Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Başkan Bush’un 11 Eylül sonrasında, kendi tutumunu kayıtsız şartsız desteklemeyen herkesi "Bin Ladin yandaşı" ilan etmesi ne kadar saçma idiyse bugünlerde Türkiye’de sürdürülen "enflasyon mu, büyüme mi" tartışması da o kadar saçma bence. Sanki bu iki cepheden birine yazılmak zorundasınız, ya "efendim tabii ki enflasyonla mücadeleye öncelik verilmeli, büyüme arkadan gelebilir", diyenlere katılacaksınız; ya da "efendim enflasyonla mücadele uğruna büyümeden vazgeçmek cinayettir" diyen cepheye yazılacaksınız ve kanınınızın kanınızın son damlasına kadar kendi cephenizi savunacaksınız.
Türkiye ekonomisinin şu anda içinde bulunduğu durumu tam olarak kavrayamayanların, eski günlerin geri gelebileceği rüyasını görmeye devam edenlerin ve ekonomideki gelişmelerin salt bazı denklemlerle açıklanabileceğini sananların katkılarıyla tartışma gündemine getirilen görüşlerin başlıcaları şunlar:
• Biz enflasyonla iyi - kötü büyüyorduk, enflasyonla mücadele edeceğiz diye büyümeyi öldürdük.
• Enflasyonla mücadeleyi gevşetirsek derhal büyümeye geçebiliriz, o halde bu yola gidelim.
• Enflasyon düşerse büyüme otomatikman başlar, onun için enflasyonla mücadeleyi ödünsüz sürdürmek yeterlidir.
• Enflasyonla mücadele büyümeyi bir süre erteler ama bu önemsizdir, birkaç yıl içinde sağlıklı büyümeye nasıl olsa geçeriz.

Yanıltıcı görüşler
Bu görüşlerin tümü yanıltıcı bence çünkü hepsi de hatalı varsayımlara dayanıyor. Sırayla ele alacak olursak:
• Bir kere, "biz enflasyonla iyi - kötü büyüyorduk" inancı tamamen yanlış; son sekiz yılda üç kez derin çöküş yaşayan bir ekonomide kimse çıkıp da bu lafı edemez. Büyümenin durması, aslında 1990’dan beri çözümlenmeyen sorunların ve enflasyoncu yapının sonucu.
• Geçen yılki büyük çöküşü ya da depresyonu yaşayan ekonominin bugün enflasyonla mücadeleden vazgeçilmesi halinde derhal büyümeye geçeceği iddiası da temelsiz bir iddia. Bu yöne gidildiği anda dış destek çöker, Türkiye’nin risk primi sıçrar, para sistemden kaçar, faizler yükselir ve sonuçta büyüme değil, yeniden küçülme gündeme gelebilir.
• "Enflasyon düşerse büyüme otomatikman başlar" görüşü de Türkiye’de uzun zamandır denenmemiş bir varsayıma dayanıyor. Enflasyondaki düşüşün reel gelirleri artıracağı ve faizleri düşüreceği, bunun da insanları tüketime ve firmaları üretime ya da yatırıma iteceği varsayımı kağıt üzerinde doğru görünmekle birlikte Türkiye’nin bugünkü koşullarında bu varsayımın tutacağı kuşkulu bence.
• Büyümeyi ertelemenin hiç bir sorun yaratmayacağı varsayımı da tartışmalı bir varsayım çünkü toplumsal ve siyasal yapımızın bunu nasıl taşıyacağı sorusu bir yana, ekonomide büyümenin gerçekleşmemesi halinde bunun faiz dışı fazlayı olumsuz etkilemesi ve borç yönetimini zorlaştırması da güçlü bir olasılık.
Bu görüşlerin yanıltıcı olduğunu kabul ediyorsak hedefi şöyle belirleyebiliriz: büyüme sorununun önemini ve aciliyetini gözardı etmeden enflasyonla mücadeleyi sürdürmek.