Devlet Bahçeli
Fotoğraf: YAVUZ ÖZDENMHP Genel Başkanı dün Milliyet’i konuk etti.
Aldığı sonuçtan çok, istim üstünde bekleyenlere karşı; kavgasız, gürültüsüz ve demokratik bir kurultay yapabilmenin rahatlığını gördük Bahçeli’de. Kongre salonundan, medeni ve demokrasiye yakışan bir manzara yansımasında, Divan Başkanlığı’nı yürüten Genel Başkan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’in rolü de büyüktü kuşkusuz.
MHP liderinin kurultaydaki bir cümlesi çok dikkati çekti.
Bahçeli, “Her şeyden önce, bu gidişle 2071’de Allah muhafaza millet kalmayacaktır. Başbakan’ın 2071 hedefinde Türk milleti, Türk kimliği, Türk, Türk vatanı yoktur” dedi. Bu cümle, MHP liderinin “Türk milleti” dememekle eleştirdiği Başbakan Erdoğan‘a önemli bir göndermeydi. Milliyet ekibi olarak Bahçeli’ye çok sayıda soru yönelttik.
2071’de Türk milleti ve Türk vatanı kalmayacağı yolundaki sözlerinden hareketle, “Kürdistan’ın kurulması olasılığından bahsettiniz. ‘Türkiye’de bir Kürt sorunu yoktur. Kürt kökenli vatandaşlarımız da ayrı bir etnik grup olmayıp, Türk milletinin asli bir unsurudur’ dediniz. Fakat biz bir sorun yaşıyoruz. Siyasi olarak da, terör olarak da bu sorunu yaşıyoruz. Bu hep Kürt aidiyeti üzerinden yürütülüyor. Bu bakımdan hem Erdoğan ile hem de Kılıçdaroğlu ile ayrılıyorsunuz. Peki MHP bu sorunu nasıl çözecek” diye sorduk. Bahçeli şu yanıtı verdi:
Diyarbakır-Toroslar“Büyük Kürdistan amacıyla Türkiye’yi bölmeye yönelen bir faaliyeti bitirmeden, bölücü terör olaylarına son vermeden olmaz. Türkiye’de; ‘Bölücü terör Kürt kökenli kardeşlerimizin karşı karşıya kaldıkları büyük sosyo ekonomik problemlerden dolayı böyle ayaklanıyorlar’ diyerek işi başka yere saptırmanın yanlışlığı var. Bugüne kadar hiçbir ayrım gözetmediğimiz Kürt kökenli kardeşlerimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları ise bugüne kadar da bu vatandaşlık hakkını kullanırken benden ayrıcalıklı bir durumla karşı karşıya kalıyorlarsa, Anayasa’nın 10. maddesine dayalı olarak, eşitliğe dayalı bir faaliyeti düzenleyebilirsiniz. Peki böyle bir durum mu var Türkiye’de? Toroslar’da yaşayan ‘yörükle’, Diyarbakır’da yaşayan Kürt arasında büyük bir fark mı var? Toroslardaki yörük vatandaşımız yörük olduğu için cumhurbaşkanı mı olmuş? Başbakan mı olmuş? Genelkurmay Başkanı mı olmuş? Kürt kökenli vatandaşım, Kürt kökenli olduğu için olamamış mı? Hep beraber bu haklara sahibiz. Cumhuriyet döneminde bazı gelişmeleri kaşıyarak, birtakım çalışmalarla PKK’yı haklı bir mücadeleyi veren kitleler olarak kabul ettirmeye zorlama anlayışı, demokrasi, özgürlük adına yapılamaz. MHP; bu konuda özgürlük, demokrasi ve güvenlik üçgenini, bir terörist grubun istekleri doğrultusunda bozamaz, dağıtamaz, sarsamaz.”
Bahçeli’ye, sözünün bu noktasında, devam eden açlık grevlerine bakışını da sorduk. Yanıtı şöyle oldu:
“57. hükümet döneminde de açlık grevleri yaşandı. Fakat bu açlık grevlerinde ortaya konan talepler bir başka mücadelenin enstrümanı olarak kullanılıyor. Eğer burada açlık grevine taviz verirseniz, Türkiye’nin temellerini sarsan bir adımı daha atmış olursunuz. Onun için, insan hayatını ilgilendiren bir konu olduğu için oradaki açlık grevinde bulunanları ikna edebilecek bir yöntemi hükümet mutlaka bulmalı. Ama karşılığında herhangi bir taviz vermemelidir.”
MHP lideri, eylemciler ikna edilemezlerse müdahaleyi zorunlu görüyor. “Ölüme izin verilmemeli. Onları hemen cezaevlerinden alıp, hastaneye yerleştirmek suretiyle, hayati tehlikeyi ortadan kaldıracak sağlık müdahaleleri yapılmalıdır” diyor.