Mustafa Yılmaz

Mustafa Yılmaz

ege@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Foça, Karaburun Midilli üçgeninin tam ortasında denizin içinde meydana gelen depremin kamuoyuna olan etkisi kendi büyüklüğünden fazla oldu.
Günlerdir konuşuluyor, tartışılıyor, hakkında çeşitli yorumlar yapılıyor.
İyi ki de öyle oluyor. Çünkü gerçekten de bu yaşamsal konuyu ne kadar gündemde tutarsak o kadar iyidir.
Konuyla ilgili olarak Türkiye’nin deprem ve jeofizik konusunda önde gelen isimlerinden biri olan Prof. Övgün Ahmet Ercan ile konuştum.
TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası Başdanışmanı olan Ercan, aynı zamanda Yeditepe ve Maltepe Üniversitelerinin İnşaat, İTÜ’nün de Maden Fakültesi’nde dersler veriyor.
Ayrıca da Çevre Bakanlığı’nın Riskli Yerler ve Riskli Yapıları Tespit Komisyonu’nun 20 üyesinden biri.
* * *
Ercan, İzmir’in depremselliği ve jeolojik yapısı hakkında şu çarpıcı açıklamaları yaptı:
“Geçen salı günü(1 Mayıs) Karaburun açıklarında meydana gelen deprem 5 büyüklüğündeydi. İzmir merkezinde ise 3,4 olarak hissedildi.
Yaklaşık 6 ay önce de aynı yerde 5,1 büyüklüğünde bir deprem oldu. Aynı yerde 180 gün arayla böyle depremler meydana gelmesi hareketliliği gösteriyor.
Hareketliliğin nedeni; Foça, Menemen ve Karşıyaka’nın içinde bulunduğu yarımadanın güneybatıya doğru yani Çeşme ve Sakız’a doğru kaymasıdır.
Kaymayı uzaydan uydular aracılığı ile görüyoruz. Kayma yılda yaklaşık 3-3.5 cm olarak gerçekleşiyor.
Bu büyük bir yürüyüştür. Büyük Marmara Depremi’ne neden olan Kuzey Anadolu Kırığı’ndaki yürüyüş 2.5-3 cm idi.
Depremlere neden olan işte bu kaymalardır. Yer kabuğunda basınç oluşuyor ve yırtılmalar meydana geliyor.”
* * *
Prof. Ercan’ın verdiği bilgiler ne yazık ki çok iç acıcı değil. Ama mutlaka bilinmesi ve değerlendirilmesi gereken hayati gerçekler.
O yüzden onun sözlerine kulak vermeye devam edelim:
“Söz ettiğim kaymalar nedeniyle Midilli, Karaburun ve Foça üçgeninde müthiş bir gerilme var.
Adeta kırıkların savaş alanı gibi. Zeytindağı, Dikili, Karaburun, Bornova ve Karşıyaka kırıklarının kesim noktası burası.
Burada bir deprem meydana gelme olasılığı çok yüksek. Büyüklüğünü 7,2 olarak tahmin ediyoruz. Hissedilme şiddeti de 9’u bulabilir.
İzmir merkezinde ise depremin büyüklüğü 6-6.5 şiddeti ise 8’e yakın olabilir.
Söz konusu depremden en çok; Bayraklı, Mersinli, Bornova Ovası, Kahramanlar, Alsancak, Basmane, Konak, Urla, Güzelbahçe, Karşıyaka, Çiğli ve Menemen’in deniz seviyesindeki bölgeleri etkilenecek.
Çünkü bu bölgelerdeki toprak hem sulu hem de deprem dalgalarını 2.5 ile 4 kat büyüten özelliğe sahip.”
* * *
Yeni çıkan Afet Yasası’na göre zemin özelliği kötü yerlerde inşa edilen yapıların yıkılması gerektiğini hatırlatan Ercan şu uyarılarda da bulundu:
“Ben aynı zamanda Çevre Bakanlığı’nın Riskli Yerler ve Riskli Yapıları Tespit Komisyonu’nun üyelerinden biriyim.
TBMM’den geçen Afet Yasası’na göre yer ya da yapı kötüyse yıkılması gerekiyor. O yüzden zemini sağlam olmayan yerlerde yapılan inşaatlar yasal değildir. Ayrıca zemini zayıf bölgelerde inşaat yapmak cinayettir.”
Son olarak gözlerden kaçan bir ayrıntıyı da hatırlatan Ercan nükleer santral yapılmak istenen Ovacık’ta 4 büyüklüğünde bir deprem meydana geldiğini hatırlattı.
Ercan bu depremin o bölgede de bir hareketlilik olduğunun göstergesi olduğunu söyledi.
Tablo ortada. İzmir’de de Türkiye’de de yağmur gibi, rüzgar gibi depremler de olmaya devam edecek.
Bunu değiştiremeyiz. Ama biz değişebiliriz.
Ya bilimin gereğini yapıp Japonlar gibi depremleri rutin bir doğa olayı olarak gündemimizin alt sıralarına iteriz.
Ya da her sarsıntıda ölüm korkusu yaşamaya devam ederiz.