Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

murat.tuzcu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Her yıl 50 milyon kişiyi hasta eden deng humması dişi sivrisineklerle bulaşıyor. Bunun ne tedavisi var ne de aşısı. Bilim insanları, sineklerin genetik yapısını değiştirerek soylarını kurutmayı amaçlıyor. Milyonlarca kişiye ümit veren bu buluş, yılın en önemli 10 inovasyonundan biri olarak gösteriliyor



İki hafta önce, Amerika Birleşik Devletleri’nin en önde gelen sağlık merkezlerinden biri olan Cleveland Clinic’te inovasyon zirvesi adlı büyük bir toplantı yapıldı. İnovasyon, çözümsüz gibi görünen sorunlara yaratıcılıkla yeni çözümler bulmak, ilginç fikirlerden ve yeni teknolojilerden uygulanabilir yeni buluşlar çıkarmak diye tanımlayabileceğimiz, İngilizce “innovation” sözcüğünün Türkçe okunuşu.
Tıp alanında çeşitli inovasyonların tartışıldığı zirveye farklı uzmanlık dallardan doktorların yanı sıra, hücre düzeyinde ya da moleküler düzeyde araştırma yapan temel bilimcilerden mühendislere, toplum bilimcilerden siyasetçilere, genetik uzmanlarından büyük ilaç ve teknoloji firmalarının baş yöneticilerine kadar tıp, bilim teknoloji ve iş dünyasının dört bir yanından birçok kimse katıldı.
Çok farklı özellikleri ve uzmanlıkları olsa da hepsinin ortak bir noktası vardı. Hayal etmenin önemini biliyor, yeni kapılar açmanın daha iyi bir dünya için olmazsa olmaz olduğunu anlıyor, bunu için yaratıcılığı en yüksek meziyet olarak görüyorlardı.
İşte bu nedenle, çoğu birbirini tanımasa da, konu inovasyon oldu mu, 40 yıllık ahbapmış gibi uzun uzadıyla senli benli sohbete dalıyorlardı. Bu yılki zirvenin odağı kalp damar hastalıklarıydı. Konuşulan, tartışılan konular çoğunlukla kalple ilgili olsa da insan sağlığını uzaktan veya yakından ilgilendiren diğer birçok konu da akıllardan pek uzakta değildi. Toplantı sırasında, “2011’de sağlıkla ilgili en önde gelen 10 inovasyonu hangileridir?” sorusunun yöneltildiği ankete çeşitli cevaplar geldi. Bunların içinde en çok oy alan 10 tanesi ilan edildi.
Bugüne kadarki yazılarımın konularını, uzmanlık dalımdan, kalp damar hastalıklarıyla ilgili veya onunla ilintili alanlardan seçmeye özen gösterdim. Yılın 10 inovasyonunu sizinle paylaşmak istediğim için, zaman zaman bu kuralın dışına çıkıp sağlıkla ilgili heyecan verici yenilikleri, inovasyonları aktarmaya çalışacağım. Hastalık taşıyan sivrisineklere karşı geliştirilen genetik mücadele ilk konumuz.



Sivrisinek can alıyor

Genetiği değiştirilmiş sivrisinek salgına karşı




Deng humması


Ani yükselen ateş, şiddetli kas, eklem ve baş ağrısıyla seyreden, bir iki haftada iyileşen bir virus hastalığıdır. Ağrılar nedeniyle halk arasında kemik kıran humması denen bu hastalık yılda 50 milyon insanı etkiliyor. Bir de iç kanama yapan, öldürücü cinsi olan deng hummasının ne tedavsi var ne aşısı.
Deng virüsü taşıyan sivrisinek, sıtma bulaştıran sivrisinekten farklıdır. Temiz su sever, bataklık olmasına gerek yoktur, birkaç kaşık su bile yaşayıp üremesine yeter. Hele bakraç, leğen gibi kapların içinde su varsa değmeyin keyfine. Kalabalık yerleri sever, 20-30 günlük olan ömrünü evlerin içinde geçirmeyi sever. Birçok sivrisineğin aksine uçarken hiç ses çıkarmaz. Pek müşkülpesenttir; hayvanlara gitmez, sadece insanları sokar. Gece uyur, gündüz kan emer. Bu nedenle gece kullanılan cibinlikler bir işe yaramaz.



Sivrisinekler tüm dünyada her yıl 700 milyon kişinin hastalanmasına, 2 milyon kişinin de ölümüne yol açıyor. Sivrisinekle geçen hastalıkların başında sıtma geliyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, sadece sıtmadan dünyada her yıl 800 bin kişi hayatını kaybediyor.
Binlerce yıldır insanlığın başına bela olan sıtmaya karşı yirminci yüzyılda büyük zaferler elde edildi. Genç Türkiye Cumhuriyeti de 1926’da çıkardığı sıtmayla mücadele kanunuyla bu savaşa var gücüyle katıldı ve sıtmalı hasta sayısının çok azalmasını sağladı. 1970’lerde iyice azalan sıtmalı hasta sayısının yarattığı gevşeme insanlığa çok pahalıya mal oldu. Gücü iyice azalmış olan düşman meydanı boş bulunca, canlanıp yeniden hücum etmeye başladı.
Tahribat eskisinden de fazlaydı. Yeniden başlayan sıtmayla mücadelede bataklık kurutma ve cibinlik gibi eski yöntemlerin yanı sıra yeni teknoloji de devreye girdi. Bu çabalarda Microsoft şirketinin kurucusu Bill Gates ve karısının milyarlarca dolarlık desteğinin payı büyük. Çeyrek asırlık bir çabanın ürünü olan sıtma aşısının bir ölçüde de olsa etkili olduğu müjdesi geçen hafta New England Journal of Medicine dergisinde ilan edildi.

Tek dert sıtma değil
Sivrisineklerin bulaştırdığı hastalık sadece sıtma değil. Küçük sinek, hastalığı taşıyan bir insandan ya da hayvandan kan emerken aldığı mikrobu daha sonra kan emmek icin ısırdığı insana verince bulaşan birçok hastalık var. Sarıhumma, deng humması, Batı Nil virüsü bunlardan bazıları. Her ne kadar bataklık kurutarak, cibinlik dağıtarak , ilaçlama yaparak yol alındıysa da 100 milyon yıldır yaşamını çoğalarak devam ettiren sivrisnek soyu hâlâ insan sağlığının en büyük düşmanlarından biri. Afrika, Güney Amerika ve Güneydoğu Asya’da büyük bir sorun olan deng (dangue) humması sivrisineklerin bulaştırdığı başka bir hastalık.
Genetik mühendisliği çare mi?
Bir dişi sivrisinek binlerce yumurta yumurtlayarak neslinin çoğalarak devam etmesini sağlar. Bir ölene karşı bin tane doğduğu için, öldürmekle bitmezler. Çarenin doğumları önlemek olduğunu düşünen bir grup bilim insanı, 2010 yılında sivrisineklerin DNA’larını değiştirip kısırlaştırdılar. 3 milyon kısır erkek sivrisineği Karayipler’de deng hummasının yoğun olduğu Cayman Adası’na saldılar. Adadaki dişi sivrisineklerin bir kısmı genetiği değiştirilmiş sineklerle çiftleştiği ve üremediği için nüfusları azalmaya başladı. Kısa süre içinde sayıları eskiye göre yüzde 80 oranında düştü.
Deng virüsünü de, sıtmayı da bulaştıran sivrisineklerin dişileridir. Onların hakkından gelirlerse sorunun çözüleceğini düşünen Meksikalı araştırmacılar, genetik mühendisliği yoluyla dişi sivrisineklerin kanatlarının doğuştan felç olmasını sağladılar.
Böylece uçamayan, beslenmeyen, en önemlisi insanı sokamayan dişi sivrisineklerin devreden çıkmasıyla deng hummasına köklü bir çözüm bulmayı ümit ediyorlar. Bu yılın önde gelen inovasyonları arasında sayılan genetik mühendisliğiyle sivrisineklerin üremesini engelleyip nüfuslarını azaltmayı hedefleyen bu yöntemler, etkili olmalarının yanı sıra, zehirli ilaçların ve bataklık kurutma yöntemlerinin aksine çevreye zarar vermiyor. Üstelik, kolay uygulanabilir ve en önemlisi ucuz. Bu özellikler sivrisineğin bulaştırdığı hastalıklardan aslan payını alan fakir ülkelerin derdine derman olabileceğini düşündürtüyor.
Herkes genetiği değiştirilmiş sivrisineklerle yapılacak mücadeleye iyi gözle bakmıyor. Genetikle oynamanın sineklerde de olsa öngörülemeyen dertlere yol açabileceğini, sivrisinekleri kitle halinde öldürmenin, daha tehlikeli başka cins sineklere yer açacağını söyleyen, dünyanın ekodengesini bozmaktan kaçınmak gerektiğini öne sürenler var. Sivrisinekler de boş durmuyor. Onlar da genlerini değiştirip insanoğlunun silahlarına daha dirençli olmaya çalışıyorlar.
Birçok inovasyonda olduğu gibi, henüz hikâyenin sonuna gelmedik. Çok ümit verici ama yaygın uygulama için son söz söylenmiş değil.


Genetiği değiştirilmiş sivrisinek salgına karşı



Tüm canlıların her hücresinin nasıl olacağı ve nasıl çalışacağının planı DNA’daki genlerde yazılıdır. Milyonlarca genden sivrisineğin kanat kaslarını hareket ettiren genin bulunup değiştirilmesi, insanlığın baş düşmanlarından birinin kökünün kazınmasına yardımcı olacak.