Mustafa Yılmaz

Mustafa Yılmaz

ege@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


İzmirli geçen yıl tam 27 milyar 576 milyon lirayı(eski parayla 27 katrilyon 576 trilyon lira) Ankara’ya vergi olarak gönderdi.
Bu rakamla Ankara’yı bile geride bırakarak İstanbul ve Kocaeli’nin ardından en çok vergi toplanan üçüncü il oldu.
Genel vergiler işin bir yanı. Bir de konunun yerelde toplanan vergiler boyutu var.
Emlak ve Çevre Temizlik Vergisi gibi pek çok kalemde vatandaşın ödediği paralar mevcut.
Aslında adı yerel ama bu vergilerin de tamamı, nasıl ve ne zaman alınacağı yasa ile belirleniyor. Belediye Gelirleri Yasası’nda kalem kalem hepsi yazıyor.Fakat ne yazık ki bunca vergi yeterli gelmedi. Ankara, geçen yılsonunda “Vatandaş bir de katı atık vergisi ödesin” dedi.
Zaten su faturalarının içinde yaklaşık 15 yıldır “çevre temizlik vergisi” ödemesi yapıyorduk. Bir de bu yeni vergiyi koydular.
Şimdi her ay faturalarda kullandığımız suyun bedelinin yanı sıra hem ‘çevre temizlik vergisi’ hem de ‘katı atık vergisi’ ödüyoruz.
İkisinin farkını ben anlayamadım. Bence ikincisine ‘sorma ver’ vergisi adını koysalardı daha iyi olurdu.
Hiç olmazsa bu parayı niye ödediğimiz konusunda düşünmezdik.
* * *
Fakat benim asıl değinmek istediğim konu bu da değil. Değişik isimler altında çok fazla sayıda vergi ödeyen vatandaştan bir de “yol harcamalarına katılım payı” isteniyor. Bana göre bu paranın istenmesi de sosyal devlet ilkelerine aykırı. Biz zaten belediyelere alt yapıyı yapsın diye emlak vergisi vermiyor muyuz?
Ayrıca da yerel yönetimler bir kamu idaresi olarak bu işleri yapmak için bizim merkezi idareye ödediğimiz vergilerden pay almıyorlar mı?Evimizin önünü kaldırım yapıyorlar diye bir daha neden para veriyoruz, anlamak mümkün değil. Sanki bir kamu kurumu değil de özel şirketten hizmet alıyor muşuz gibi, sokaklarımızdaki asfalt ya da kaldırım yenilenince şak diye fatura gönderiliyor.
Hem de öyle az buz paralar da değil. 500 lira ile 3 bin lira arasında para ödeyen var.
2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun 86’ını maddesi yol harcamalarına katılım payı vatandaşdan şu hallerde alınır diyor:
Yeni yol açılması. Mevcut yolların yüzde 40 oranında ve ya daha fazla genişletilmesi.
Kaldırımsız ve bakımsız bulunan yolların, kaldırım veya parke kaldırım haline getirilmesi ve ya asfalt yapılması, kaldırım veya şose halindeki yolların da parke, beton veya asfalta çevrilmesi.
Bir de yasaya gore bu paraları katmerli ödemek zorunda olanlar var. İki ve daha fazla yol kenarında bulunan gayrimenkuller için asıl cepheyi teşkil eden yoldan düşen pay tam, diğer yollara ait pay ise yarım olarak hesaplanıyor. Evi bu konumda olanlara iki kat fatura gönderiliyor.
* * *
Aslında birkaç yıl önceye kadar belediyeler bu haksız uygulamayı vatandaşlara fazla yansıtmıyordu.
Fakat İçişleri Bakanlığı müfettişleri “zimmet çıkarırız, bu paraları vatandaşlardan alacaksınız” diye rapor düzenleyince olanlar oldu.
Söz konusu bedeller, belediyelerce ev sahiplerine yansıtılmaya başladı. Tam bu aşamada bazı belediyeler en azından istenen bu paraları uzun vadeye yaymak için harekete geçti.
Söz konusu yasa belediyelerin talebi üzerine Bakanlar Kurulu kararı ile bu bedellerin beş yıllık taksitlere bölünmesine izin veriyor. Fakat bu hükümden yararlanmak için İçişleri Bakanlığı’na başvuran belediyeler beklemedikleri bir cevapla karşılaştı.
İçişleri Bakanlığı vatandaşa ödeme kolaylığı getiren bu isteği uygun bulmayarak geri çevirdi.
Ben buradan tüm İzmir milletvekillerine sesleniyorum. Zaten haksız olan ama yasa gereği alınması zorunlu bedellerin uzun bir vadeye yayılarak ödenmesi vatandaşı en azından biraz rahatlatacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yazılı ya da sözlü önerge mi verirsiniz, İçişleri Bakanı’nı ikili markajla ikna mı edersiniz artık orası size kalmış.
Ama, İzmirli sizden konunun çözümünü acilen bekliyor.
Bu konuyu çözenin bir sonraki seçimde elde edeceği oyu bilmem, ama binlerce kişiden hayır duası alacağı kesindir.