Mustafa ÖZYÜREK
YENİ vergi taslağında getirilmesi öngörülen ve halen yürürlükte bulunan götürü vergileme usulünün yerine ikame edilmesi düşünülen vergileme usulüne "Basit Usul" denilmektedir. Taslakta basit usule tabi olmanın genel ve özel şartları halen yürürlükte bulunan götürü usulde vergileme yöntemine paralel olarak düzenlenmiştir.
* Basit Usule tabi olmanın genel şartları
Taslağa göre basit usule tabi olmanın genel şartları; kendi işinde bilfiil çalışmak ve / veya birden fazla işçi çalıştırmamak, ticari, zirai veya mesleki faaliyetler dolayısıyla gerçek usulde gelir vergisine tabi olmamak ve işyeri mülkiyetinin iş sahibine ait olması halinde emsal kira bedeli, kiralık olması halinde yıllık kira bedeli toplamı 120 milyon lirayı aşmamak şeklinde sayılmıştır. Burada söze edilen 120 milyon liralık tutar büyükşehir belediye sınırları (mücavir alan sınırları dahil) içinde % 100 artırılarak, kalkınma öncelikli yörelerde % 50 indirilerek uygulanır. Yani büyükşehir sınırları dahilinde bu tutar 240 milyon, kalkınmada öncelikli yörelerde 60 milyon ve diğer yerelerde 120 milyon olarak uygulanır.
Bize göre bu hükmün düzenlenişinde bir çelişki bulunmaktadır. Çünkü kalkınmada öncelikli yörelerde faaliyet gösteren bu tür esnafın teşvik edilmesi, gerekmektedir. Ancak bu düzenlenişe göre bu yörelerde faaliyet gösteren esnaf daha süratli bir şekilde gerçek usule geçmek zorunda kalacaktır. Bu hüküm büyük olasılıkla halen geçerli olan GVK'nun 46. maddesindeki mantıktan hareketle düzenlenmiş ancak; 46. maddedeki mantık tamamen farklıdır. Çünkü orada götürü verginin tutarı derecelere göre tespit edilmekte ve dolayısıyla kalkınmada öncelikli yörelerde indirim ugulandığında, bu yörelerde faaliyet gösteren esnaf daha az vergi ödemektedir. Bu nedenle buradaki ifade zaafının giderilmesi gerekir.
* Basit usule tabi olmanın özel şartları
Taslağa göre basit usule tabi olmanın özel şartları; mal satın alıp olduğu gibi veya işleyerek satanların yıllık alımlarının 4 milyar lirayı veya satışlarının tutarının 5 milyar lirayı aşmaması, hizmet işleriyle uğraşanların yıllık gayri safi iş hasılatlarının 2 milyar lirayı aşmaması, mal alıp bu malları olduğu gibi veya işleyerek satma işi ile hizmet işini birlikte yapanların yıllık satış tutarları ile iş hasılatlarının toplamı 4 milyar lirayı aşmaması olarak sayılmıştır.
Burada yine büyükşehir belediyesi sınırları içinde faaliyet gösteren için % 25 artırım, kalkınmada öncelikli yörelerde faaliyet gösteren için ise % 50 indirim oranı öngörülmektedir. Daha önce belirttiğimiz çelişki burada da söz konusudur. Yani kalkınmada öncelikli yörede faaliyet gösteren bu tür esnaf daha çabuk gerçek usule giçirilebilecektir.
Tekele tabi maddelerle, damga pulu, milli piyango bileti, akaryakıt, şeker ve bunlar gibi kar hadleri emsallerine nazaran bariz bir şekilde düşük olarak tespit edilmiş bulunan emtiada, ilgili bakanlıkların görüşü alınmak suretiyle, hizmet sunan işletmelerle mal ve hizmeti birlikte satan işletmelerin alım satım hadleri Maliye Bakanlığı'nca tayin olunacak.
Ayrıca ortaklık halinde yapılan işlerde basit usulün nasıl uygulanacağına ilişkin ayrıntılı teknik düzenlemeler taslak metninde yer almaktadır.
* Basit usulde kazancın tespiti
Basit usule tabi olabilmek için yukarıda açıklanan genel ve özel şartların tamamına topluca sahip olmak gerekir. Yani herhangi bir esnaf genel veya özel şartlardan kendisine uygun olan kısmından birine sahip olmaması durumunda basit usulden yararlanamayacak.
Örneğin yıllık alım satım hadleri bakımından özel şartları sağlayan bir esnafın eğer yıllık kira bedeli normal yöreler için 120 milyar lirayı aşarsa bu takdirde, bu durumun meydana geldiği yılı takip eden takvim yılı başından itibaren gerçek usulde vergilendirecektir. Yani defter tutmaya başlayacak vs.
Basit usulde ticari kazanç, bir takvim yılı içinde elde edilen hasılat ile giderler arasındaki olumlu fark dönemin kazancını oluşturacaktır. Bu fark yapılan faaliyetle ilgili olarak Vergi Usul kanunu'na göre alınması mecburi olan fatura, serbest meslek makbuzu gibi alış ve gider belgeleri ile yine aynı kanuna göre verilmesi zorunlu olan bu tür belgelerde yazılı tutarlara göre hesaplanacak. Bu şekilde hesaplanan kazanç vergiye tabi olacak.
Örnek:Ahmet Bey ayakkabı tamirciliği işi ile uğraşmaktadır. 1998 takvim yılı iş hasılatı 2 milyar ve alış ile diğer giderlerinin toplamı 1.4 milyar liradır. Ahmet Bey bu hasılatı ile maliyet ve giderlerini belgelendirmiştir. Basit usule tabi olmanın diğer bütün şartlarını taşımaktadır. Ahmet Bey Ankara Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde faaliyet göstermekte olup, eskiden 3. dereceye göre götürü vergiye tabi idi.
Bu durumda Ahmet Bey 1998 takvim yılında 600 milyon kazanç elde etmiş olacaktır. Fakat taslağın geçici 44. maddesine göre Ahmet Bey yine eskiden olduğu gibi vergisini götürü hadlere göre ödeyecektir. Yani 1998 takvim yılı için tespit edilmiş olan ve Ankara Büyükşehir Belediyesi sınırları dahilinde faaliyet gösteren 3. derecedeki esnaf için geçerli olan 255.100.000 lira üzerinden vergisini ödeyecektir.
Ahmet Bey'e durumu benzeyen götürü mükellefler basit usule geçildiğinde eğer istenen şartları taşıyorlarsa, 1.1.1998 - 3.12.2000 tarihleri arasındaki dönemler için beyan edecekleri kazançları, götürü usul için tespit edilmiş olan tutarları aşsa dahi yine eskiden olduğu gibi götürü hadler üzerinden vergi ödeyeceklerdir.
Söz konusu bu üç yıllık süre içinde özel şartlarda yer alan hadlere bakılmayacaktır. Üç yıllık sürenin sonunda basit usule tabi olmanın genel ve özel şartları topluca aranacak, bu şartları taşıyanlar taşıdıkları sürece basit usulde, taşımayanlar ise gerçek usulde vergilendirilecekler.
* Basit usulde kayıtlar nasıl tutulacak
Basit usulde vergilendirilecek olan mükellefler mal alışları ile giderlerini gösteren belgeleri bir dosyada, hasılatlarını gösteren belgeleri de bir başka dosyada saklayacaklar. Bu belgelerin kayıtları mükelleflerin bağlı bulundukları meslek odalarının serbest muhasebeci mali müşavirler odaları ile birlikte oluşturulacak bürolarda tutulacak.
* Basit usulden nasıl çıkılabilecek
- Basit usule tabi ticaret erbabından, sahte ve muhteviyatı itibaiyle yanıltıcı belge (naylon fatura) düzenlediği veya kullandığı tespit edilenler gerçek usulde vergilendirilecekler. Yani takip eden takvim yılı başından itibaren gerçek usule geçecekler.
- Basit usule tabi olmanın genel veya özel şartlardından birini veya tamamını takvim yılı içinde kaybedenler, ertesi takvim yılı başından itibaren gerçek usulde vergilendirilirler.
- Basit usulün şartlarına sahip olanlardan, bu usulden yararlanmak istemediklerini yazı ile bildirenler (takip eden ay başından veya izleyen yıl başından, yeni işe başlayanlarda işe başlama tarihinden itibaren) gerçek usulde vergilendirilirler.
- Herhangi bir şekilde gerçek usulde vergilendirilenler ve vergilendirilecek olanlar, bir daha hiçbir şekilde basit usule dönemezler. Aynı zamanda bu kişilerin aynı türde iş yapan eş ve çocuklar da bu faaliyetleri nedeniyle basit usulden yararlanamazlar.
- Ortaklık halinde yapılan işlerde, ortaklardan biri gerçek usulde vergilendiriliyorsa diğer ortak da gerçek usule geçmek zorundadır.
OCAK AYI VERGİ GÜNLÜĞÜ
BSMV Beyanname verme ve ödeme süresi15 Ocak
Geçici vergi taksidi20 Ocak
Aralık ayına ait muhtasar beyanname verme ve ödeme süresi20 Ocak
Aralık ayı KDV beyannamesi verme ve ödeme süresi26 Ocak
Aralık ayı SSK primleri son ödeme tarihi2 Şubat
Aralık ayı Bağ Kur primleri son ödeme tarihi2 Şubat
Aralık ayı Tasarrufu Teşvik kesintileri son ödeme tarihi 2 Şubat
Çevre Temizlik Vergisi'nin 1. taksidinin ödeme süresi2 Şubat
Motorlu Taşıtlar Vergisi'nin 1. taksidinin ödeme süresi2 Şubat
Hizmet erbabına verilen yemek istisnası arttı
Gelir Vergisi Kanunu'nun 23. maddesinin 8 numaralı bendinde yer alan hizmet erbabına işyeri veya işyeri müştemilatı dışında kalan yerlerde yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatlere ilişkin istisna tutarı, 1998 takvim yılında uygulanmak üzere 300.000 liradan 97/10351 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile 600.000 lira olarak tespit edildi. (16 Aralık 1997 tarih ve mükerrer 23202 sayılı Resmi Gazete)
Özel indirim tutarları % 200 oranında artırıldı
Gelir Vergisi Kanunu'nun 31. maddesinde yer alan özel indirim tutarları, 1998 takvim yılı gelirleri için, günde 315.000, ayda 9.450.000, yılda 113.400.000 lira olarak yeniden tespit edildi. Basit bir hesapla bir aylık ücrette 1.575.000 lira artış anlamına gelmektedir.
Özel indirim tutarları; Adıyaman, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ, Hakkari, Mardin, Muş, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van illerinde günde 420.000, ayda 12.600.000, yılda 151.200.000 lira olarak uygulanacak.
Özel indirim tutarları iller dikkate alınarak, birinci derece sakatlar için 8, ikinci derece sakatlar için 4 ve üçüncü derece sakatlar için 2 kat olarak uygulanır (97/10416 Sayılı BKK, 31.12.1997 tarih ve 23217 sayılı R.G.)
Kamu borçlanma senetleri faizleri ile repo kazançları için stopaj oranları yeniden belirlendi
1.1.1998 tarihinden itibaren ihraç edilecek Hazine Bonosu ve Devlet Tahvilleri faizi, yine aynı tarihten sonra ihraç edilecek söz konusu borçlanma senetlerinin geri alım ve satım taahhüdü ile alım satımından doğan kazançlar (repo kazançları) için stopaj oranı % 6 olarak yeniden tespit edildi. Dar mükellef kurumların elde ettikleri bu kazanç ve iratlarda aynı oranda stopaja tabi olacak. Fon payı da ilave edildiğinde stopaj oranı % 6.6 olmaktadır. Bankalar hariç diğer tam mükellef kurumlardan da stopaj yapılacak. Bu şekilde kesilen vergiler sonraki yıl verilecek gelir veya kurumlar vergisi beyannamesi üzerinden mahsup edilebilmektedir. (97/10418 ve 97/10421 Sayılı BKK, 31.12.1997 tarih ve 23217 sayılı R.G.)
* Konut teslimleri için KDV oranı % 1 olarak tespit edildi
Katma Değer Vergisi Kanunu'nun geçici 8 ve 9. maddelerine göre, net alanı 150 metrekareye kadar olan konut teslimleri, konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri ile kanunla kurulmuş sosyal güvenlik kuruluşları ve belediyelere yapılan sadece 150 metrekareye kadar konutlara ilişkin inşaat taahhüt işleri 31.12.1997 tarihine kadar vergiden müstesna idi. Bu defa bu istisnanın süresi uzatılmadı. Diğer taraftan net alanı 150 metrekareyi aşmayan konut teslimleri veraset ve intikal vergisi, damga vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi, emlak vergisi, harçlar ve resimler ile Belediye Gelirleri Kanunu gereğince alınan vergi resim ve harçlardan da müstesna idi (2982 Sayılı Kanun, Madde: 2 ve 7). Ancak bu istisnanın süresi de 31.12.1997 tarihinde bitti ve uzatılmadı. Dolayısıyla bu tür teslim ve hizmet ifaları hem bu vergiler he de katma değer vergisi için vergilenebilir hale geldi. Bakanlar Kurulu Kararı bu tür teslim ve hizmet ifalarında katma değer vergisi oranı 1.1.1998 tarihinden itibaren % 1 olarak belirlendi (97/10465 Sayılı BKK, 01.01.1998 tarih ve 23217 sayılı R.G.).
* Sigorta primine esas tavan ve taban ücreti değişti
1.1.1998 tarihinden itibaren prima esas tavan ücret 82.964.100 lira olarak, yine 1.1.1998 tarihinden itibaren prime esas taban ücret 50.052.000 lira olarak değişti.
16 yaşından büyüklerin asgari ücreti 35.437.500 lira olduğundan, asgari ücretle çalıştırılan işçilerin ücretleri SSK'ya 50.052.000 lira olarak bildirileceğinden aradaki fark olan 14.145.000 liranın hem işçi hem işveren prim hissesi işveren tarafından ödenecektir.
Soru 1: Her türlü gideri makbuz karşılığı hayırsever vatandaşlarca karşılanan bir derneğiz. Derneğimiz kendi bünyesinde kullanılmak üzere bir öğrenci yurdu yaptırmaktadır. Bina inşaatında işçi çalıştırmaktayız. SSK primlerini kuruma beyan ederek ödüyoruz. Düzenlediğimiz ücret bordrolarında vergi kesintisi yapılacak mı?
Cevap 1: Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, bu ücret bordroları dolayısıyla vergilenen derneğiniz değil, söz konusu ücret gelirini elde eden gerçek kişi işçilerdir. Ücretler de gelir unsuru olduğuna göre doğal olarak vergilendirilecektir. ÜCretlerde asıl vergilendirme rejimi tevkifat (stopaj) usulüdür. Gelir Vergisi Kanunu'nun 94. maddesine göre dernekler herhangi bir ayırım yapılmaksızın stopaj sorumluluğu olan kurumlar arasında sayılmıştır. Bu nedenle düzenlediğiniz ücret bordrolarından gelier vergisi stopajı yapmak zorundasınız.
Soru 2: Ben ve eşim Bağ - Kur emeklisiyiz. İkimizin de konut olarak kiraya verilen gayri menkullerden gelirimiz varb. Bu gyari menkuller evlilik birliği içinde alınmıştır. Gelir vergisi beyannamesini ben şahsen mi vereceğim? Eşim kendisi için geler vergisi beyannamesini ayrı mı verecek? Eşimin geliri belli bir limiti aşmaz ise hiç benanname vermeyecek mi?
Cevap: 2 Konut olarak kiraya verilen gayri menkullerden elde edilen kira gelirleri için Gelir Vergisi Kanunu'nun 21. maddesinde bir istisna söz konusudur. 1996 takvim yılı gelirleri için bu istisnanın tutarı 41.400.000 liradır. Ancak bu tutarı Bakanlar Kurulu'nun yetkisi dolduğu için 1997 yılı için de aynı tutar geçerlidir. Bu istisna sizin ve eşinizin kira gelirleri için ayrı ayrı uygulanabilir. Taplam kira gelirimizden bu istisnayı düştükten sonra kalan bir meblağ olursa, bu tutarın % 25 oranında bir götürü gider düşebilirsiniz. Bu işlemi kendiniz ve eşinizin geliri için ayrı ayrı yapabilirsiniz. Bu işlemlerden sonra kendiniz ve eşinizin gelirini birleştirerek aile reisi beyanı ile Mart 1998 sonuna kadar beyan etmeniz gerekir.
Soru 3: 1997 yılı içiresinde net kullanım alanı 145 metrekare olan bir daire aldım ve halen fiilen kullanmaktayım. Ancak müteahhit birtakım nedenlerle tapuyu ancak 1998 yılının Mart ayında verebilecek. Ayrıca evi uzun vadeli taksitlerle aldım. Bu daire alımı dolayısıyla KDV ödemem gerekecek mi?
Cevap: 3 Özel hukukta gayri menkullerin devri tapu siciline tescille olur. Ancak vergi kanunları açısından bu tür teslimler üç şekilde olabilir. Tapuya tescil, fiili teslim veya yapı kullanma izin belgesinin alınmış olması teslim için yeterlidir. Siz dairenizi fiilen 1997 yılında teslim aldığınız ve kullanmaya başladığınız için katma değer vergisine tabi olmayacaktır. Çünkü bu teslimler 31.12.1997 tarihine kadar vergiden istisna idi. Ayrıca alımın taksitli olup olmaması sizin açınızdan bir şey değiştirmez. Dolayısıyla sizden herhangi bir şekilde KDV alınmayacaktır.
Vergi alma, borç al
1 Ocak 1998'den itibaren çıkarılacak tahvil ve bonolardaki stopaj oranının % 12'den % 6'ya düşürülmesi, repoya % 6 stopaj getirilmesi, kamu borçlarını, bir kez daha ekonomi gündeminin önüne çıkardı.
Önce bazı rakamları hatırlayalım: 1997 sonu itibariyle iç borç stoku 6.250 katrilyon TL'ye, dış borç stoku 80 milyar ABD dolarına ulaşıyor. 1998'de Hazine, 5.9 katrilyon iç borç faizi, 2.5 milyar dolar dış borç faizi ödemek durumundadır. Kamu kesimi borçlanma gereği GSMH'nin 1997'de % 9.5'ine ulaşmış olup 1998'de % 8.6 olması beklenmektedir. Hazine Müsteşarlığı 1998'in ilk üç ayında 3 katrilyon iç borç ve faiz ödeyecek. Ayrıca 1.6 milyar dolar dış borç ana parası ve faizi ödenecektir.
Bu tablo, hükümeti kaynak bulmada sıkıntıya sokmakta ve içeriden, dışarıdan nasıl daha çok borç bulunacağı konusunda arayışa sevk etmektedir.
Devlet tahvili ve Hazine bonosundaki Gelir Vergisi kesintisinin % 12'den % 6'ya düşürülmesi, Hazine'nin daha kolay ve daha çok borçlanmasını sağlamak niyetiyle alınmış bir karardır.
Hazine, kamu kağıdı satabilmek için bankacılık sistemini devre dışı bırakmaya çalışıyor. Dövizde ve Türk lirasında likidite sıkıntısı çeken bankacılık sisteminin, bu duruma katlanması zordur. Özellikle tasarruf mevduatı faizindeki stopajın % 12 oranında tutulması bankacılık sisteminin açıkça cezalandırılmasıdır.
Parası olanların sadece stopaj oranı geriletildiği için devlet tahvili ve hazine bonosuna yönelmeleri zordur. Bilinen bir gerçek, enflasyonun yükseldiği, siyasi güvensizliğin arttığı bir dönemde tasarruf sahiplerinin kısa vadeli yatırım araçlarına yönelmeleridir.
Türkiye 1983'lerden beri, bilinçli olarak, yüksek faizle borçlanmaktadır. Kamu kağıtları rantiye kesimi için güvenilir ve yüksek getirili bir yatırım alanı olmuştur. Kamu giderlerini en sağlıklı, en ucuz karşılama yolu, vergi almaktır. Ancak, o yıllardan bugüne kadar hükümetler istisna ve muafiyetleri artırarak, vergi iaderisini ve denetimini zayıflatarak, Hazine'yi yeterli vergi toplayamaz hale düşürmüşlerdir.
İzlenen maliye politikası "vergi alma, borç al" şeklinde sloganlaştırılmıştır.
Kamu harcamalarında israfı ve suiistimali önleyecek, şeffaflığı sağlayacak, "Gider Reformu" yapılarak, giderler azaltılmadan, kapsamlı bir "Vergi Reformu" yapılarak vergi hasılatı artırılmadan, kamu açıkları küçültülemez, yüksek borçlanmadan vazgeçilemez.
Bugünlerde Meclis'e getirilecek vergi tasarısı, ülkeyi borç batağından kurtaracak, kamu harcamalarını sağlıklı kaynaklarla karşılayacak düzeyde vergi toplayacak şekilde iyişleştirilerek yasalaştırılmalıdır. Elbette emekçilerin vergi yükünü azaltacak, vergiyi tabsana yayacak, kayıt dışılığı önleyecek, kapsamlı, adil bir vergi reformu gerçekleştirmek temel amaçtır.