Kars gezilerinde en çok zaman ayrılması ve detaylı şekilde gezilmesi gereken yer Ani’dir. Ani ile ilgili fazla bilgi kirliliği olması nedeniyle minik bir gezi rehberi hazırladım.
Dokuzuncu yüzyılın sonlarında Ermenistan birçok krallık ve prensliğe bölünmüştü. En güçlülerden olan Bagratid sülalesinden Kral III. Aşot 971’de başkenti Kars’tan Ani’ye alıp kalenin civarını şehir surlarıyla çevirdi. Ani, Bizans, İran, Suriye ve Orta Asya arası ticaret yollarını denetleyen bir şehir ve kervanlar için önemli bir köprü oldu. Ermenistanlı tüccarlar, esnaf ve Ermeni Patrikliği Ani’ye yerleşti. 11. yüzyılda yüksek refah seviyesine ulaşmış olan şehrin nüfusu 200 bine dayanmış ve “1001 kiliseli şehir” olarak anılmaktaydı. 1020’de Kral I. Gagik’in ölümüyle taht kavgaları başladı, Bagratid Krallığı zayıfladı. Bizans orduları başaramadı ama 1064’de Selçuklular şehri ele geçirdi. 1071 yılında Türkler bölgeye hakim olunca 1072’de şehri Şeddatlı sülalesine sattılar.
1200 yılında Gürcü kraliçesi Tamara Ani’yi aldı ve Mkhargrdzeli ailesine verdi. Ani eski refahının çoğunu geri kazandı.
Moğol istilasI göçlere neden oldu
Kiliseler ve şehir surlarının kulelerinin pek çoğu bu dönem- dendir. 1237’deki Moğol istilası toplu göçlere sebep oldu. 14. yüzyıla doğru Ani, ticaret merkezi olma özelliğini yitirdi. 1330’da şehrin idaresi aralarında Karakoyunluların da bulunduğu Türk sülalelerine geçti. 1380’lerde Timur Ani’yi ele geçirdi ancak ölümüyle Karakoyunlu sülalesi yeniden şehre hükmetti. Ani 1579’da Osmanlı topraklarına katıldı. Surların içinde 17. yüzyılın ortalarına kadar küçük bir kasaba vardı, Ani ve civarında 200 kilise bulunuyordu. 18. yüzyılın ortalarında kesin olarak terk edilen şehirde 19. yüzyılda kimse kalmamıştı. Ani ören yeri ziyareti surların üç kapısından biri olan, adını yakın bir duvardaki aslan kabart-masından alan Aslanlı Kapı’dan başlar.
ATEŞGEDE: Ani’deki en eski yapı. MS 1.- 4.yy’a ait bir Zerdüşt yapısı veya erken Hıristiyanlık dönemi şehitlik olup sonraları şapele dönüştürüldüğü düşünülür.
HAVARİLER KİLİSESİ: Yanlış bir şekilde “Selçuklu Kervansarayı” diye anılan, 11. yüzyıl mimari özelliklerini taşıyan bu yapıdaki çoğu 13. yüzyıla ait yazıtlar Ani’nin o dönemki ekonomik hayatına ışık tutar ve yapının dini olduğu kadar başka amaçlarla da kullanıldığını gösterir.
ÇARŞI YOLU: Yoğun nüfuslu Ani’nin genel yapısı düzensiz ve plansızdı. Günümüzde tek görülen yol olan Çarşı Yolu, Aslanlı Kapı’dan başlayıp Ebu’l Muamran Camii’nin yıkılmış minaresinden Manuçehr Camii’ne uzanır ve ilginç yapı kalıntılarıyla doludur.
KATEDRAL: Kubbeli Bazilika biçimindeki bu heybetli yapı dönemin ünlü mimarı Trdat’ın eseridir. Ortaçağ’dan günümüze tüm depremlerde hasar görmüştür.
Menuçehr camii: Şeddatlı sülalesinden Emir Manuçehr’in yaptırdığı bu cami eski bir kiliseden çevrilmiş ya da Türk istilasından sonra yapılmış en eski cami değildir. Daha sonraki dönemlerde cami olarak inşa edilmiştir. Minaresi muhtemelen eski bir Ermeni yapısından camiye çevrilmiş bir yapıya aittir. Camiden Arpaçay’ı, yıkık köprüyü, Hripsime Manastırı’nı ve Ermenistan’ı görüp fotoğraflayabilirsiniz.
HALASKAR KİLİSESİ (SURP AMENAP’RKİTCH): Çok önemli özellikleri olan 11. yüzyıla ait bu kilise 1957 yılındaki fırtınada yıkılmıştır. Saf geometrik şekillerden tasarlanmış en tipik Ermeni kiliselerindendir.
TİGRAN HONENTS KİLİSESİ:
13. yüzyılda Tigran Honents adlı zengin bir tüccar tarafından yaptırılmıştır. Küçük ölçekte bir katedrale benzeyen kilisenin iç planı dönemin kiliselerine benzer ve fresklerle kaplıdır.
ABUĞAMİR AZİZ KRİKOR ŞAPELİ: İç ve dış kısımlarındaki sıra dışı tasarımlarıyla dikkati çeken bu küçük kilise 10. yüzyılda Pahlavuni ailesi için şapel olarak yapılmış olmalıdır.