Tatil zamanı geldiğinde herkesin akın akın gittiği yerlere gitmek istemiyor ve farklı seçenekler arıyorsanız Türkiye’nin her köşesinde akıl almayacak güzellikte yüzlerce yer var. Bu hafta size sırt çantanızı kapıp gidebileceğiniz yerlerle ilgili önerilerim olacak.
Dokusu bozulmamış yerler konusunda hâlâ şanslı bir ülke Türkiye. Sakinlik arıyorum, doğayla ve mümkünse kendimle baş başa kalmak istiyorum ama deniz, güneş olmadan da olmaz, bir de mümkünse Ege olsun derseniz ben de size “Selimiye köyü” derim. Marmaris’e bağlı Selimiye son yılların parlayan yıldızlarından ve bazı Mavi Tur rotalarının da sevilen duraklarından. Bilmem sizin de dikkatinizi çekti mi ama özellikle büyük şehirlerde yaşayan insanların büyük bir çoğunluğu hayatının geri kalanını Ege’de sakin bir yerde geçirmek arzusunda olduğunu dile getirir. Ben büyük şehir yaşantısını seven biri olarak bunu anlamakta zorlansam da, insanın özellikle doğduğu şehri terk etmesini biraz yanlış bulsam da, öte yandan hayatının önemli bir bölümünü iş ve özel sebeplerle Ege’de geçirmek zorunda kalmış biri olarak bu arzularda olan insanları da çok iyi anlıyorum.
Bir doğa harikası
Selimiye köyünü gördükten sonra siz de bu duygulara kapılabilirsiniz… Zaten orada çok kısa süre içinde büyük şehir yaşamından ve kargaşasından uzaklaşıp sakin bir yere yerleşip hayatını geçirmek isteyen pek çok insanın bu arzusunu gerçekleştirmiş yani buraya yerleşmiş olduğunu göreceksiniz. Selimiye köyünün içinde bulunduğu coğrafya zaten başlı başına bir doğa harikası. Daha köye ulaşmak üzere yoldayken bile bunu hissedecek ve yol boyunca tazelendiğinizi, dinlendiğinizi fark edeceksiniz. Bu köy güzelliğiyle gönlünüzü çalacak, aklınızı başınızdan alacak. Mutlaka tekne turu yapın ve muhteşem koyları keşfedin, sahilde yürüyün, canınızın çektiği yerden denize girin, sahil boyunca göreceğiniz kafelere, lokantalara girin, dilerseniz uzun yürüyüşler de yaparak yörenin tadını doyasıya çıkarın.
İnci gibi koylar
Aslında bu tarihlerde (yani sıcaklıklar tavan yapmadan) bence en ideal yerlerden biri de Akyaka, aylar önce de yazmıştım Akyaka’yı. Ödüllü evleri, güzel plajları, inci gibi koyları, zengin yeme-içme imkanları ve özellikle de kite sörfçülere hitap eden rüzgârıyla ideal tatil beldesi. Kararınızı Akyaka’dan yana kullanırsanız gitmeden önce mutlaka Nail Çakırhan’ı araştırmanızı ve yine mutlaka ama mutlaka büyük ustalar Halikarnas Balıkçısı, Sabahattin Eyüboğlu ve Azra Erhat’ın kitaplarını okumanızı ya da öneririm. Yoğun geçen bu aylarda yola çıkmadan rezervasyonunuzu yaptırın derim. İşi şansa bırakmak keyfinizi kaçırabilir.
Tekneyle ulaşım
Akdeniz’de bir saklı güzellik olsun; sakinlik, doğa ve tarih iç içe bulunsun diyenler için de Üçağız ve Kaleköy’ü öneriyorum. Kaleköy bölgede en sevdiğim yerlerden biri. Kara ulaşımı yok ve ulaşım oldukça zorlu. Antalya’nın Demre ilçesine bağlı Üçağız’dan tekneyle geçmeniz gerekiyor. Ulaşım zorluğu buraların istilâ edilmesini ve bozulmasını da engellemiş. Görünce ve biraz vakit geçirince en çok da bu tarafını beğeneceksiniz, eminim. Ben ne zaman burada sahilde yürüsem, kendimi sanki başka bir gezegendeymişim gibi hissederim. Buralar özellikle ulaşım zorluğu nedeniyle turizm açısından pek tercih edilen noktalar değil ve bundan ötürü daha ziyade mütevazı yerler bulabilirsiniz. Öyle çok fazla turistik işletme de yok. Ama sanırım güzelliği de bu detayda gizli…