Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Milliyet

Dün Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile sohbet ettik. 1 Kasım seçim sonuçlarının genel tablosu üzerinden yaptığı analizde Ak Parti’nin merkezine konduğu çok sayıda argümanın çöktüğünü anlatan Akdoğan, partinin ve hükümetin ‘bundan sonrası’na odaklandığını söyledi.

Vaat edilen reformların en kısa sürede gerçekleştirileceğini, yapıcı ve uzlaşması siyaset tarzıyla yenileşme sürecinin devam ettirileceğini belirten Akdoğan, “Temiz sayfa açalım” çağrısında bulundu.

Akdoğan, YSK’nın, RTÜK’ün; kısacası devletin özel kanallara ceza uygulamasının kaldırılması gerektiğini de söyledi. “Önümüzdeki süreçte bu cezalar, yaptırımlar, medyanın üzerindeki bu ceza sopasını kaldırmak lazım” dedi.

Haberin Devamı

Akdoğan’ın değerlendirmeleri şöyle:

ARGÜMANLARIN HEPSİ ÇÖKTÜ: Seçim sonuçları ortada. MHP’nin yüzde 1’in altında oy aldığı 3 il var. Yüzde 1-3 arası 11 il. Yüzde 5-10 arası 10 il. Yüzde 10-20 arası 48 il. HDP’nin yüzde 1’in altında 6 il. Yüzde 1-3 arası 34 il. Bu tablo vahim bir tablo. MHP 57 ilde, HDP 60 ilde vekil çıkaramamış. Sadece HDP değil, MHP de Türkiye partisi olamamış. CHP 34 şehirde vekil çıkaramamış; biz 3 şehirde çıkaramamışız. Bütün şehirlerde oyumuzu artırmışız. Seçim sonuçları gösterdi ki çöken anlayışlar var. Bunlardan biri, “Seçmen koalisyon istiyor” anlayışı. Bu argüman çöktü. Seçmenin koalisyon istemediği anlaşıldı.

İkincisi, “Bu terörle mücadele ortamında Ak Parti seçime gidemez, seçim kazanamaz” argümanı da çöktü. “Ak Parti HDP’ye kaptırılan yerleri geri alamıyor” argümanı da çöktü. Birçok yerde ciddi oy artırdık, iki bölgede tekrar birinci parti olduk. Urfa’da 18, Iğdır’da 20, Bingöl’de 17, Diyarbakır’da 8, Ağrı’da, Adıyaman’da 11 puan, Van’da, Batman’da, Muş’ta, Ardahan’da 10 puan. İstanbul 3. Bölge de böyle. HDP’nin başarılı olduğu birçok yerde Ak Parti’nin tekrar geri dönüş yapması, Türkiye’nin bütünlüğü açısından çok önemli. Etnik milliyetçilik, kimlik siyaseti yapan MHP ve HDP’nin gerilemesi, siyasetin normalleşmesi ve Türkiye’nin bütünlüğü açısından bence çok olumlu bir durum. “Ak Parti bölgeyi kaybetti” argümanı da çöktü. Ak Parti ANAP’laştı, bitti, öldü tezi de çöktü. “HDP barajı geçerse, 4 partili Meclis olursa, tek başına iktidar çıkmaz” anlayışı da çöktü. Bu durum bundan sonra da çok kolay başarılabilecek bir şey değil. Ak Parti bunu da başarmış oldu.

Haberin Devamı

REFORMLAR EN KISA SÜREDE YAPILACAK: Asıl başarı Ak Parti’nin aldığı oydan ziyade bundan sonraki icraatları olacak. Yapacaklarıyla anılacak, tarihe geçecek. Çok ciddi şekilde bu süreçte reformları, icraatları, vaatleri hayata geçirecek bir takvim ve planlama yapıyoruz. Vatandaşımıza ne söz verdiysek en kısa sürede bunları gerçekleştireceğiz. Popülist laflar değil, ‘Yaparsa Ak Parti yapar’ anlayışı oluşması, Ak Parti’ye tekrar güvenoyu verilmesi önemli. Bunu boşa çıkarmamak, gereğini yapmak gerekiyor.

YAPICI TAVIRLA YENİLEŞME SÜRECİ DEVAM EDECEK: Süreçte yaşananlar çok etkili oldu vatandaşlar üzerinde. Terörle mücadele sürecini hükümetin başarıyla yürütmesi, hükümet kurma sürecinde Ak Parti’nin son derece pozitif davranması, herkese elini uzatması, yapıcı olması “7 Haziran’dan gereken dersi aldım” diyerek kendini yenilemesi, yeni bir beyanname ve vaatlerle ortaya çıkması çok önemliydi. Ak Parti’nin 7 Haziran’dan sonraki siyaset tarzı, üslubu, dili, yapıcı tavrı ödüllendirildi. 7 Haziran ile 1 Kasım’ı birlikte analiz ediyoruz. Niçin yüzde 41’e düştük, nasıl yüzde 50’ye çıktık? Böyle baktığımızda bu süreçte Ak Parti’ye seçmen, “tamam yaparsan sen yapacaksın” dedi ama daha önceki eleştirileri Ak Parti’nin gördüğü ve kendisini yenilemeye çalıştığı konusunda da bir kanaat oluştu. Bu, sürecin bittiği anlamına gelmiyor. 1 Kasım’dan sonra da Ak Parti siyaset tarzı, üslubu, dili, yapıcı tavrıyla bu yenileşme sürecini devam ettirecek.

Haberin Devamı

DAVUTOĞLU KRİTİK HAMLELER YAPTI: Davutoğlu’nun bu süreçlerde kritik hamleler yaptığını ve başarılı olduğunu düşünüyorum. Hükümet kurma sürecinde ortaya koyduğu tavır önemliydi. HDP’liler olumsuz şeyler söylemiş olmalarına rağmen HDP’ye gittik. Çünkü ona oy veren birçok insan var. Ankara’daki saldırıdan sonra partilere çağrı yapması da çok önemliydi. MHP her şeye ‘hayır’ diyordu ve seçimden sonra bunun olumsuzluğunu gördüğü için, ‘aslında hükümet de kurabiliriz’ yaklaşımıyla kurtulmaya çalıştı. Başbakan birçok defa elini uzattı. Terör hadisesinden sonra görüşmeyi kabul etseydi bu olumsuz imajdan sıyrılabilirdi Ama yanlışta ısrar etti ve tavrını pekiştirdi. Bu süreçte Davutoğlu çok kritik hamleler yaptı ve iyi niyetle hareket ettiği için olumlu algılandı ve başarılı oldu.

‘Herkesin kendini yenilemesi önemli’
HERKES TEMİZ SAYFA AÇMALI: 1 Kasım’ın mesajı, bu yapıcı siyaset tarzı, üslubu, dili, uzlaşı kültürünü geliştirmedir. Buna göre herkesin bir temiz sayfa açması, kendini yenilemesi önemli. Siyasette illa iktidara gelmeniz gerekmiyor. Uzlaşma sadece hükümet kurma sürecinde olan bir şey değil. Ülke yönetiminde de uzlaşı kültürü önemli. Yani birtakım konu, proje ve adımlarda, iktidarla muhalefetin bir araya gelmesi, birlikte değerlendirmesi, ortak adımlar atılması; bunlar önem taşıyor. Bu, birtakım reformlarda olabilir. Bu konularda partiler bir araya gelmeli ve düşüncelerini ortaya koymalı.

‘Uzlaşın mesajını doğru anlayalım’
ELİMİZ HAVADA KALIYOR: Siz iktidara gelemeyebilirsiniz ama ülkeye katkınız o düşüncelerinizin, projelerinizin bir şekilde gündeme getirilmesi, hükümetle paylaşılması şekliyle de olabilir. Yoksa, “ben hiç iktidar olamayacağım” diye düşünmemek lazım. Varsa düşüncen, projen bunu gündeme getirirsin, hükümetle paylaşırsın veya bu tür milli meselelerde bir araya gelirsin, yapıcı katkıda bulunursun. Örneğin terörle mücadelede iktidar-muhalefet birlikte hareket etmek çok önemli. Bundan sonraki süreçte seçmenin verdiği ‘uzlaşı kültürünü geliştirin’ mesajını herkesin doğru anlaması ve çaba göstermesi lazım. Bu konuda biz hep iyi niyetle hareket ediyoruz ama sürekli bir kutuplaşma tavrına muhatap kalıyoruz, hep bizim elimiz havada kalıyor. Bu yüzden birbirimizin yüzüne bakamayacak söylemlerden uzak durmak lazım.

‘Ceza sopası kalkmalıdır’
YAPTIRIMLAR KALKMALI: YSK’nın, devletin, kanallara verdiği cezalar konusu önemli. Bunu değiştirmemiz lazım. Daha önce Cumhurbaşkanımız bunu gündeme getirmişti. Kamu yayıncılığı ayrı bir şey ama özel yayınlar nasıl yayın yapacak, kim kimi ne kadar çıkaracak vs. bunlara bu şekilde cezai yaptırım uygulanması doğru değil. Yani o kanal kendi yayın politikasına göre kendi belirlemeli. Burada devletin, RTÜK’ün, YSK’nın ceza vermesi gibi uygulamaları doğru bulmuyorum. Geçen bütçe görüşmelerinde zaman zaman siyasi partilerin medyada yer alması ile ilgili konular gündeme geldiğinde, ben o zaman, “gelin değiştirelim, artık kimseye ceza verilmesin” dedim. Genel Kurul’da da gündeme getirdim ama muhalefet destek olmadı. Önümüzdeki süreçte bu cezalar, yaptırımlar, medya üzerindeki bu ceza sopasını kaldırmak lazım. (Bir girişiminiz olacak mı?) Bunu hem bütçe komisyonunda hem Genel Kurul’da gündeme taşıdım ama muhalefet yanaşmadı. Konuyu çok işlemelerine rağmen yanaşmadılar. Ama bunu da düzenlememiz lazım.