“Terör örgütünün kongre toplayıp fesih kararı aldığı” haberini sosyal medya hesabımda paylaşınca, gelen soruların çoğu aynıydı. O soruları yazacağım.
45 yılı aşkın zamandır evlerimizin önünden şehit cenazeleri kalkıyor, pencerelerimize al bayraklar asılıyor. Analar, eşler, evlatlar, kardeşler feryat ediyor, içine içine ağlayan babalar acıdan çöküyor, evler soluyor.
Onca yıl devlet, terörle mücadele kararlılığında bir adım geri gitmiyor, analar “Bir evladım şehitse, bin evladım daha var” demekten vazgeçmiyor. Bu ülkenin her sokağında duvarlara “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” sesleri asılı duruyor. Şehitler ölmüyor, kahramanlaşıyor. Ruhları vatan nöbetine devam ediyor.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu günden bugüne tüm güvenlik güçleri, sınırlarımızın içinde ve dışında vatan savunmasını canları pahasına yapıyorlar. Destanlaşıyorlar.
45 yılda, terör baronları 45 kez zenginleştiler. Kültürel hegemonyanın tepelerinde oturdular, benzerliklerimizin üzerini örttüler, farklılıkların altını çizdiler. “Etnik olarak farklısın”, “Mezhep olarak, dil olarak farklısın” dediler. “Taleplerin de farklı olmalı” diyerek teröre teşvik ettiler. Farklılaştır, parçala, yönet tuzağına teorik alt yapı oluşturmak için akademileri, taraftar kazanmak için STK’ları, gazetecileri kullandılar, fonladılar. Anadolu’da açlık da aşk da aynı topraktan beslenir, unutulsun istediler. Başaramadılar.
“Terörsüz Türkiye” süreci, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söyleminden Devlet Bahçeli’nin açıklamalarına, Özgür Özel’in desteğinden DEM yönetiminin sorumlu yaklaşımına şu ana kadar başarıyla yönetildi. Kimse sözün çekimine kapılmadı, kendi tribününe oynamaya çalışmadı.
Gelinen noktada iletişim yönetimi çok daha kritik iş. Bu nedenle okur soruları önemli; “Evlatlarımız boşuna mı şehit oldu?”, “Ellerinde şehit kanı olanlar serbest mi kalacak?” Yüreğime oturan soru bir annedendi: “Ya evladım cennetinden ‘Ben neden şehit oldum anne?’ diye sorarsa, ne diyeceğim?”
Sürecin bundan sonrasının iletişimi bu soruyu temel alarak yönetilmeli. O anne bilmeli ki, o evlat, bu topraklarda herkes barış ve huzur içerisinde yaşasın, bu vatan bölünmesin diye şehit oldu. O evlatların ana, baba, eş ve çocukları da yastıklarına başlarını koyduklarında huzur içinde uyumalarını sağlamak ana hedef olmalı.
Annelerin sadece sevinç gözyaşları döktüğü bir ülkeden daha güzel bir yer mi olur?
İletişim notları
Bir, CHP’nin önemli bir ismi “Bizi eleştirme” dedi, “kazanandan yana ol.” Ben anlamayınca açıkladı, “Önümüzdeki seçimlerde biz iktidar olacağız.”
Çok emindi. “Madem öyle, sen de cumhurbaşkanı adaylığını düşünmelisin” dedim. Önce “Neden olmasın” dedi, sonra ekledi, “Sakın adımı verip de siyasi sonumu getirme.”
CHP’nin iktidarı garanti görmesi, önündeki en büyük engel ve her CHP’li en tepeyi kendine hak gördüğü için “ben” tutkusu “dava” tutkusunu yok ediyor.
İki, ülkemizde yargıya güven oranının düşüklüğü bilinen gerçek. En son İmamoğlu’nun X hesabının kapatılması tartışma yarattı. Savcılık açıklamalarına mutlaka iletişimcilerin dokunması gerekli. Yeni medya ortamında hukuki metinler sadece hukuki kalamazlar.
Anne gidince
Anneniz yaşarken hangi ihtiyaçlarınıza karşılık geldiğini düşünmezsiniz. Annelik rolü diye bir şey vardır. Yaşarsınız. Anneniz gidince (anneler ölmez) karşılaştığınız boşluk, “anne”nin bir role değil bir anlama denk geldiğini, kimsesizlik duygusunun gidericisi, imdat butonu, hayat kazalarıyla aranızdaki hava yastığı olduğunu anlarsınız.
Bir büyük çukur oluşur hayatınızın orta yerinde. Eskiden o çukura düşmeyeceğinizi bilirdiniz, anneniz arkanızdan tutardı nasılsa. Anneniz yoksa, o çukura düşmemek için çaba harcamaktan yorulursunuz.
Ölüm hep başkalarının başına gelendir anneniz gidene kadar. Anne yaşarken kendimizi ölümsüz sanmamız ondanmış meğer.
Anneler gününüz kutlu olsun.
AKLIMDA KALAN
Bilgiye yaklaşım farkı: Ankara Üniversitesi İletişim Araştırmaları ve Uygulama Merkezi “Yeni Zamanlarda Siyasal İletişimi Yönetmek” eğitim programı düzenliyor. Başvuranların neredeyse hepsi iktidar partisi başta olmak üzere Cumhur İttifakı’ndan kişiler. CHP’den ve diğer muhalefet partilerinden başvuran neredeyse yok. Analizini okura bırakıyorum.
Özay Şendir
“Erdoğan, Osmanlıyı diriltmek istiyor…”
11 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Şaşırtan Çin
11 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Yatırımda yeni şifre: Hızlı nakit
11 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Nükhet Duru: Fırınlanmadan, pişmeden kalıcı olunmaz
11 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Vadeli lider vs. Vadesiz lider: Habemus Papam...
11 Mayıs 2025