Mustafa Yılmaz

Mustafa Yılmaz

ege@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Seferihisar, Bergama, Kemalpaşa, Menemen, Buca ve Yeni Şakran’da taş ocağı izni için “Çevresel Etki Değerlendirme’ye gerek yoktur” kararları verildi.

Buca’da izin verilen bölge, orman alanında yer alıyor. Yılda 275 bin dinamit patlatılmasına rağmen ormanın zarar görmeyeceği yönünde rapor verildi.

Şakran’da taş ocağı için izin verilen bölge de şehir merkezine sadece 250 metre uzaklıkta.

Aliağa’nın Güzelhisar Mahallesi’nde yıllık 500 bin ton kapasiteli andezit-bazalt ocağı için “ÇED gerekli değildir” kararı çıktı.

Haberin Devamı

***

Andazit, bazalt, kil ve kalker ocağı ile kırma ve eleme tesisleri şeklinde verilen bu izinler, İzmir’i bir taş ocağı kentine çevirdi.

Sadece son bir yılda Aliağa’da 6, Torbalı ve Çeşme’de 4, Selçuk, Urla, Menderes ve Bergama’da 2, Buca, Menemen, Bornova, Karaburun ve Beydağ’da da birer yeni taş ocağı açıldı.

Milyonlarca ton taşı kırma ve eleme kapasitesine sahip olan bu tesislerin pek çoğu da orman arazisi içinde yer alıyor.

İşin daha da vahimi, çevrelerinde verimli tarım arazileri ile zeytinlik alanlar bulunuyor.

Orman Genel Müdürlüğü verilerine göre, İzmir’de maden arama ve işletme amaçlı faaliyetlerle ilgili olarak, 1.839 (1 milyon 839 bin metrekare) hektar alanda verilmiş, devam eden izin bulunuyor.

***

Mevcut durumda bile çevre anlamında yukarıda sadece birkaç örneğini verdiğimiz olumsuz kararlar alınırken çok daha vahim bir gelişme yaşanıyor.

Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Helil İnay Kınay, TBMM’de görüşülen Torba Kanun’un 54. maddesinde yapılmak istenen düzenlemeleri hatırlatarak şu bilgileri verdi:

ÇED süreci 3 ay içinde tamamlanamayan projeler için ÇED kararlarının ‘olumlu’ kabul edileceği belirtiliyor, 56. maddede yapılmak istenen düzenlemeyle de maden arama faaliyetleri, ÇED kapsamı dışına çıkarılıyor.

ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme) süreci, faaliyetlerin gerçekleşmesi halinde ortaya çıkabilecek çevresel etkileri, alınacak önlemlere ilişkin süreçleri değerlendiren ve karar vericilere faaliyetin gerçekleştirilip gerçekleştirilmemesi yönünde yön gösteren, en önemli araçtır.

Haberin Devamı

Bu nedenle de bu sürecin çok etkin ve doğru yönetilmesi gerekiyor. Türkiye’deki uygulamalara baktığımızda ise, ÇED sürecinin asıl anlamı dışına çıkarılarak bir prosedür haline getirildiğini, mevcut projelerle ilgili süreçlerde görüyor ve eleştiriyoruz.

Bu noktada herhangi bir faaliyetle ilgili tüm çevresel etkilerin irdelenebilmesi için yapılacak çalışmaları 3 ayla sınırlandırmak, üstelik bu süreç sonunda da gerçekleşmemesi durumunda ‘olumlu’ kabul etmek, bilim dışı, kamu yararı karşıtı olduğu gibi, Anayasamız, Çevre Kanunu ve daha önce alınmış olan Anayasa Mahkemesi kararlarına da aykırı bir durumdur.

Benzer şekilde, 56. maddede yapılacak olan düzenlemeyle maden arama faaliyetleri, ÇED kapsamı dışına çıkarılıyor. “Madencilik süreçlerinin çevresel etkileri yoktur” denilmek isteniyor.

Türkiye’de son yıllardaki yaşam alanlarımızın talanına yönelik projeleri ve yasal süreçleri göz önünde bulundurursak, bu maddelerle birlikte bu talanın tamamen önünün açılacağı da, tartışılmaz bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.

Haberin Devamı

***

İlk defa 1993 yılında yayımlanan ÇED Yönetmeliği, 7’si ana değişiklik olmak üzere 17 defa değiştirildi. En son 03.10.2013’te yayımlanan yönetmelik, bir yıl sonra, 2014’te tekrar değiştirildi. Özellikle, yönetmeliklerle muafiyetler genişletildi.

ÇED Yönetmeliği, çevre politikamızın temelidir. Bu kadar sık değişiklik yapılması, ülkemizde çevre sorunlarını çözme odaklı bir çevre politikasının oluşturulmadığının göstergesidir.

***

Yapılan ve yapılmak istenen değişikliklerle ÇED, kâğıt üstünde bir belge noktasına getiriliyor.

Oysa, Çevre Bakanlığı’nın asıl görevi olan ‘Sağlıklı Çevrede Yaşam Hakkımızı Sağlama’, çevreyi doğal varlıklarımızı koruma, sosyal ve çevresel etkileri değerlendirerek bütünsel bir bakış açısıyla planlama süreçlerini gerçekleştirme, etkin denetleme ve halkın bilgi alma süreçlerini yerine getiren düzenlemeleri hayata geçirmesinin takipçisi olacağımızı belirtiyoruz.

***

Çevre Mühendisleri Odası’nın bu uyarıları çok önemli.

Bugün bu uyarılara kulak vermeyenlerin, yarın taş ocakları, çimento fabrikaları ya da tehlikeli atık üreten işletmelerden şikâyet etmesinin bir anlamı olmaz.