Terazi’nin üç tipi

27 Eylül 2009

Burçların 10’ar günlük dönemlerini farklı biçimde ele alan bir yöntemden söz ediyoruz. Londra’da sahaflarda bulduğum Muriel Bruce Hasbrouck adlı yazarın kitabında, her burcun 10 günlük dönemlerinde, alışılmışın dışında bir sınıflama yapılmış. Terazi burcunun ilk 10 gününde, 23 Eylül -2 Ekim arasında doğanlarda Ay da karakter üzerinde söz sahibidir. Bu dönemde doğanlar insanları kolayca anlayan sezgilere sahip, esnek, başkalarının duygusal ihtiyaçlarını anlayabilen özelliklere sahiptir. Barış yanlısıdırlar. Sempatik ve cömert bir görünüm sergilerler. Ancak olumsuz yönde ise huzursuz, değişken, başkalarından kolayca etkilenen bir kişilik sergileyebilirler. Başladıkları işleri bitirmekte zorlanacaklardır. Eğer zihinsel yönden kendilerini disiplinli hale getirebilirlerse dalgalanan yönlerini dengeleyebilirler. Bu dönemde doğan kişilere örnek vermek gerekirse, Julie Andrews, Brigitte Bardot, Christopher Reeve, Venüs-Ay döneminin özelliklerini yansıtırlar.
Güvenilir, cömert ve mantıklı
3-12 Ekim arasında doğan Terazi’ler Satürn’ün ciddi, yapıcı ve sert özelliklerini gösterirler. Bu dönemde doğan Terazi’ler güç ve irade sergiler ancak aynı zamanda başkalarının kederlerini de yakından

Yazının Devamı

Akıllı kaptanın kılavuzu

23 Ağustos 2009

Astroloji söz konusu olduğunda, pek çoğumuzun kafasını karıştıran şey “Kesin, önceden belirlenmiş bir gelecek var mı?” sorusudur. Geleceğin belirli olup olmadığı sorusu aynı zamanda hayata bakış açımız, inançlarımızla da doğrudan ilintilidir. Bir bakış açısına göre, aslında her şey önceden belirlidir ve kesin bir yazgı vardır. Bir diğerine göre de bizler, kendi seçimlerimizin yarattığı sonuçları yaşarız, her şey bize bağlıdır. Ancak belki de bir üçüncüsü, daha ılımlı ve kapsayıcı yaklaşım şöyle olabilir: Hayatımızda bazı şeyleri seçemiyoruz, örneğin doğduğumuz aileyi, ülkeyi, cinsiyeti biz seçmedik (Belki de seçtik ama bilincinde değiliz ya da en azından bu bilgiden şimdilik yoksunuz) ancak doğru ile yanlış ayırdededilir ve buna göre kararlar alabiliriz. Ben de bu üçüncü yaklaşımın geliştirici ve daha insancıl boyutu olduğunu görüyorum. Kuşkusuz hayatta kendi seçimleri olmadan pek çok olumsuz olaya maruz kalan kişiler de var. Ancak kendini bilmek ve geliştirmek, daha doğru kararlar almak doğrultusunda en büyük sorumluluk kendimizi doğru biçimde bilmekten geçiyor.
Kolaya kaçan kaptanların sonu
Hepimiz kendi gemimizin kaptanıyız. Burada, gemiden çok kaptanın ne yaptığı, hangi

Yazının Devamı

Bilimin cinsiyeti

2 Ağustos 2009

Geçenlerde bir belgeselde izledim: 1844 yılının ekim ayında London Times gazetesinde çıkan bir kitap haberinde, adı belirtilmeyen bir yazarın “Yaratılışın Doğal Tarihinin İzleri” (“Vestiges of Natural History of Creation”) adlı kitabı yer almaktadır ve söz konusu kitap dönemin İngiltere’sinde büyük bir ilgi uyandırır, tartışmalar yaratır. Kitapta doğal fenomenler ve evrendeki doğal yasalara, değişime değinilmektedir.
Bilim çevrelerinin sert tepkileri gecikmez. Charles Darwin’in de hocası olan profesör Adam Sedgwick aynen şunları söyler: “Ancak ve ancak bir kadının zayıf feminen aklından çıkmış olabilir”, “Kadın aklının zayıf ürünü”, “Dışarıdan iyi süslenmiş ama bu kadının yaptığı bilgi ağacından elmayı koparmaya, sanki ilk hataya benziyor”. Halbuki kitabın yazarı İskoçyalı bir gazeteci olan Robert Chamberson’dır ve endişeleri yüzünden ismini ancak 40 yıl sonra açıklayabilmiştir.
Günümüzde astrolojiye karşı bilgisizce yapılan sataşmaları cinsiyet ayırımcılığının yansıması olarak

Yazının Devamı

Kendini görmek

7 Aralık 2008

Ancak egomuzdan sıyrılınca kendimizi görebiliriz

Farkındalık nerede başlar? Kendimizle ilgili bizi uyandıran ani tecrübeler, acılar, olumlu-olumsuz gelişmeler, çıktığımız bir yolculuk, hatta tek başına parkta yürümek bile kimi zaman son derece aydınlatıcı olabilir.
Bana göre farkındalık kendini görmeye başlamaktır. Zihnimizi yatıştırıp duygularımızı dengeleyebildiğimizde, mümkün olduğunca egonun çığlıklarından kurtulup hafiflediğimizde, kendi dışımıza çıkıp halimize yukarıdan, gittikçe uzaklaşarak bakabiliyorsak o zaman çok önemli bir yol kat etmiş oluruz.
Bu durum özellikle astroloji öğrenmeye yeni başlamış kişilerde olur. Yeni öğrencilerimde çoğu zaman görürüm. Yeni başlayanlar içlerinde simyevi bir dönüşüm yaratmak durumundadır. Ancak ilk aşamalarda hepimiz kendimize odaklanırız, olayları kontrol etmek isteriz. Bu anahtarı bulursak tüm problemlerimizi, sıkıntılarımızı aşacağımızı sanırız. Ancak bu anahtarı bulabilmemiz için önce kendimize olan körlüğümüzü yenmemiz gerekir.
Bu bakımdan astrolojik harita eşsiz bir kendini tanıma ve kozmik anlamda tanımlayabilme imkanı sunar. Astrolojik haritamız kozmik bir DNA gibidir. Herkeste aynı gezegenler, burçlar vardır ancak bunlar

Yazının Devamı

Sonbaharda aşk (2)

5 Ekim 2008

Teraziler son dönemde burçlarında yan yana gelen Venüs ve Mars sayesinde çok daha seksi enerjiler yüklüler. Bugüne kadar gelen bu durum önümüzdeki aylarda olgunluk kazanmak durumunda. Bu nedenle artık hafif bir bakış açısı yerine, daha kararlı ve derin olmak durumundalar.
19 Ekim-13 Kasım arasında duygusal alanda çok daha akıcı bir dönem var. İçinde bulunduğumuz dönemde aşırı tepkisel tutumlar yüzünden gereksiz yere gerilen ilişkiler yerine daha ılımlı bir tavır içinde olabilirler. 
Akrepler bugünden başlayarak, Mars’ın burçlarına geçmesi ile birlikte, çok daha kararlı bir tavır sergiliyor. Kuşkusuz aşkta ve yakın beraberliklerde de kendi bakış açılarını daha fazla vurgulayacaklar. 
19 Ekim’e kadar aşkta tutkulu bir yaklaşım dikkat çekiyor. Duygusal alanda abartıcı olabilirler.
Yaylar açısından aşkta bazı karmaşalar ve beklemeler söz konusu olabilir. Zaten Satürn transiti yüzünden yaptıkları işe ve sorumluluklara odaklanan Yaylar bu dönemde biraz daha sabırlı olmak

Yazının Devamı