Zirve yarışı kıran kırana devam ediyor. Bu yarışta inişlerin, çıkışların olmaması mümkün değil. Galatasaray son iki haftada Karagümrük ve Beşiktaş maçlarında beş puan kaybetti. İster istemez bundan etkilenmeyecek futbolcu yoktur.
Bunun bilincinde olan taraftar önceki gün Florya’da antrenmanda futbolcularla, hocayla, yöneticilerle bütünleşerek hem moral verdiler hem de formsuz futbolculara pansuman yaptılar. Müthiş bir sevgi gösterisi, motivasyon ve inançla, o iki haftalık kötü gidişe dur demek için Florya’yı bayram yerine çevirdiler.
Evet Karagümrük ve Beşiktaş maçlarında kaybedilen beş puan şampiyonluk yarışında tabii ki moral bozabilir ama şu an için en yakın rakibinden yine üç puan öndeler. Ve şu an dikkat ediyorum; Muslera sorun yaşıyor, Mertens, Oliveira hatalar yapıyor ama taraftar onları bağrına basarak Başakşehir maçında iyi bir başlangıç yapmaları için eleştirmeden her türlü motivasyonu sağlıyorlar.
Bu arada Okan hocayı da eleştirenler var. Bakın o eleştirenlere söylüyorum, 1-2
Final haftaları yaklaştıkça Galatasaray’da sebebini bilemedeğimiz bir dağınıklık ve hatalar görünüyor. Deplasmanda oynuyorsun, rakip Beşiktaş... Süper Lig’in üçüncü büyüğü...
Çok da iyi bir takım olmuşlar. Golü de buluyorsun ama orta sahada maalesef topu tutamayınca, siyah-beyazlıların sağdan soldan gelen bütün atakları Cim-Bom’un kalesinde gol tehlikesi oldu. Ve nitekim ilk gole de, yine kanattan gelen ortaya Saiss’in müthiş kafa vuruşuyla ulaşıldı.
İkinci golde ise Muslera topu, önündeki Oliveira’ya verdi. O da uyuyunca Hadziahmetovic topu kaparak fileleri havalandırdı.
Galatasaray defansına övgüler yağdırıyoruz. Orta saha için Avrupa kalitesinde diyoruz. Maalesef bu futbolcular büyük bir form düşüklüğü yaşıyor. Beşiktaş’ta Gedson ve Salih oyuna ağırlığını koyarken, sarı-kırmızılılarda Mertens ve Oliveira resmen sallandılar, takımlarına en ufak bir katkı veremediler.
Benim anlayamadığım, Icardi gibi çok büyük bir golcüye sahipsin ama bu çocuğu topla buluşturamıyorsun. Koca
Nefesler tutuldu. Herkes pazar günü oynanacak Beşiktaş-Galatasaray derbisinin hangi skorla biteceğini merak ediyor. Galatasaray şampiyonluğunu mu ilan edecek, yoksa bu heyecan devam mı edecek? Bunu kim belirleyecek? İki takımda da oynayan yıldızlar belirleyecek.
Beşiktaş kendi sahasında oynuyor, 40 bin taraftarın desteği yanında. Aboubakar, Cenk Tosun, Redmond ve Salih Uçan gibi yıldızlar nasıl bir performans ortaya koyacak, bu çok önemli.
Galatasaray’a gelince... Gomis krizi çok çabuk atlatılıp tatlıya bağlandı. Bunun üzerine Fenerbahçe’nin İstanbulspor ile berabere kalması bütün futbolculara artı motivasyon oldu. Florya’dan devamlı kenetlenme haberleri geliyor. Icardi, uğurlu geliyor diye saçlarını sarıya boyatmış. Mertens, Torreira, Oliveira, Rashica ve Kerem ‘Bizim takım büyük maçlarda daha motive olup iyi futbol oynuyor. Taraftar bize güvensin, bugüne kadar nasıl büyük derbileri kazandıysak bu maçtan da üç puanla ayrılacağız’ diyor.
Okan Buruk’un derbi karnesi müthiş. Kendi sahasında da, deplasmanda
Galatasaray’ın her maçı final niteliğinde... Hele karşılaşmalarda bir hata yaparsa artık bunun dönüşü de yok. Dün gece Karagümrük karşısında en büyük hatayı Muslera yaptı. Belki de hayatında ilk defa böyle üst üste hatalar yaptı. Yediği gollere bakın. Evet Muslera’nın kredisi var ama şampiyonluğa oynayan bir takımın böyle hata yapma lüksü yok.
Hadi onu da geçtim. Penaltı kazanıyorsun, topun başında Avrupa’nın en büyük golcüsü Icardi var ve 3-2 mağlupsun. Icardi öyle bir penaltı atışı yapıp topu kalecinin kucağına verdi ki, inanılır gibi değil. İster istemez insanın aklına geliyor; bu kadar uluslararası bir golcü nasıl böyle penaltı kaçırır diye. Bunların hepsi futbolda var kabul ediyorum. Ama böylesine stresli bir maçta bu kadar hata yaparsan karşılaşmayı kazanamazsın.
Nelsson ile Abdülkerim’e yumurta ikizi diyordum, birbirlerini tamamlıyorlardı. Hele Nelsson ilk golde Diagne’yi kaçırdı, ikincisinde Borini arkasından gelip topa vurdu. Nelsson gibi iyi bir stoperin bu pozisyonlarda rakibe avantaj
Futbolumuzdaki kargaşadan benim gibi o kadar çok kişi bıktı ki; anlatamam. En ufak güzel bir şey gördüğümüz zaman etkileniyoruz, mutlu oluyoruz. Icardi ile Mertens’in maçlardaki gülüşleri, öz güvenleri, lider tavırları, takıma o kadar pozitif olarak etki yapıyor ki, bunu anlatamam.
Galatasaray-Kayserispor karşılaşmasında Kerem’in frikik golünden önce yaşananlara bakın. Topu Kerem alıyor, ceza sahası dışındaki faul noktasına koyuyor. O sırada yanına Icardi geliyor, ‘Sen bu topu kaleye kadar gönderemezsin’ diyor. Icardi 3 metre kenara çekiliyor, Mertens geliyor. Kerem’e, ‘Sen hangi ayağınla vuracağını bile bilmiyorsun. Gülerek neden topun başına geçtin?’ diyor. O da kenara çekiliyor. O sırada Oliveira geliyor. Icardi ve Mertens’e ‘Benim ona öğrettiğim gibi vuracak, biraz sabırlı olun’ diyor. Hakem düdüğünü çalıyor. Kerem topu 90’dan filelere gönderiyor. O sırada Mertens iki elini kafasına götürüp kahkaha atarak ‘Sen ne yaptın!’ diye bağırıyor. Icardi ile
Galatasaray, Mertens’in de dönmesiyle gücünü ikiye katladı. Geçen hafta Kayserispor karşısında altı golle galip geldiler. Dün gece Alanya gibi zor bir deplasmanda dört gol atarak üç puanı aldılar. Daha fazlasını da atabilirlerdi, takım kendini fazla sıkmadı.
Teknik Direktör Okan Buruk’un sistemi oturmuş. Defansı, orta sahası ve forveti olmak üzere bütün futbolcular rakibe baskı yapıp gol atmak istiyorlar.
Dün gece sahneye Mertens çıktı. Bu çocuk hem yıldız hem de çok büyük futbolcu... Oyunu istediği gibi hızlandırıyor, yavaşlatıyor, mükemmel asist yapıp Icardi’ye gol attırıyor, kendisi gol atıyor. Rakip ataklarda defansına gelip top çıkartıyor. Bir futbolcuda ne ararsanız, Mertens’te fazlası var. Tribündekiler, televizyonun başındakiler herhalde herkes Mertens’in ayağına top gelsin, oyun güzelleşsin istiyordur.
İkinci gözüme batan futbolcu; Adekugbe oldu. Kanadalı futbolcu resmen Mertens’ten sonraki maçın yıldızıydı. Sol çizgiyi hem defansif hem de ofansif olarak mükemmel kullandı. Sacha
Galatasaray son haftalarda kazansa bile sıkıntılı maçlar oynadı. Ancak; Başakşehir karşılaşmasında yaşananlardan futbolcular belli ki ders almış. Kayserispor karşısında sahada koşmayan, mücadele etmeyen, arkadaşlarının kademesine girmeyen bir tek futbolcu yoktu.
Takım olarak bütünleşmişler. Eleştirdiğimiz orta saha tek kelimeyle mükemmeldi. Hele ki Torreira’nın o kadar çok artısı var ki resmen atom karınca. Hücuma çıkıyor, defansına yardım ediyor. Sahada dün gece basmadık yer bırakmadı. Ancak takım olarak maçın başında bu belliydi. Icardi her atılan uzun topu kovaladı, Kayseri defansına baskı yaptı, goller attı, gol attırdı. Gerçek kalitesini sahaya koydu.
Kerem ilk yarı Icardi’nin golünde asist yaptı. Takımına bir penaltı kazandırdı. Üç de gol pozisyonuna girdi. Şansı biraz yanında olsaydı, kendi adına attığı gol sayısını artırabilirdi ama iyi bir maç çıkardı. Rashica, Boey’in önünde ilk 11’de oynayacak ilk isim. Kayseri maçında attığı gole bakın; rakibini geçiyor, topu sürüyor, olağanüstü bir mücadele ve
İnanın çok üzülüyorum. Dünyanın hiçbir yerinde ‘hem hakemi yeneceksin hem de rakibini’ diye argüman yok. Böyle bir şey olabilir mi? Ve daha kötüsü buna bir çözüm bulunmuyor ya da bulunmak istenmiyor.
Takımları ayırmıyorum, bu bütün kulüpler için geçerli. Artık öyle bir noktaya geldik ki maçtan daha çok ‘hakem ne hata yapacak’ diyerek taraftarlar diken üstünde karşılaşmaları izliyor. Yıllar geçiyor en ufak bir düzelme yok, olmayacak da, buna inancım kalmadı.
Merkez Hakem Kurulu Başkanı Lale Orta, hakemlere mesaj atıyor; ‘Maçtan 1-2 gün önce ve sonra sizi kim ararsa benim haberim olacak’ diyor. MHK Başkanı neden böyle bir şey söylesin ya da buna gerek duysun. Demek ki onun da bir tedirginliği var. Arada bir televizyona çıkıp yanlış verilen kararları anlatıyor. Ama maalesef değişen hiçbir şey olmuyor.
Hakem atamalarını yapay zeka yapıyor deniyor. Bu da ayrı bir komedi. Bir hafta önce çok büyük hatalar yapan orta hakem ya da VAR hakemi, bir hafta