Gangster James Bulger’ın gerçek hikayesinden uyarlanan “Kara Düzen”, Hollywood’un gangster filmleri külliyatında dikkate değer fark yaratamıyor
Yetmişli yıllardan başlayarak Güney Boston’da gitgide güçlenen Whitey lakaplı gangster James Bulger’ın hikayesi sinemadaki yerini “Kara Düzen / Black Mass”ile alıyor. Filmin en çok hatırlanacak yönü, sanki Bulger’ı herkes tanıyormuş gibi ona benzetilmek uğruna tuhaflaşan Johnny Depp’in hali olacak gibi görünüyor çünkü bu durum dışında sıradan anlatılmış ve çekilmiş bir suç hikayesiyle karşı karşıyayız.
Oysa hikaye o kadar da sıradan değil. James Bulger diğer birçok gangster gibi belki. Maço, şiddete eğilimli, acımasız... Onun kazancının önüne geçenlerin gözünün yaşına bakmayan bir psikopat. Ama benzerlerinden ayrılan bir yönü var: Çocukluk arkadaşı ajan John Connolly aracılığıyla FBI için muhbirlik yapması. Basit bir muhbir de değil. Muhbirlik yaparak rakiplerini ortadan kaldırıyor, küçük bir gangsterken bir suç lorduna dönüşüyor. Abisinin önemli bir parlamenter olması da rastlandık bir durum değil.
Hikayesi akılda kalmıyor
Ancak Jeff Bridges’e Oscar kazandıran “Crazy Heart”ın yönetmeni Scott Cooper’ın temposuz yönetmenliği ve tekdüze giden senaryo “Kara Düzen”i izlerken akıp giden ama akılda kalmayan bir hikayeye dönüştürüyor. Johnny Depp’in İrlanda kökenli Bulger’a benzemek için mavi lensleri, garip saçları da izleyici için yabancılaştırıcı bir etki yaratıyor ister istemez.
Filmde dikkat çeken performans ise makyaj kazasına uğramamış John Edgerton’ın Connolly’de yansıttığı hırsla körlüğün karışımı. Karakter olarak da Connolly’nin Martin Scorsese’nin daha önce benzerlerini başyapıtlarla anlattığı Bulger’dan çok daha ilgi çekici olduğu söylenebilir. Düzgün yapım değerlerine ve sanat yönetimine sahip “Kara Düzen”in Amerikan sinemasının gangster-mafya filmleri külliyatında farklı bir yer edinen bir halka olamayacağı açık.
“Black Mass / Kara Düzen”
Yön.: Scott Cooper
Oyn.: Johnny Depp (James “Whitey” Bulger), Joel Edgerton (John Connolly), Benedict Cumberbatch (Billy Bulger), Dakota Johnson (Lindsey Cyr), Kevin Bacon (Charles McGuire) Sen.: Mark Mallouk, Jez Butterworth Gör.: Masanobu Takayanagi Müz.: Junkie XL
Amy Winehouse'un anısına
Henüz 27 yaşındayken hayatını kaybeden, neslinin en yetenekli müzisyenlerinden Amy Winehouse’un hayatı Asif Kapadia’nın özenli yönetimiyle “Amy” adlı belgeselle perdede. 2010 yapımı “Senna” belgeseliyle tanıdığımız Kapadia, “Amy”de arşiv görüntülerini, bilinmeyen kayıtları ve Amy’nin ailesinin, arkadaşlarının anlatımlarını birleştiriyor. Bu çok başarılı belgesel, Winehouse’un kendini mahvetmesine giden yolda suçlu arayıp parmak sallamıyor, izleyicinin kendi kararını vermesine imkan sağlıyor. Ama en önemlisi çocukluğundan itibaren müziğe ve caz divalarına âşık kırılgan bir kızın, ne kadar erken kaybedilen bir yetenek olduğunu hissettirmesi.
Haftanın diğerleri
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025