Venedik'te maskeli balo

Avrupa’nın en güzel ve ilginç şehirlerinden biri olan Venedik geleneksel Carnevale di Venezia yani Venedik Karnavalı ile yine her yıl olduğu gibi bu yıl da en renkli günlerini yaşamaya hazırlanıyor.

Sokaklar rengârenk kostümleri ve maskeleriyle dolaşan insanlarla dolar, şehir gizemli ve büyülü bir havaya bürünür, Ortaçağ atmosferini iliklerinize kadar hissedersiniz. Maskelerdeki o son derece başarılı hüzünlü, donuk ifadeler ve işin özünü bilen kıyafetli katılımcıların hareket ve tavırları başka bir boyuta taşır insanı sanki. Ortaçağ’dan kalma bu geleneğin sebebi söylenene göre, büyük bir veba salgını sonrasında hastalığa yakalanıp da ölmeyen ama yaralarıyla yaşamak zorunda kalan insanların uzun kostümler giyip, maske takarak dolaşmalarıymış.

Son yıllarda oldukça uzun bir zaman dilimine yayılan karnavalın tarihi her yıl Hristiyanlar için Paskalya’nın habercisi olan Büyük Oruç dönemi öncesinde yapılıyor.

San Marco Meydanı başta olmak üzere şehrin değişik noktalarında gece gündüz çeşitli etkinlikler, konserler, gösteriler düzenlenir. En önemli etkinliklerden biri geçit törenidir. Siz de mutlaka Venedik maskelerinden (belki bir de kostüm) edinin ve kalabalığa karışın.

Karnaval sırasında herkesin heyecanla beklediği üç uçuş olan Meleğin, Aslanın ve Kartalın uçuşu, bu yılki takvime göre 4, 11 ve 13 Şubat’ta gerçekleşecek.

Her köşede bir sürpriz

Venedik’e sırf bu karnaval için de gelmiş olsanız şehri görmeden dönmeyin. 118 ada, 170 kanal ve 400 köprüsüyle çok ilginç ama gezmesi zor ve kaybolması kolay bir yer burası. Bir şehri tanımanın en iyi yolu, o şehrin sokaklarında yürümekten de öte, o sokaklarda kaybolmaktır. Her köşede bir sürprize hazır olarak kaybolmanızı öneririm. Görülmesi gereken yerlerin başında şehrin kalbi sayılan San Marco Meydanı geliyor. 9. yüzyıldan 11. yüzyıla çeşitli değişiklikler geçirip günümüze öyle gelen ve Aziz Marco’nun kutsal emanetlerinin bulunduğu, muhteşem mozaik örnekleriyle bezeli San Marco Bazilikası’nda belki de en ilginç ayrıntılardan biri, 1204’te Haçlıların İstanbul’u yağmalayıp bugün Sultanahmet Meydanı diye anılan Hippodrom’dan Venedik’e götürdükleri dört bronz at heykelinin kopyalarıdır. Orijinalleri ise kilisenin müzesinde.
Vaktiniz varsa Aziz Mark Çan Kulesi’ne çıkıp etrafı seyredin, fotoğraf çekin. Eski Venedik’in yönetim merkezi olan ve muhteşem bir koleksiyona sahip Dükler Sarayı, zaman ayırarak gezilmesi gereken bir saray. Venedik’in eski bölgesinin tam ortasından geçen Büyük Kanal’da vaporetto ile ya da gondolla mutlaka gezmek gerek. Muhteşem güzellikteki evler, saraylar, dini yapılar kanalın çevresinde yer alıyorlar.

Görülecekler listesi

En güzel fotoğraf çekebileceğiniz bir yer de Rialto Köprüsü’dür. Aşkını ölümsüzleştirmek isteyenlerin günbatımında altından geçerken öpüştükleri köprü olan Ahlar Köprüsü (Ponte dei Sospiri) de mutlaka görülecekler listenizde olsun.

17. yüzyıldan günümüze gelen en muhteşem yapılardan biri de Santa Maria della Salute Bazilikası. Müthiş ve eşsiz koleksiyonuyla Accademia Galerisi, Peggy Guggenheim Koleksiyonu, vaktiniz varsa rengârenk evlerle dolu, cam işçiliğinin önemli merkezlerinden Murano Adası’yla Venedik’e özgü dantel işlemeciliğinin merkezi Burano Adası da görülmeye değer.

Yüzyıllar boyunca pek çok ünlü sanatçı bu şehri özellikle ziyaret etmiş, bazıları bu şehirde yaşamış, bu şehirden etkilenmiş, ilham almıştır. 1720 yılında kurulmuş ve Goethe, Casanova, Lord Byron, Charles Dickens gibi pek çok ünlü ismi ağırlamış olan Cafe Florian’ı mutlaka görün, orada bir kahve için.