Rıdvan Dilmen

Rıdvan Dilmen

rdilmen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Fenerbahçeliler’in unutamadığı sezon 1988 - 1989 olsa gerek. Ondan sonra gelen iki şampiyonluktan bile taraftarların tat alamadığı bir gerçek. Çok iyi futbol oynayan, tribündeki insanları kesinlikle yerinde oturtmayan, hatta gol yediği zaman bile "Önemli değil 5-6 olur" dedirten, ilk yarısını 3-0 yenik kapadığı Galatasaray maçında soyunma odasına giderken taraftarın alkışlarla güven aşıladığı bir takımdık. Hâlâ ben ve o dönemin oyuncuları yolda Fenerbahçeliler’e rastladığımızda hasretle o takımı anıyoruz.
Geçenlerde Küçük Şenol aradı. "Ya Beşiktaşlılar’ı, Galatasaraylılar’ı kıskanıyorum. Uzun zamandır beraber olamıyoruz. Biz de bir yemek yiyelim" dedi. Hemen hemen tam takım toplandık. Sadece Schumacher, Ergin ve Nezih’e ulaşamadık. Bizden bir jenerasyon önce oynayan Rambo Hasan, Engin, Nurettin ve Özcan da yemekteydi. Oturduk, eski günleri andık. Hatta "Bunu geleneksel hale getirip her çarşamba buluşalım" dedik. İkinci çarşamba da yemeğimizi yedik. Bu arada 89’dan önce veya sonra oynayanlara da davetiye çıkardık. Bu iyi düşünülmüş bir karardı. Biz de keyifle gidiyoruz. Ama bizim kulübün geleneksel yapısı nedeniyle bundan da bir sebeb yaratılmaya çalışıldı. Neymiş grup oluşturuyormuşuz. Neymiş kulüpte güç olmak istiyormuşuz. Oradaki her arkadaşımız çok çok iyi birer Fenerbahçeli. Çoğunluğu şu anda profesyonel antrenörlük yapmakta. Ben bütün arkadaşlarım adına cevap vermek zorunda kaldım. Hiçbir amacımız yok. Dostluklarımızın devamından başka. Tabii ki yemekte Fenerbahçe konuşuluyor. Tabii ki üzülüyoruz. Ancak hiçbir arkadaşımızın bir beklentisi yok. Örneğin Aykut Kocaman başarılı bir hoca. Oğuz Çetin bir teknik adam. Şenol Çorlu, Müjdat Yetkiner, Erdi Demir, İsmail Kartal ve diğer arkadaşlar, hepimiz antrenörlükten ekmek peşindeyiz. Kulisle, grupla işimiz yok. Olmadı, olamaz da. Haa, bu arada ben ve Aykut da dahil çoğumuz konge üyesi bile değiliz. SADECE FENERBAHÇELİYİZ.

Fenerbahçe’de top koşturmuş bir oyuncumuz ikinci ligde bir takımın antrenörlüğünü yapıyor ve basında şu demeci çıkıyor: "Bize libero lazım." Yine eski bir arkadaşımız hemen telefona sarılıyor ve "Abi beni düşünebilirsin" diyor. Ancak, "Libero arıyorum ama bu sen değilsin" yanıtını alınca dayanamıyor, "Sen herhalde Beckenbauer’i istiyorsun."

Camiamızdan Engin Verel futbolcu izlemeye gitti. Bu da olay oldu. Ne yani bakkal mı gidecekti? Tabii ki futboldan gelen arkadaşlarımız gidecek. Yönetimi tebrik etmek lazım. Futbol görüşüne inandığı insanlara görev veriyor. Neymiş gazeteciymiş. Fenerbahçe formasını giyen, bu kulüpten ekmek yemiş her futbolcunun görevi aktif çalışmasa da verilen emri yerine getirmektir. Bütün eski futbolcular hiçbir beklenti olmadan bunu seve seve yapar. Engin Verel’in gitmesi çok doğru karar. Bizler sadece teknik adam olarak değil her türlü faaliyette kulübün hizmetindeyiz. Bu asla unutulmamalı.






SPOR


Fener'den şanlı dönüş
At yarışları
Avrupa Ligleri
Buldozer Ülker: 105-78
2. LİG puan durumu
Kings dağıldı
Fileye dolandık: 1-3
Çalım ustası Ahmet
Bu ne sevgi böyle!
Revivo’ya son mesaj
Mutlu son
Hentbolda yeni çatlak
Matador lider
Gruplaşma
Topu alan Üsküdar’ı geçerse
Jandarma ve TESYEV
Kadıköy’deki şeytan