Tüm dünyadaki futbolseverlerin heyecanla bekledikleri, milyonlarca insanı bir ay boyunca ekranlara kilitleyen, dört yılda bir yapılan en önemli futbol organizasyonu Dünya Kupası, bu yıl 14 Haziran-15 Temmuz tarihlerinde Rusya’da olacak
Dünya Kupası organizasyonu, bunu düzenleme hakkını kazanan ülke için çok büyük bir prestijdir. Bunun yanında kendi milli takımının kendi ülkesinde sahaya çıkması, gözden geçirilip, yenilenip mükemmel hale getirilmesi gereken turnuva için gerekli olan alt yapı ve standartlar ama her şeyden önemlisi de bir ay boyunca ülkeye akacak turizm potansiyeli ve getirisi Dünya Kupası’nı düzenleyen ülkeler için haliyle çok büyük avantajdır. 32 ülkenin milli takımının oynamaya hak kazandığı bu yılki turnuva için milyonlarca insan akacak Rusya’ya. Moskova ve St. Petersburg’un da içinde olduğu 11 şehirde oynanacak maçları izlemeye gelenler tüm bu şehirleri de gezme imkânını bulacak.
Turnuvanın son dört maçının Rusya’nın en önemli ve güzel şehirleri Moskova ve St. Petersburg’da yapılacak olması da bu şehirleri tüm diğerlerinin önüne çıkaracak ve turizm açısından da çok büyük bir getiri olacak Rusya’ya. Bana “Bu şehirlerden hangisini daha çok seviyorsun?” ya da “Sence hangisi daha güzel?” diye soracak olursanız, kararsız kalırım. Her ikisi de birbirinden farklı özelliklere sahip ve çok muhteşem şehirler. Ama bir Tchaikovsky ve Dostoyevski hayranı olarak St. Petersburg beni hep biraz daha fazla etkilemiştir... Rusya’yı soğuk sevenler kışın gezmeyi tercih eder, karlar altında bambaşka güzeldir tüm şehirler ama uzun günlerin ve hoş sıcaklıkların yaşandığı yaz dönemine denk gelen turnuva sırasında gezmenin keyfi de başka olacaktır.
Hermitage Müzesi ilk sırada
St. Petersburg 18. yüzyılda Rus Çarı Petro’nun kurduğu ve Çarlık Rusyası’nın izlerini en yoğun taşıyan şehirdir Rusya’da. Baltık Denizi kıyısında UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan Neva Nehri ve üzerindeki 42 adaya kurulmuş olan şehrin içinden geçen onlarca kanal ve bu kanalların üzerindeki yüzlerce köprü de ona biraz Venedik ile benzerlik kazandırır. Benim gezilecek yerler listemde -gezince hak vereceksiniz- bir numarada Hermitage Müzesi var. Sırf bunun için o şehre defalarca gitmeye değer. Dünyanın en eski müzelerinden olan Hermitage, sergilenen koleksiyonlar açısından da en büyüğüdür. Çariçe 2. Katerina’nın kışlık sarayı olan müzeye çok vakit ayırmanızı öneririm. Şehrin yaşantısının bir parçası olabilmek için Nevski Bulvarı’nı baştan sona gezmek gerekir. Caddenin ara sokaklarına girin; kahveleri, restoranları keşfedin, şehrin hayatına karışıp içinde kendinizi kaybetmenin tadını çıkarın. Şehrin en büyük katedrallerinden olan, 19. yüzyıla tarihlenen Kazan Katedrali yine 19. yüzyılda yapılmış ve yapımında 100 kilo altın kullanılmış olan ve şehrin en yüksek yapısı olduğu için üst katından muhteşem panoramik manzaranın tadını çıkarabileceğiniz Aziz İsak Katedrali. Voskresenia Hristova Kilisesi soğan kubbeleri ve mozaikleriyle çok uzaklardan bile hemen dikkatinizi çekecek.
Tchaikovsky’nin eserlerinin sergilendiği Mariinski Tiyatrosu, Dostoyevski Müzesi, Ekim Devrimi’ni yaşamış Saray Meydanı, St. Petersburg’un güneyinde yer alan Catherine Palace da denen Çarlık Sarayı, Çar Petro’nun Yazlık Sarayı, Nevsky Bulvarı üzerindeki yapılar gezilecekler listemin yalnızca bir kısmı. Pek çok güzelliği ve detayı da Neva Nehri turuyla görebilirsiniz.
Turlarla Rusya’yı gezip görebilirsiniz
Dünya Kupası vesilesiyle Rusya’yı gezip görmek isteyenlere tavsiyem bu konuda uzmanlaşmış ve çok iyi turlar düzenleyen bir şirketle seyahat etmeleri olacaktır. Hem tüm arzu ettiğiniz maçlara biletleriniz sağlanır, hem kalacak oteliniz, hem de maçların yapılacağı şehirlerde katılacağınız geziler.