Her yarışta kazananlar, kaybedenler olur. CHP’nin son kurultayında da öyle oldu.
Öncelikle kazananların başında Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nu saymak gerek.
Parti içinde 30 yıldır bir şekilde iktidar olan ama ülke yönetiminde muhalefette kalan yapıyı darmadağan etti.
Hem de bunu sadece kişiler bazında da yapmadı. Değişim anlayışını da partililerin büyük bölümüne kabul ettirdi.
Karşısına rakip bile çıkmaması başarısının tescilidir. Elbette bütün bunlar şimdilik böyle.
Makul bir sürede bu başarısını seçim aritmetiğine yansıtamazsa durumlar değişebilir.
İzmir örgütü de sayısal olarak büyük bir başarıya imza attı. Parti Meclisi(PM) Üyesi sayısı 81 iken İzmir 6 üye ile temsil ediliyordu.
Şimdi PM’deki üye sayısı 60’a düşürüldü. Ama İzmir örgütü bilim kurulu ile birlikte 7 üye seçtirmeyi başardı.
Yüksek Disiplin Kurulu’na giren dört İzmirliyi de hesaba katarsanız sayısal olarak fevkalade güzel bir tablo olduğu söylenebilir.
Ama aynı durumun farklı yapıların temsili açısından da böyle olduğunu söylemek ne yazık ki mümkün değil.
Seçilenlerin çok büyük bölümü ya doğrudan ya da dolaylı olarak Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve ekibinin desteklediği isimler.
Belki tek istisna olarak Prof. Birgül Ayman Güler sayılabilir. O da seçilmesini bilim kurulu kontenjanına borçlu.
Bu durum parti içindeki bir gurupta sevinçle karşılanırken diğer bir gurupta büyük bir hayal kırıklığına neden oldu.
Pek çok CHP’liden konu hakkında görüş aldım. Ciddi bir rahatsızlık olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Bu gurup Kılıçdaroğlu’nun ağırlığını koyarak İzmir’de parti içindeki güç yapısını dengelemesini bekliyordu.
Ama öyle olmadı. Kılıçdaroğlu kesinlikle Deniz Baykal ve Önder Sav gibi davranmıyor. Bu kez de öyle yapmadı.
Anahtar listesindeki bazı isimlerin seçilememesi de bunun en güzel kanıtı.
Fotoğrafın tamamına baktığınızda İzmir CHP’de önümüzdeki süreçte siyasi rekabetin sertleşeceği anlaşılıyor.
PM’ye girmeleri engellenenlerin artık eskisi kadar sessiz durmayacağı konuşuluyor.
Aslında Genel Başkan Kılıçdaroğlu da tüm bunların farkında. Kendisine yakın bazı isimler aracılığı ile mesajlar göndermeye başlamış bile.
Kimsenin yanlış hesap yapmamasını, partide eski yönetim tarzının olmadığını hatırlatmış.
Hatta Kılıçdaroğlu’nun, rahatsızlığı olanlarla bir araya gelip şahsen bazı mesajlar vereceği de konuşuluyor.
Elbette bu bilgi şimdilik teyide muhtaç. Öyle anlaşıyor ki Kılıçdaroğlu partide kimsenin kimseye üstünlük taslamasını istemiyor.
Kurultay’daki sonuç nedeniyle birilerinin şevkinin kırılmasına da razı değil.
Ama kırgınlıkları nasıl gidereceğini doğrusu ben de merak ediyorum.