neden sömürge kuramadıklarının kanıtı.
Kristof Kolomb 1492'de Amerika'yı keşfettikten sonra hemen İspanyollar üşüştü. 1620'de ilk İngiliz kolonileri bugünkü Yeni İngiltere denilen doğu kıyılarında kuruldu. 1670'lerde Fransız Rene Robert Cavelier, Mississippi Nehri'nin deltasını buldu. Bugünkü New Orleans bölgesini Fransa adına sahiplendi. Fransa Kralı 14. Lui, heveslendi. Rene'ye 4 gemi verip bir daha yolladı. Ama gemilerden biri yolda battı. Birini korsanlar aldı. Üçüncüsü geri döndü. Son gemi ise bugünkü Texas kıyıları açığında bugünkü Matagorda Körfezi'ne gelip durdu. Rene, burayı, daha önce bulduğu Mississippi Nehri'nin ağzı sanmış. Adamın pusulası haritası falan mı yoktu neydi, bilinmez. Orası mı burası mı derken bir de fırtına çıkmaz mı! Gemi karaya oturmuş. Mürettebat isyan edince Rene sizlere ömür. 14. Lui hazretlerinin Amerika'da sömürge hayalleri de...
Rene ölünce, buralara Fransa adına bayrak dikecek kimse kalmamış. İşte o yüzden au revoir l'America. İspanyollar hemen örgütlenip, cılız Fransız kolonisini budamış.
Coğrafyası kıt Rene yüzünden Amerika'nın güney bölgelerinde o gün bugündür İspanyol kültür mirası çok güçlü. Fransız etkisi zayıf. Texas Tarih Kurumu Başkanı Jim Bruseth, "Bu, Amerikan tarihine önemli etki yapan küçük bir olay. Rene orada karaya çıksaydı ve başarılı olsaydı belki şimdi Fransızca konuşuyor olacaktık," diyor.

KEŞFETYENİ
Survivor'da adaya veda eden isim belli oldu!
Survivor'da adaya veda eden isim belli oldu!

Cadde | 16.05.2025 - 00:39

Survivor All Star'da düellolar oynandı, adaya veda eden isim belli oldu. İşte detaylar...

Yazarlar