Rıdvan Dilmen

Rıdvan Dilmen

rdilmen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Futbolda her sonuç var. Sadece Türkiye’de değil Dünya’nın her yerinde özellikle kupa maçlarında enterasan sonuçlar alınır. İkinci Lig takımları Birinci Lig takımlarını eleyebilir. Bu sonuçlar çok sık olmaz ama alındığı zaman da uzun yıllar ağızlarda kalır. Örneğin İngiltere Ligi’nde Hakan Şükür’ün yeni takımı Blacburn Rovers çeyrek finale kaldı, Fulham’ı eleyen İkinci Lig takımı Wigan ile eşleşti. Bu tür sonuçlar normal yani. Fenerbahçe de İkinci Lig A Grubu’nun iddialı takımı Konya’ya kaybetti. Maça da on kişi başladı. Mecburen sistemi de değiştirmek zorunda kaldı. Dolayısıyla futbolda bu tür kazalar olacaktır. Hâlâ milattan önce Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin üst üste Lüleburgaz’a elenmeleri konuşuluyor. Ancak Konya maçından Fenerbahçeliler’in çıkaracağı dersler vardır. Ben de Lorant’ı eleştiriyorum, beğenmiyorum doğrudur. Zaman zaman tercihlerini eleştiriyoruz. Oyuncular arasında torpilli arkadaşlar var, o da doğru. Bundan takımın olumsuz etkilendiği de gerçektir. Ancak başka bir gerçek daha var. Ligde son beş maçta Fenerbahçe 15 puan aldı, 21 gol atıp 2 gol yedi. Yani 15 puan, artı 19 averaj yapmıştır. Bu gollerin hemen hemen tamamına yakınını oyunun son bölümünde atmıştır. Bu da gösteriyor ki lig için yeterli fizik gücüne sahiptir. Ama aynı takımın üç gün arayla oynadığı maçlarda yürüyecek hali yoktur. Bir takımın ve oyuncuların fizik gücü üç günde bitmez. O halde konsantrasyon eksikliği vardır. Sezon başından bu yana takımın zaman zaman bu tür eksikliği olmuştur. Antrenör tercih hatası yapmıştır ama maç konuşmasında defans oyuncusuna "aman ha rakibinizi sakın tutmayın", orta sahaya "sakın pres yapmayın, hatta pas hiç yapmayın", forvete de "sakın hareketli olmayın", oyuna giren oyunculara ise "kardeşim sakın gol atmayın, maçı uzatmaya götürüp de İstanbul’a dönüşümüzü geciktirmeyin" dememiştir. Dolayısıyla oyuncuların da, antrenörün saha dışı bütün olumsuzluklarına rağmen özveri göstermesi lazım.
Lorant gidebilir. Takımda dengesizlik ve haksızlıklar yaptığı için. Ama hiçkimse de Lorant için "Bize bir şey olmaz, olan hocaya olur" düşüncesinde olmasın. Futbolcu kötü çalım atabilir, gol kaçırabilir, yanlış pas atabilir. Kaleci hatalı gol yiyebilir ancak koşup koşmaması kalbiyle bağlantılıdır.
Çok eleştirilmesine rağmen takımın başında Fenerbahçe kulübüne yakışır bir menajer var. Kemal Dinçer çok düzgün bir insan. Ancak son çıkışında yanlış yapmıştır. Fenerbahçe’nin Lorant ile devam edemeyeceği raporunu sunması görevini ve Fenerbahçe’yi düşünerek yaptığı bir davranıştır. Fakat adres yanlıştır. Bunu medya ile değil yönetimle paylaşacaktı. Bu hareketi sonucu Diyarbakır’a götürülmedi. Şimdi merak ediyorum; Teknik kadro ve futbolcuların Diyarbakır’a giderken ruh halleri nasıl?

Benim de oynadığım bir ümit mili maçında Almanya’ya maalesef 7 - 0 mağlup olduk. Maçtan sonra otelde akşam yemeğinde hocamız maç analizini yaparken bir futbolcu arkadaşımız şu cümleleri kullandı: "Hocam Allah’tan adam adama oynamadık, hezimete uğrardık."
Hocamız, "Maçın kaç kaç bittiğinden haberin yok galiba" diyerek masayı terketti.

Fenerbahçeli oyuncular; bize bir şey olmaz hoca gider düşüncesinden çıkıp formaları için oynamalı.
Beşiktaşlı oyuncular; Lucescu için değil, formaları için oynamalı, Galatasaraylı oyuncular; Onları küçük görenler için değil, formaları için oynamalı.