İmar planlarında, koruma amaçlı planlarda yer almayan uygulama projeleri bile bulunmayan Konak Tüneli bir süre önce apar topar başladı.
Tünel, Yeşildere’yi Bahribaba Parkı’na bağlayacak. Çıkış noktası İzmir Büyükşehir Belediye binasına 100 metreden daha yakın.
Büyükşehir Belediyesi’nin projeyi planlara işlemesi gerekiyor. Ama bırakın izin almayı “biz kazmaya başlıyoruz” diye haber bile verilmedi.
Başta Şehir Plancıları Odası olmak üzere bilimsel odaların uyarıları hiçe sayıldı.
Böyle olunca da perşembenin gelişi çarşambadan belli oldu. Şehir Plancıları Odası’na dava açmaktan başka seçenek kalmadı.
Daha önce dava açacaklarını açıklayan Şehir Plancıları Odası İzmir Şube Başkanı Zeki Yıldırım’a süreci sordum.
Dava dilekçesini İzmir İdare Mahkemesi Başkanlığı’na gönderilmek üzere Ankara Nöbetçi İdare Mahkemesi Başkanlığı’na ulaştırdıklarını söyledi.
Dava dilekçesinde; İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun Konak Tüneli’nin yapımına izin veren 23.11.2011 tarih ve 155 numaralı kararının öncelikle yürütmesinin durdurulması takiben de iptaline karar verilmesi talep ediliyor.
İptal gerekçesi yedi başlık altında toplanmış. O gerekçeler şöyle:
1- Dava konusu kurul kararına esas teşkil eden proje, bölgedeki sit alanlarını yok sayan bir yaklaşımla hazırlanmış.
2- Etrafından tümüyle soyutlanmış, bağlantı yollarının bile tam olarak belirlenmediği sadece güzergâh şeması olan projenin yürürlükteki imar planları ile ilişkisi kurulmamış.
3- Projenin yapılış gerekçesi bilimsel bir temele dayanmıyor. Ulaşım açısından yapılan değerlendirmesinde, projenin hiçbir bilimsel gerekçeye dayanmadığı ve bu çalışmaların şehircilik ve planlama esasları ile kent içi ulaşımın ana ilkelerine açıkça aykırı olduğu görülüyor. Ulaşım sistemini nasıl etkileyeceği ve hangi sorunlarının çözümüne yönelik olduğu belirsiz bırakıldığı için bilimsellikten uzak bir proje.
4- Üst ölçekli planlara aykırı ve plan değişikliği olmadan inşaata başlandığı için suç işleniyor. Planlama ile ilgili yasal zorunluluklar çerçevesinde 24 Eylül 2011’de tünelin temelinin atılmasından sonra işlemlere başlanmış olması, başka bir deyişle planlama ile ilgili yasal zorunluluklar yerine getirilmeden tünelin yapımına başlanmış olması, açık bir hukuksuzluk halidir.
5- Tünelin geçtiği güzergâh, Kadifekale heyelan bölgesi yakınlarıdır. Birinci derece deprem bölgesi olan İzmir’de bu türden projelerin mutlaka zemin etüdü yapılarak projelendirilmesi gereklidir. Projenin uygulamaya başlamasıyla zemin sondajlarının birlikte yapılacağı söylenmektedir. Sadece sondaj yeterli olmamakla birlikte, etütler sırasında önemli bir bulgu çıkarsa tünel projesi yarım kalabilecektir.
6- Konak Tüneli Projesi, Ulaştırma Bakanlığı tarafından 23.03.2011’te yayınlanan “Türkiye Ulaşım ve İletişim Stratejisi, Hedef 2023” Raporunda belirtilen ilkelerine ve kararlarına aykırı nitelikler taşımaktadır. Söz konusu rapor otomobil kullanımında kısıtlama, toplu taşımaya ağırlık vermeyi kararlaştırmışken, Konak Tüneli, kent merkezinde özel otomobil kullanımını artırmaktadır.
7-İzmir 1 Numaralı Kültür Arlıklarını Koruma Bölge Kurulu 23.11.2011 tarih ve 155 numaralı kararıyla 2863 sayılı Kültür Varlıklarını Koruma Kanununa ve Koruma Yüksek Kurulu İlke Kararlarına aykırı karar almıştır.
Kurul, İzmir’i etkileyecek önemli bir konuda hiçbir plan kararı olmayan bir projeye onay vermiştir. Gerek sit alanlarının gerekse tescilli yapıların bu yoğun taşıt trafiğinden nasıl etkileneceği, örneğin oluşacak hava kirliliği, gürültü ve vibrasyonların nasıl yıkıcı bir etkisi olacağı araştırılmadan projenin uygun bulunması ve inşaat uygulamaya izin verilmesi kabul edilemez. Kent içi ulaşımında yeni sorun alanları yaratılmaması için, projenin uygunluğu kararının bir an önce iptal edilmesi gerekmektedir.
Dava dilekçesinde önemli bir husus daha ifade ediliyor. Şehir Plancıları Odası’nın Anayasa’nın 135. Maddesi ile 6235 ve 3458 sayılı yasalara göre kurulan, kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütü olduğu hatırlatılıyor.
Oda’nın mesleğin ve meslektaşlarının hak ve çıkarlarını korumak, şehir planları ve uygulamalarının, planlama esaslarına, şehircilik ilkelerine ve kamu yararına uygun yapılmasını denetlemek, bu konudaki eksiklikleri, yanlışlıkları ortadan kaldırmak için gerekli çalışmaları yapmakla yükümlü olduğu da belirtiliyor.
Yani kimsenin onlara “niye dava açıyorsunuz?” demeye hakkı da haddi de yok. Çünkü Anayasa ve yasalar bu bilim odasına bu hakkı dahası bu görevi veriyor.
Dolayısıyla onlara “dava açmayın” demek Emniyet teşkilatına “cinayet işleyenleri yakalamayın” demekten farksızdır.