15.08.1962'de Nazilli'de doğdum. İlk ve orta okulları Nazilli'de bitirdim. Lise 3'e kadar yine Nazilli'deydim. Son sınıfı ise Muğla'da okudum. Keşke üniversite bitirseydim, ama futbolu tercih ettim... Çok iyi bir ailenin çocuğuyum ve iyi yetiştirildiğime inanıyorum.
Futbola, 1978'de Nazilli Sümerspor'da amatör olarak başladım. 1980 - 81'de yine amatör olarak Muğlaspor'da oynadım. 1981'de 1. Lig'e Boluspor'a profesyonel imza attım... Sırayla Boluspor (2 yıl), Sarıyer (4 yıl) ve Fenerbahçe'de (8 yıl) oynadım.
Çok kez milli olup, çok kez de ameliyat oldum. Erken denilebilecek bir yaşta da futbola veda ettim. Sakatlıklardan dolayı istikrar sağlayamadım, ama çok iyi bir oyuncuydum. Futbolu bıraktıktan sonra, ticarete teşebbüs ettim, yapamadım. Futbol adamının, futbolun içinde kalmasını düşünerek döndüm. Sağolsun Şansal Büyüka (Babam gibidir) "Gel" dedi... O zamanki Süper Stadyum adı altındaki programa yorumcu olarak katıldım. 3 - 5 ay sonra Vanspor transfer teklifi yaptı ve Van'a gittim. Bir anlamda antrenörlük dönemim başladı. Vanspor, Fenerbahçe derken, birkaç kulüpte çalıştım. Daha sonra teknik direktörlük diploması çok önemli olduğu için, en azından o yılımı kurslarla geçirdim. Gerçekten süper hocalarla, iki ayrı periyotta uzun kurslarla diplomamı aldım. Daha sonra antrenörlüğe ara verdim.
Yazın Digitürk Lig TV Müdürü Ferhan Tezcan, "Gel Dünya Kupası'nı yorumla" dedi. O günden bu yana LİG TV'de görev yapıyorum. Yine sağolsun Türkiye'nin en önemli gazetelerinden Milliyet'te eski dostum, pırıl pırıl insan Necil Ülgen sayesinde yazı yazıyorum.
Bu yıl hemen hemen üç büyüklerin hepsinin maçını izleyip, yorumladım. Aynı şekilde, Anadolu takımlarını da beşer - altışar kez izleme şansım oldu. Yorumlarımda tarafsız olmaya özen gösterdim. Benim yorumlarım ve düşüncelerim birilerine doğru da gelebilir, yanlış da... Herkese saygı duyarım. Ama sadece saha içinde gördüklerimi ve olayları yorumlamaya çalıştım.
Hıncal ağabey bir yazı yazdı. Kendisi Türkiye'nin en önemli gazetecilerinden birisidir. Ben gazeteci değilim, sadece futbol yorumluyorum. Bazen de yazılarımı sağolsun arkadaşlarımız düzeltiyorlar.
Fenerbahçeli eski futbolcu arkadaşlarımızla yemek yedikten sonra, olaylar yanlış aktarıldığı için, köşemde savunma yapma ihtiyacı hissetim. Bu yanlış anlaşıldı. Şu da bir gerçek ki, doğuştan Fenerbahçeliyim. Bununla da hep gurur duydum. Çok şükürler olsun ki, bu büyük takımın formasını giydim ve antrenörlüğünü yaptım. Bu benim için büyük bir mutluluk. Alnımda Fenerbahçe yazıyor... Ama profseyonel anlamda işimi yaparken, tarafsız olduğuma inanıyorum. İleride Fenerbahçe'nin karşısına başka bir takımın hocası olarak çıkabilirim. O gün Fenerbahçe'yi yenmek isterim ve bu doğaldır.
Haaa... Bu arada tarafsızlığımın en büyük göstergesi; İnönü Stadı'na çok kişi gidemezken, benim rahatlıkla gidip maç izlememdir. Ali Sami Yen için de aynı şey geçerli. Tüm ülkenin şehirlerine de gidebiliyorum. Şükürler olsun en ufak bir tepkiyle karşılaşmadım. Darısı başkalarının da başına.
Birinci ağızdan duymanızı istedim. Ne Fenerbahçe'nin menajerlikle ilgili bir teklifi var, ne de benim böyle bir isteğim...
1988 - 89'da gol rekorunun kırıldığı sezon, takım içinde çocukca bir oyunumuz vardı. Hani "Mehmet'in selamı var" derler de, "Hangi Mehmet" deyince "Fatih Sultan Mehmet" cevabı verirsiniz...
Bir tek antrenörümüz Ömer Kaner'i kandıramıyorduk bu oyunda. Ne yapsak olmuyordu.
Çok kritik Boluspor deplasmanında çizgi kenarına geldim, "Ömer hocam" dedim, "Murat oyundan çıkmak istiyor." Bizim kadroda da Murat diye biri yok.
Önce "Tamam oğlum" dedi. Sonra bana döndü "Hangi Murat" diye sordu.
"4.Murat" cevabını verdim, kimsenin yapamadığını yaptım...
SPOR
YA DÜĞÜN YA DÜĞÜM
At yarışları
Avrupa Ligleri
Potada Play-Off 20-21 Mayıs’ta
2. LİG puan durumu
Lakers’tan acı veda
Sınava hazırız
Milan prim görsün!
Daum kendini naza çekiyor
Nenad Jestrovic Aslan'a doğru
TRABZON GÖNÜL ALDI: 2-1
Gençlere nazar değdi
EGE'NİN TOZU KALKTI
Schumacher'den gözdağı
Sampras bırakıyor
Haber turu...
Reklam
Rıdvan Dilmen taraflı mı tarafsız mı?
Tekerlekli sandalye
Bir Trabzon klasiği
