Mustafa Yılmaz

Mustafa Yılmaz

ege@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Öncelikle merhaba. Bugünden itibaren haftada iki gün (Salı-Cumartesi) bu sütunlarda sizlerle birlikte olacağım.
Özellikle yerel politika ve yerel yönetimler alanında olayları yorumlamaya çalışacağım.
Burada yazmam için beni teşvik eden başta Hamdi Türkmen ağabeyim olmak üzere tüm Milliyet Gazetesi yönetimine teşekkür ederim.
* * *
Kırşehirli bir yurttaşımız ilk defa İstanbul’a gitmiş.
Haydarpaşa Garı’nda indikten sonra vapura binmiş.
Vapur biraz açılınca karşıda dev gibi görünen yerin ismini sormuş.
Kadıköy cevabını alınca da dayanamamış,
“Buraya köyse, bizim Kırşehir’e de şehir diyenin aklına şaşayım” demiş.
Türkiye’de her nedense beldeler ilçe, ilçeler il, iller de büyükşehir statüsü kazanmak için yoğun bir çaba harcıyor.
Siyasetçiler de vatandaşın bu zaafını çoğu zaman gerekli, gereksiz kullanıyor.
Ortaya da işte böyle garip durumlar çıkıyor.
Belde bile sayılamayacak yerler ilçe, bazen de il yapılıyor. Siyasetçi oyunu alıp gidiyor.
‘Doğan görünümlü Şahin’ gibi, köy görünümlü ilçelerde ya da kasaba görünümlü kentlerde yaşayanlar da öylece kalıyor.
Kanalizasyonları bile yok ama yaşadıkları yer il statüsünde.
* * *
Şimdi son olarak 12 yeni ilin ‘büyükşehir’ statüsü kazanması gündemde. Aslında sayı 11’di. Fakat, AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi nüfusu 757 bine ulaşan Malatya’nın da bu kapsama alındığını açıkladı.
‘Büyükşehir’ yapılacak iller arasında Tanrıverdi’nin milletvekili olduğu Manisa da var.
Tanrıverdi, bu konuda da hiçbir sıkıntı olmadığını Manisa’nın 2014’e kadar mutlaka ‘büyükşehir’ olacağını da söyledi.
2009 yerel seçimleri öncesi İzmir’de de benzer bir durum yaşandı. Neredeyse tamamen politik kaygılarla ilçeler bölünerek yenileri oluşturuldu
Bornova’nın göbeği sayılan, Manavkuyu, Mansuroğlu ve Osmangazi mahalleleri Bayraklı adıyla kurulan yeni ilçeye bağlandı.
Hatta o dönemde bu mahallerde yaşayanlar Bornova’dan ayrılmamak için yürüyüşler bile yaptı ama kar etmedi.
Siyasi otorite kararlıydı. AKP, CHP ağırlığındaki bu mahalleleri Bayraklı’ya katarak hem Bornova’da hem de Bayraklı’da seçimi kazanmanın hesaplarını yapıyordu.
Aynı şekilde Konak da ikiye bölündü. Garip bir uygulama ile Hatay’ın ana caddesinin sağ tarafı Konak, sol tarafı Karabağlar oldu.
“Böl, parçala, yönet” şeklinde özetlenebilecek bu plan, o dönemde tutmadı.
AKP, Bornova’da da Bayraklı’da da Karabağlar’da da belediyeleri kazanamadı.
Fakat bu ilçeler doğal değil siyasi şekilde bölünmenin sorunlarını uzun süre yaşadı.
Hala da yaşamaya devam ediyor.
* * *
Şimdi İzmir’de yine bir ilçe kurma çalışmaları daha var. Menderes’e bağlı Gümüldür, Özdere, Ürkmez ve Seferihisar’a bağlı Doğanbey/Payamlı Beldesi’nin birleştirilerek ilçe yapılması gündemde.
Politikacılar bu konuda da durmadan sözler veriyor.
Bütün bunlar bana eski başbakanlardan Tansu Çiller ile ilgili anlatılan bir olayı hatırlattı.
Çiller Samsun’daki bir mitingde, “Sizi büyükşehir yapacağım!” deyince coşkulu kalabalıkta bir süre sessizlik olmuş.
Kurmaylarından biri Çiller’in yanına yanaşarak uyarmış. “Aman efendim, burası zaten büyükşehir” demiş.
Çiller hemen sözlerini şöyle düzeltmiş: “Sizi daha da büyük şehir yapacağım.”
İşin şaka yanı bir tarafa, kağıt üzerinde alınan kararlarla her şeyin güllük gülistanlık olacağına inananların sayısı hala fazla oldukça bunları yaşamaya devam edeceğiz.
Ben ne Manisa’nın ‘büyükşehir’ olmasına ne de Özdere, Ürkmez ve Doğanbey’in birleştirilerek yeni bir ilçe olmasına karşı değilim.
Objektif kriterlere göre hak etmişlerse elbette olsunlar.
Ama ilçe, il ya da büyükşehir olmak hikaye. İşin aslı ne olursa olsun yaşadığımız yerlerin modern çağın gereklerine uyup uymadığıdır.
Öyle değilse eyalet bile olsanız faydası olmaz.