Oksijen deposu Kazdağları
Anadolu’nun en batısında, Gelibolu Yarımadası’nın güneyinde bulunan Biga Yarımadası pek çok hazineyi saklar bağrında. En ilginçlerinden biri de zengin maden yatakları, tektonik arazide olması nedeniyle çeşitli kaplıca, şifalı suları ve jeotermal enerji kaynaklarıyla, sayısız akarsuyu ve deresiyle oksijen deposu Kazdağları’dır.
Homeros’un “İlyada” destanında çeşitli sıfatlarla defalarca adı geçen, tanrı Zeus’un tanrıça Hera ile evlendiği, Troya kralının oğlu Paris’in çobanlar tarafından büyütüldüğü, Zeus’un emriyle Paris’in hakem olduğu tanrıçalar arası güzellik yarışmasının yapıldığı, Zeus’un Troya Savaşı’nı izlediği, anne tarafından Edremitli olan ve Türk edebiyatının kilometre taşlarından Sabahattin Ali’nin kalemiyle ölümsüzleşen yöre hikayesi “Hasan Boğuldu”nun geçtiği, Türkler geldikten sonra da Şaman gelenekleriyle tanrısallığını korumuş olan ve Sarıkız efsanesine ev sahipliği yapan yer İda Dağı, yani Kazdağları.
Trekking için ideal
Ege’ye yolu düşenler çoğu zaman Kazdağları’nın eteklerinden geçip giderler. Eğer dikkat ederseniz dağın eteklerinden bile geçerken havanın nasıl değiştiğini, ciğerlerinizin nasıl bayram ettiğini hissedersiniz.
1993’ten bu yana Kazdağları’nın belli bir bölümü milli park ilan edilmiş ve koruma altındadır. İnanılmaz zengin bir bitki örtüsü ve hayvan varlığına sahiptir yöre. Bitki örtüsü deyince benim aklıma hemen Kazdağları’nda yetişen çeşitli endemik ve endemik olmayan bitkiler, şifalı otlar, Kazdağları ve çevresindeki tüm belde ve köylerde bulunan anıtsal çınarlar ve tabii yörenin eşsiz kalitedeki zeytin ağaçları ile Kazdağları göknarı geliyor. Troya’da da Troya göknarı diye anılan ağacın aynı ağaç olduğu söylenir, Kazdağları’nda bulunan bu ağacın yaşam alanı 1998’den beri koruma altındadır.
Doğa kaçamağı, yürüyüş, trekking, bisiklet, hatta jeep turu ve off road için biçilmiş kaftandır buraları. Ayvacık, Çanakkale, Altınoluk, Yeşilyurt köyü, Küçükkuyu, Ayvalık, Cunda, Assos, Adatepe, Bozcaada gibi yerlerde konaklıyorsanız günübirlik gezilere de gidebilirsiniz ama ben size Kazdağları’nda en az bir-iki gün geçirmenizi öneririm.
Konaklama da sorun değil, birbirinden güzel konaklama imkanları sunan çiftlik evleri, hanlar, konaklar, köşkler, oteller, moteller sizi bekliyor.
Nerede kalırsanız kalın sabahları muhteşem bir doğaya, harika kahvaltılara ve sizi bekleyen sayısız aktiviteye uyanacaksınız. Emsalsiz yöre lezzetleri sizi bekliyor olacak.
Kazdağları’nda kaldığınız yerler size günübirlik doğa yürüyüşleriniz ve keşifleriniz için yardımcı olacaktır. Profesyonel turist rehberi eşliğinde doğa yürüyüşleri düzenleyenler de var. Bunlar genelde hafta sonları yapılan aktiviteler, kaçırmamanızı öneririm.
Sarıkız sizi bekliyor
Bugün artık özel aracınızla, feribotla, otobüsle, hatta uçakla rahatlıkla ulaşabileceğiniz bir mesafededir Kazdağları.
Sutüven Şelalesi, Narlı köyü, Çamlıbel köyü ve Tahtakuşlar köyü mutlaka görülmeli. Milli park mesirelerinden Hasanboğuldu ve Pınarbaşı da benim favorilerim.
Uluslararası üne sahip Tahtakuşlar Etnoğrafya Galerisi de mutlaka görülecekler listenizde olmalı. Tahtakuşlar köyü ve bu galeri birbirinden ayrı düşünülemez. Köyde dolaşın, çay için, sohbet edin ve sonra da bu galeriyi ziyaret edin.
Özellikle 15-20 Ağustos arası Sarıkız doruğuna gidenler ilginç görüntülerle karşılaşırlar. Yörede yaşayan Türkmenlerin yüzyıllardır sürdürdükleri bir gelenektir bu tarihte doruğa çıkıp Sarıkız’ı kutsamak.
16-20 Ağustos tarihlerinde bu yıl üçüncüsü yapılacak olan ve bu sürede Kazdağları’na yönelik tehditlere çözüm önerileri bulunması için çalışılan EkoFest’te Kazdağları sizi toprakla buluşmaya çağırıyor.
Aklınızda bulunsun
Gelmişken yolunuzun üzerindeyse ya da vaktiniz varsa Gelibolu Yarımdası’nda Çanakkale, Troya ören yeri, Assos, Küçükkuyu, Adatepe Zeytinyağı Müzesi, Yeşilyurt köyü, Altınoluk, arkeoloji dünyasının göz bebeği Antandros, Ayvalık, Cunda Adası, Bergama gibi yerleri de ziyaret edebilirsiniz.