Amerika'da 11 Eylül'deki lanetlenesi terör saldırısının, önceden ABD gizli haber alma örgütlerince bilindiği giderek su yüzüne çıkıyor. İkinci Dünya Savaşı'nda Japonların Pearl Harbour'a yaptığı ve 2 bin Amerikan askerinin ölümüne yol açan saldırının da önceden bilindiği, artık bugün açıkça kabul ediliyor ve o zamanki yönetimin bu saldırıyı önleyemeyişinin nedenleri tartışılıyor.
Yakında 11 Eylül saldırısının da önceden haber alınmasına karşın, niçin önlenemediğinin tartışılmaya başlanacağı anlaşılıyor. Kayserili değiliz, ama yine de övünmek gibi olmasın, biz bunu saldırının hemen ertesinde 26 Eylül günü bu köşede yazmış ve bizdeki 6 - 7 Eylül 1955 olaylarının da önceden bilindiğini, politik amaçlarla kullanılmak üzere göz yumulduğunu, hatta tahrik edildiğini belirtmiştik.
New York'taki ikiz kulelerde 60 ayrı ülkeden 5 bin dolayında insanın yaşamına mal olan saldırı elbet tarihteki kara yerini aldı. Ama ya ondan öncesi ve sonrası?.. Mutlaka bunlar da tarihte yerini alacak.
Her geçen gün daha açıklıkla konuşulup tartışılmaya başlanıyor ki, şahinlerden oluşan ABD yönetimi, (önceden bildiği, şu ya da bu nedenlerle önlemediği / önleyemediği) bu saldırıyı bahane ederek, petrol kaynağı Ortadoğu'da egemenliğini pekiştirmek ve dünyadaki etkinliğini artırmak için şiddete başvurmaktadır.
Savaş kurallarını dahi hiçe sayan pervasız bir savaş, küreselleşme yaftası takılan Amerikan emperyalizminin dengelerini sağlamak için küresel bir araç olarak kullanılıyor. Hastaneler bombalanıyor, yoksul bırakılmış masum insanlar ve çocuklar öldürülüyor. (30 bin cana mal olan Apo'yu ele geçirip yargılayan Türkiye, Amerika'dan daha mı çok devlet gibi devlet?!..)
Öte yandan, Rus askerlerine mezar olmuş çetin ve çetrefil Afganistan coğrafyasında Amerikan ve BM askerlerinin ne kadar zamanda ne yapacağı sorusu da tartışılan başka bir konu.
Bu soruya yanıt arayanlara bir işaret olmak üzere, Buket Uzuner'in son romanı Uzun Beyaz Bulut Gelibolu'dan (Remzi Kitabevi, 2001) bir alıntı aktaralım. Osmanlı Teğmeni Ali Osman Bey ile Anzak er Alistair John Taylor'ın insanlığa ortaklaşa verdikleri müthiş ders odağında gelişir roman. Anzak er John Taylor, 3 Mayıs 1915'te Gelibolu'dan ailesine yazdığı mektubun bir yerinde şöyle der:
"Gerçek şu ki, Gelibolu'nun dağları Türk doğuruyor! Ayrıca bu Türklerin, işin ucunu bırakmaya hiç niyetli görünmeyen zorlu savaşçılar olduklarını düşünmeye başladık. Onlar şimdi bizde olmayan bir güce sahipler. Çünkü, Türkler memleketlerini savunuyorlar."
Hasan Hüsey'i (1927 - 1984) Ay Gördüm Allah şiirindeki dizeleriyle anıyoruz:
"çıksam şu dağların en yücesine / bağırsam bağırsam bağırsam / belki yarılır kaya / belki sele döner uyuyan bulut / ben böyle acı çektim boynum bükük / ben böyle ülke gördüm belki düşümde / böyle acı görmedim / ay gördüm allah"