Troya ve Çanakkale Savaşları arasında çok ilginç paralellikler vardır: İkisinde de taraflar ölülerini gömmek için savaşa birkaç günlük ara verirler; inanılmaz kahramanlık öyküleri yaşanır; iki savaş da büyük ozanlar, şairler tarafından destanlaştırılır.
Asya’yı Avrupa’ya bağlayan coğrafi konumu, Ege Adaları’na ve Kazdağları’na uzanan kıyı şeridi ve dağlık bölgesiyle doğa, tarih, mitoloji, savaş ve barışın iç içe geçtiği bir kenttir Çanakkale.
Yüzyıllar boyunca Anadolu’nun giriş kapısı, Avrupa prehistoryası için de çıkış kapısı olan bu bölge hep savaşlara maruz kaldı.
Troya Savaşları’ndan Çanakkale Savaşları’na kadar geçen süreçteki tüm savaşlar birbirleriyle benzerlik gösterir.
Gerçek olan şudur ki Çanakkale Savaşları’nı bilmeden Troya’yı anlayamazsınız, Troya’yı anlayamadan Çanakkale Savaşları’nı tam olarak kavrayamazsınız.
Temel amaç belli
Bölgedeki tüm savaşlarda olduğu gibi bu iki savaşta da temel amaç bellidir: Çanakkale ve İstanbul Boğazları’nın kontrolünü elde etmek, bu şekilde Karadeniz’i kontrol altına almak.
İki savaşın da sonunda büyük imparatorluklar parçalanır. Troya Savaşı sonrasında o dönem dünyasına hükmeden Hitit ve Miken İmparatorlukları ortadan kalkar. 1. Dünya Savaşı’nın Doğu’daki en önemli cephelerinden olan Çanakkale Savaşları sonrasında da Avrupa’daki güçlü ulus devletler parçalanmaya başlar, güçlü imparatorluklar büyük yara alırlar.
İki savaşta çok ilginç paralellikler vardır: Her iki savaşta taraflar ölülerini gömmek için savaşa birkaç günlük ara verirler; inanılmaz kahramanlık öyküleri yaşanır; savaş sonrasında cepheler ve savaş alanları kutsal topraklara dönüşür. İki savaş da büyük ozanlar, şairler tarafından (Homeros / Mehmet Akif) destanlaştırılır.
Troya Savaşı’nın nedeni zannedildiği gibi Helen isimli güzel bir kadın değildi. Bu savaş zengin bir ticaret merkezi olan, her türlü ana metalin geçiş yolu üzerinde bulunan ve deniz yollarını kontrol eden Troya’yı ele geçirmek için yani para ve güç için yapıldı.
1. Dünya Savaşı’nda Çanakkale Boğazı’nın zorlanması fikri masaya yatırıldı. Winston Churchill’in ortaya attığı Çanakkale Harekatı’nın esas hedefi İstanbul’u ele geçirmek ve bu şekilde Almanya’nın müttefiki olan Osmanlı Devleti’ni yenilgiye uğratmaktı. Böyle bir harekat ile umulan, Mısır’ı muhtemel bir Osmanlı saldırısından korumak, Rusya’ya yardım etmek ve Balkan uluslarını, İtilaf Devletleri yanında savaşa sokabilmekti.
İki milli parkımız var
Şu anda bu coğrafyada iki millî parkımız var: Troya Tarihi Millî Parkı ve Cumhuriyet ruhunun doğduğu Gelibolu Barış Parkı.
Troya Milli Parkı içinde, Helenistik dönemden kalma ve Troya Savaşları’nın kahramanlarına adanan 20 den fazla tümülüs vardır.
Gelibolu Yarımadası Millî Parkı içinde ise 45 Türk ve 34 İtilaf mezarlığı ve anıtı vardır.
Doğa mirasının müthiş zenginliğiyle Kazdağları Doğal Millî Parkı da diğer saydığım iki millî parkla birlikte birbirlerini tamamlayan, bir bütünün ayrılmaz parçalarıdır.
Çanakkale’nin geleceği için bu milli parklar ve bu parklar içinde geliştirilecek kültürel, turistik projeler hayati önem taşıyor.
Buralara kadar gelmişken: Çanakkale’de şehri yürüyerek gezin, Çanakkale Deniz Müzesi’nde Nusrat Mayın Gemisi’nin bir kopyası sergileniyor. Gemiyi gezin, çok ilginç detaylar ve bilgiler var.
Çanakkale’de Aynalı Çarşı, Surp Kevork Ermeni Kilisesi, açıksa mutlaka Manfred O. Korfmann kütüphanesi, Tıflı Camii, Kurşunlu, Yalı Camii ve tabii sahilde duran Troya filminde kullanılıp sonrasında Çanakkale’ye hediye edilen tahta atı mutlaka görün.
Gelibolu’da Gelibolu Savaş Müzesi’ni mutlaka ziyaret edin.
Bigalı Köyü’nde vakit geçirin
Çok güzel bir köy olan Bigalı Köyü’nde vakit geçirin. Atatürk’ün kısa süre karargâh olarak kullandığı ve şimdi müze olan evini ziyaret edin. Şehitlikleri ziyaret ederken yabancı şehitlikleri de görmenizi öneririm. Bugünlerden nisan sonuna kadar bölgede genelde büyük bir yoğunluk yaşandığı için şayet sadece geçip giderken uğramayı planlamıyorsanız konaklama konusunda sıkıntı yaşamamak adına yola çıkmadan önce mutlaka rezervasyonunuzu yaptırın.