Mustafa Yılmaz

Mustafa Yılmaz

ege@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İnsanın insana yaptığı zulüm tarih boyunca durmamış. Biçim değiştirmiş ama hep yaşanmış.
Kimi zaman en vahşi hayvanları bile aratacak yöntemler kullanılmış. Kimi zaman da insan ruhuna yönelik saldırılarla işkence edilmiş.
Ama nihayetinde hep özgür düşünce kazanmış. Zulmedenlerin adları ve savundukları düşünceler yok olurken, zulme uğrayanların hem düşünceleri hem adları ölümsüz kalmış.
Sokrates’in öldürülme kararını verenleri hatırlayanınız var mı? Galileo’yu ömür boyu ev hapsi ile cezalandıranları ya da Pir Sultan Abdal’ı kimin darağacına gönderdiğini biliyor musunuz?
Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan’ın idamı ile ilgili oylamada evet diyen milletvekillerinden kaçının adını söyleyebilirsiniz.
Nazım Hikmet’in Türk vatandaşlığından çıkması ile ilgili Bakanlar Kurulu kararında imzası bulunan kaç isim sayabilirsiniz?
Durum bugün de farklı değil. İnsanın insana zulmü çeşitli biçimlerde ne yazık ki devam ediyor.
H H H
Bunu en sıcak yaşayanlardan biri de meslektaşımız Mustafa Balbay. Üç yıldır çocukları ve eşi başta olmak üzere tüm sevdiklerine hasret.
Balbay, bugün itibariyle 1171 gündür tutuklu. 447 gününü hücrede geçirmiş.
Terör örgütü üyesi olmaktan yargılanıyor.
Kimseye fiziki bir zarar vermediği zaten ortada. Bir gazeteci olarak aldığı haber notları ya da haber kaynakları ile yaptığı konuşmalar delil sayılıyor.
İşin daha da garibi geçen yıl temmuz ayında yapılan seçimlerde İzmir’den milletvekili seçildi.
Yani yaklaşık bir yıldır halkın da vekili. Ama o da yetmedi. 342 gündür de milletin vekili olarak tutsaklık çekiyor.
Hem de en azılı suçlulara reva görülen uygulamalara maruz kalıyor. Hapisteki her üç gününden birini hücre cezalısı olarak çekmiş.
Bilgisayar ve daktilo kullanması yasak. Yazılarını kağıt, kalem kullanarak yazıyor. Ama o da sınırlı.Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel imkan olduğunca Balbay’ı ziyaret ediyor.
Sertel’in söylediğine göre Balbay’ın ziyarete gelenlerden en çok istediği şey kağıt ve kalem.
Çünkü o bir düşünce adamı. Yazmak onun için nefes almak gibi hayati. Ne yapsalar engel olamıyorlar yazmasına.
Gazetesindeki köşesine yazmaya devam etmekle kalmıyor aynı zamanda o zor şartlarda kitap da yazıyor.
Bugüne kadar dört kitap yazdı Silivri Cezaevi’nde. Yani ne yapsalar düşünceyi hapsedemiyorlar aslında.
H H H
Düşünceyi hazmedemeyen zihniyetin uygulamaları anladığım kadarıyla artık o kadar yakmıyor canını Balbay’ın.
Ancak kendi meslektaşlarının geçenlerde Adalet Bakanı ile Silivri’yi gezdikten sonra yazdıkları onu incitmiş.
Silivri Cezaevi’ni gezen gazetecilerin yazdıklarına ilişkin yazılı açıklamada bulunan Balbay şu sözlerle sitem ediyor:
“Hiçbir öğrencinin gösterilmediği bir okulu gezip ‘eğitim mükemmel’ diyebilir misiniz? Hiçbir hastayla temas kurmadan hastaneyi dolaşıp ‘herkes çok iyi tedavi oluyor’ diyebilir misiniz? Bunlara yanıtınız ‘evet’ ise elbette 10 bin kişinin kaldığı cezaevini gezip hiçbir tutuklu ile görüşmeden ‘koşullar çok iyi’, ‘1980’den bu yana ilerleme olmuş’, ‘yetmez ama olumlu adımlar var’ yorumları yapabilirsiniz. Ben olsaydım bakana şunu söylerdim: ‘Karşılıklı kabulle kimi tutuklularla görüşmeden Silivri yorumu yapamayız.’ Gazetecilerin görüşlerine saygım var ama sitem ediyorum. Bakanla gezen gazeteciler kolonya ile karşılanmış, gülle uğurlanmış. İçeride ikisi de yasak.”
Sadece Balbay değil. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki gurubu bulunan üç muhalefet partisinin de tutuklu milletvekilleri var. Bir tek iktidar partisinin tutuklu milletvekili yok.
Türkiye’de 2012 yılında vaziyet bu.
Konuyla ilgili birkaç gün önce bir gelişme daha yaşandı. Muhalefet partilerinin tutuklu vekillerin serbest kalması için üzerinde anlaştıkları metin, AKP Merkez Karar Yürütme Kurulu’nca reddedildi.
Yani hapislere devam...