Rıza Türmen

Rıza Türmen

rturmen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Haiti Türkiye’ye uzak bir adanın yarısı. Dünyanın en yoksul ülkelerinden biri. Nüfusu 10 milyon. Kişi başına gelir 790 dolar. Kentlerde kanalizasyon yok. 200 bin kişi AIDS’li. Nüfusun yarısı derme çatma gecekondularda yaşıyor, içecek su ve yeterli gıda bulamıyor.
Haiti 12 Ocak günü Richter ölçeğiyle 7 şiddetinde bir depremle altüst oldu. Başkentte, başkanlık binası dahil, yıkılmayan bina kalmadı. Trajedinin boyutları dehşet verici. Ölü sayısı 200 bin dolayında. Cesetler sokaklardan arabalarla toplanıp çukurlara atılıyor. Binlerce çocuk annesiz, babasız kaldı. İçecek su, doktor, sağlık malzemesi, gıdaya gereksinim var. Başta ABD ve Kanada olmak üzere uluslararası toplum büyük bir yardım kampanyası başlattı.
Bütün yoksulluğuna karşın Haiti, tarihi ve kendine özgü zengin kültürüyle bölgenin belki de en ilginç ülkesi. Kökleri Afrika’ya dayanan, canlı, renkli, resim sanatı bütün dünyanın ilgisini çekmekte. Haiti’nin tarihi, sömürgeciliğe karşı başkaldırmanın tarihi. Haiti ya da eski adıyla Saint-Domingue, Fransa’nın en zengin sömürgelerinden. Afrika’dan getirilen bir milyona yakın köle şeker tarlalarında çalışıyor. Soylu Fransız aileleri kölelerin meydana getirdiği zenginlikle servetlerinin üstüne servet koyuyorlar. 1791’de köleler Louverture ve Dessalines’in liderliğinde büyük bir isyan başlatıyorlar. Kölelerin ordusu, Napolyon’un ordusu dahil üç büyük Batılı orduyu yeniyor. 1804’te Haiti bağımsızlığına kavuşuyor. Bu ayaklanma, tarihin tek başarılı köle ayaklanması. Kölelerin savaşarak kurduğu tek bağımsız devlet. Bu nedenle, Haitililer yoksul fakat gururlu bir halk.

Ekonomisi yerle bir...
13 yıl süren savaş Haiti’de büyük bir yıkım bırakıyor. Bağımsızlıktan iki yıl sonra Dessalines (İmparator 1 ’inci Jacques) öldürülünce iç savaş başlıyor. Batılı devletler Haiti’ye büyük bir borç çıkarıyorlar. Buna ABD’nin ticaret ambargosu da eklenince ekonomi yerle bir oluyor. 1915’te ABD borçlarını ödeyemeyen Haiti’ye asker çıkarıyor ve orada 20 yıl kalıyor.
Papa Doc ile oğlunun başkanlıkları, Haiti’de yoksulluğun ve yolsuzluğun zirveye çıktığı bir dönem oluyor. 1990’da Aristide seçimle iktidara geliyor. Ancak askeri cunta Aristide’in iktidarına son veriyor. Clinton yönetimi Aristide’i yeniden iktidara getirmek için adaya asker gönderiyor. Şimdiki Başkan Preval zamanında Haiti göreli bir istikrara kavuşmuş gibi gözükürken deprem geldi.
Bu dönemde depremin yaralarını sarmanın ötesinde, Haiti’nin yeniden yapılanması sorunu var. Doğal afetin bir yandan her şeyi sıfırlaması, öte yandan yarattığı genel dayanışma, özveri, paylaşma ortamı buna olanak verebilir. Ancak, bunun için Haiti’nin fiziksel inşası yanında, köklü, yapısal reformlara gereksinimi var. Depremin yıkıntılarından yeni bir Haiti devleti ve toplumu doğabilir mi? Bunun için gerekli mali kaynağı uluslararası toplum sağlayabilecek mi?

El uzatmak sorumluluk
Dünyanın neresinde olursa olsun, yardıma gereksinimi olan insanlara el uzatmak, insan olarak var olmanın getirdiği bir sorumluluk. Bin bir sorunla boğuşan Türkiye’deki insanların, kendileriyle bir ortak noktası olmayan, uzak bir adadaki bu insanlık trajedisine ilgi göstermesi beklenmeli mi?
İnsanları dinsel ve ulusal tanımlamaların ötesinde bir bütün olarak görebiliyorsak, insani oluşturan unsurların bütün insanlarca paylaşıldığını, dünyanın en uzak bir köşesinde yasayan bir insanın bile bize yabancı olmadığını biliyorsak, Haiti’de enkaz altından çıkmış, hiç tanımadığımız bir insana el uzatarak onun acısını paylaşıp “Ben senim” diyebiliyorsak, annesini babasını yitirmiş kara gözlü Haitili çocukları sevip benimsiyorsak evrensel bir insanlık bilincine ulaştığımızı, bütün insanlıkla temas kurduğumuzu söyleyebiliriz.
Kızılay’ın başlattığı yardım kampanyası olumlu bir gelişme. Bu kampanyayı desteklemeliyiz.