Mustafa Yılmaz

Mustafa Yılmaz

ege@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye’de herhalde eğitim sistemi kadar değişen çok az şey vardır.
Benim bir ablam, iki de erkek kardeşim var. Hiçbirimiz aynı eğitim sistemi ile okullarımızı tamamlayamadık.
Kızım ilkokul üçe geçti. Şu kısacık okul hayatında iki kez eğitim sistemi değişikliği gördü.
Son değişiklikler ise sistemi neredeyse temelinden sarstı. Neredeyse süt çağındaki çocukların ilkokula başlaması gerekiyor.
Beş yaşındaki çocuklar bu yıl okulla tanışacak. İlköğretim mecburi olduğu için (iyi ki de öyle) göndermeyen velilere ceza da öngörülüyor.
Kayıtlar geçen hafta başladı. Ama veliler de eğitimciler de şaşkın. Çünkü hepimiz yaşadık. Yedi yaşındaki çocuğumuzu bile okula alıştırırken zorluklar çektik.
Şimdi iki yaş daha küçük çocuklar okul sıralarıyla tanışmak zorunda.
Sıraya, masaya ve tahtaya boylarının yetmesini bir kenara bırakın, bu çocukların bir bölümünde tuvalet sorunu bile henüz tam olarak çözülmüş değil.

Çaresiz kalan veliler, çocuklarını okula göndermemek için çeşitli yollar aramaya başlamış. Anlaşılan o yolu bulmuşlar da.
Aile hekimliği yapan bir arkadaşım ile geçenlerde sohbet ederken son derece ilginç bir konuya değindi.
Doktorları şaşkına çeviren ve zor durumda bırakan gelişmeleri şöyle anlattı:
“Okul kayıtlarının başlaması ile birlikte velilerin; 5 ya da 6 yaşında çocuklarının eğitim görmeye henüz uygun olmadıkları yönünde yoğun rapor istekleri ile karşılaşıyoruz.
Çocuklarının o yaşta fiziki ve psikolojik olarak uyum sağlayamayacağını düşünüyorlar.
Aslında haksız da sayılmazlar. Başta tuvalet sorunu olmak üzere pek çok mesele yaşanabilir.
Mesaimizin büyük kısmını bu iş için harcamaya başladık. Çok ısrarcı olanlara rapor veriyoruz.“
Bu son derece ilginç durumla ilgili olarak İzmir Tabip Odası Başkanı Suat Kaptaner ile de konuştum.
Gerçekten önemli ve üzerinde durulması gereken şu açıklamaları yaptı:

“Biz öncelikle Sağlık Bakanlığı’nın bir açıklama yapmasını bekliyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı çocukların 5 yaşında okula başlaması gibi bir karar alırken acaba Sağlık Bakanlığı’nın bilimsel kuruluşlarından görüş almış mı?
Bizim bildiğimiz Sağlık Bakanlığı’nın bu uygulamanın çocukların gelişimi açısından uygun bir pedagojik yaklaşım olduğu yönünde bir raporu yok.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın aldığı bu kararlar ne yazık ki velilerinden sonra en çok doktorları etkiyor.
Örneğin üniversite sınavları öncesi lise son sınıfların yoğun ders programı oluyor. Son üç ay derslere girmemek için doktorlara yoğun rapor baskısı yapılıyor.
Buna karşı Milli Eğitim Bakanlığı önlem almıyor.
Sıkıntısını doktorlar çekiyor. Bu durum bizim başımızın büyük sıkıntısı. Defalarca aktardık, çözüm bulunmuyor.
Şimdi 5 yaşında çocuklarını okula göndermek istemeyen ailelerin rapor isteği daha büyük bir sorun haline gelecek.
Çocuklar fiziksel ve mental gelişim olarak okula hazır mı? Buna ayrı ayrı uzmanların karar vermesi gerekir. Bu çok ciddi bir durumdur. Aile hekimi nasıl karar verecek? Şimdi yine hekim ve veliler karşı karşıya kalacak. Milli Eğitim Bakanlığı sorunu doktorların kucağına bıraktı. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir uygulama yok.”

Yaklaşık 40 gün sonra yeni eğitim ve öğretim dönemi başlayacak. Fakat, vaziyet böyle.
Şimdiye kadar Anadolu Lisesi sınavlarına girecek sekizinci sınıf öğrencileri ile üniversite sınavlarına girecek lise son sınıf öğrencileri son üç ay rapor peşinde koşuyordu.
Şimdi onlara 5 yaşında çocuklar da eklendi. Yani eğitim sistemimiz tamamen “raporlu” hale geldi.