Yazarlar Oyların rengini sel felaketi belirlemiş

Oyların rengini sel felaketi belirlemiş

08.08.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Oyların rengini sel felaketi belirlemiş

Oyların rengini sel felaketi belirlemiş


Güneysu ve Çayeli 28 Temmuz’da sel felaketine uğradı. 28 kişi öldü, 5’i kayıp, 290 ev toprakla parçalandı... Rize o gün siyasi parti liderlerini sınavdan geçirdi. Güneysu’da kendisine villa yapan hemşerileri AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan geldi, kravatlıydı, köy meydanından yukarı çıkmadı. Yukarılar çamurdu, acı yüklüydü. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz yıllarca umut bağladıkları, oy attıkları siyasetçiydi; geldi, gördü, yardım gönderdi ve gitti... Ama yukarı çıkmadı!.. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da geldi. Doğanın çağladığı toprağa vurdu kendini, kravatı da yoktu; onlardan biriydi. Rize bunu konuşuyor. Vefa ile umut, sosyal adalet ile büyüme arasında sıkışıp kalmış.
"Hemşerimiz bize sahip çıkmadı, biz de ona çıkmayız" diyenlere rastlıyoruz, top Yılmaz’a... Tayyip Erdoğan önde gibi gözüküyor. Gençler modern yaşama geçmişler. Taksim’deki gençler nasıl yaşamak istiyorsa, Doğu Karadeniz’deki genç de aynısını istiyor. Türkiye’nin genç bir nüfus olduğu seçimlerde çok iyi gözükecek. İktidarı gençlerin oyları belirleyecek ve kaygılı gençlerin anne - babaları. "İşsizsen parkta gezerken bile mutlu olamıyorsun" diyor gençler. Liseyi bitirmişler, askerliklerini yapmışlar, açılan memur sınavlarına girmişler, bekliyorlar...

ANAP’a tepki var
Parkta yürüyorum... Kadınların yanına gidiyorum. Birinin eşi Çaykur’da çalışıyor, öbürününki serbest muhasebeci. Siyaset dendi mi, konuşmak bile gelmiyor içlerinden, sık duyduğumuz bir sözle özetliyorlar durumlarını: "Ne değişecek ki? Ne vaat ettiler, ne yaptılar? Bu kadar partiye ne lüzum var?" Oyun kime gideceği ise şimdilik belli değil. İktidara geleceği garanti olan bir yeniyi bekliyorlar. Konuşmamızın sonunda öğreniyorum ki, aslında sözünü ettikleri "yenilenme" iki şıklı; ya sosyal liberal, ya AKP... ANAP’ın ise işi zor, buralarda AB çok da somut bir anlam taşımıyor.
Milliyet TIR’ı, Gümüşhane hazırlığına koyulurken Sami Kohen ile sel bölgesine bakalım diyoruz. Bir güzel aile karşılıyor bizi çamur deryasının orta yerinde.

Çayın tonu 320 milyon
Milliyet yazarları olduğumuzu söyleyince şaşırıyor evin erkeği, "25 yıllık gazetemin yazarları buraya kadar gelmiş" diyor. Karısı, kızı ile çay yerleştiriyor kamyona, Çaykur’a götürecek. Tonuna 320 milyon lira alacaklar. 14 dönüm ekili araziden 14 ton çay çıkacak, bunun üçte birini devlet alacak, kalanını özel sektöre satacak. Kızın gözlerindeki ışıktan etkileniyorum, çay denklerini yüklenirken sanki plaj çantası taşıyor. Meslek Lisesi’nde okuyormuş. Babası söze giriyor: "Biz Mısır’dan gelen Karaosmanoğlu ailesinin koluyuz, bizden okumuş adam çıkar."

Bu oylar boşa gitmez
İstanbul Sanayi Odası Başdanışmanı Atilla Karaosmanoğlu’nun sülalesindenler. Diyeceğim o ki, Samsun’dan Rize’ye kadar geldim, Türkiye’de olanları çözemeyen bir Allah’ın kuluna rastlamadım. Bu halk her şeyin farkında, kimse oyun boşa gideceğini düşünmesin, sandık sonucunun ne anlama geleceğine kafa yorsun, ayağını denk alsın! Hele hele gençleri hiç yabana atmasın. Bıraksın büyük şehirlerin tortusu lümpen takımını, Anadolu’ya baksın.