HDP Milletvekili Leyla Zana, parlamentoya ilk kez girdiği 1991 yılından 24 yıl sonra yine milletvekili yeminiyle gündemde.
Önceki gün kürsüye gelen Zana, önce yüzünü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a dönerek, Kürtçe, “Onurlu ve kalıcı bir barış umuduyla” ifadesini kullandı, daha sonra ise yemin metnini okudu.
Zana’nın metindeki “Türk milleti” ifadesi yerine “Türkiye milleti” ifadesini kullanması ise yemininin geçersiz sayılmasına yol açtı.
TBMM’yi yöneten Geçici Başkan CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, yemin metninin usule uygun okunmadığını belirterek, Zana’dan yeminini tekrarlamasını istedi.
O esnada Zana, sırtını dönmüş, Genel Kurul’dan çıkıyordu.
Zana’nın, yeminden önce kullandığı ifadeler konusunda, “Bu kadar gençler ölürken hiçbir şey yokmuş gibi davranamazdım. Bazı şeylerin değişmesi gerek. Kesinlikle tekrar yemin etmeyeceğim” ifadelerini kullandığı kamuoyuna yansıdı.
Yeminden önceki ifadeleri Cumhurbaşkanı’na bakarak söylemesini, “Devletin başında o var” diye açıklayan Zana, önceki akşam, “Türk milleti” yerine neden “Türkiye milleti” dediği konusunda da “7 Haziran’da da Türkiye milleti demiştim. Ama bu kez Baykal’ın sert tutumu nedeniyle vurgu yaptım” yorumunda bulundu.
Zana’nın altını çizdiği tutum, Baykal’ın önceki gün Meclis’i açarken yaptığı konuşmada yer alan, “Soyumuz sopumuz ne olursa olsun hepimiz aynı milli siyasi kimliğin parçasıyız. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran, işte o milli siyasi kimliktir, o halktır, o halka da Türk milleti denilmektedir” sözleri.
Zana’nın bu tutumunun ardından dikkatler yemini geçersiz sayan Baykal’a çevrildi. Baykal’ın konuyla ilgili yaptığı değerlendirmeleri şöyle aktarabilirim:
‘Çekişme konusu olmamalı’
“Bir Meclis Başkanı’nın Anayasa’daki yeminin aynen tekrar edilmesini sağlaması, talep etmesi en temel sorumluluğudur. Yeminin değiştirilmesine göz yummaya hakkı yoktur. Yemin metni okunurken yapılan değişikliğin olumlu ya da olumsuz olması konusunda bir takdir kullanmam mümkün değildi. Geçen defa da 7 Haziran’dan sonra da Osman Can yemini, ‘Yemin ederim’ diye bitirdi, uyarıldı ve yeminini tekrar etti. Bu konu böyle siyasi bir çekişme konusu olacak bir iş değil. Bu yemin yanlış formüle edilmiştir, bence de dili fevkalade hatalı. İçeriği berrak değil, anlamsızlıklar var. ‘Hürriyetleri kullanması ülküsünden’ gibi zor anlaşılır ifadeler var. Metin yeniden yazılabilir. Yazılan metinde daha farklı ifadeler kullanılabilir, bunları anlamak mümkündür. O lafı kullanamazsın, kullanılamaz değil Türkiye milleti lafının kullanılmasına hiçbir itirazım yok. Ama yeminde kullanılmaz o. Yani yeri değil. ‘Anlayış gösterseydi’ deniyorsa eğer o zaman herkes kendine göre bir kelimesi üzerinde tadilat yapmaya başlar. Türkiye milleti ifadesi yemin metninde olsa buna itirazım yok. Ama Türk milleti denildiği için o kullanılmalı. Bu metni herkes kendi kafasına göre değiştirse olur mu? Meclis’teki 549 kişi bu şekliyle okuyor metni. O şekliyle okuyanların bir kısmı da metnin içeriğinden de o ifadeden de mutlu değiller ama ‘Türkiye’de bir gerilim yaratmayalım, sistemi işletelim’ diye bağrına taş basıyor, okuyor bunun da farkındayız.”
‘Demokratlık bu değil’
Yanıt bekleyen sorulardan biri de Baykal’ın, Zana’nın yeminden önceki Kürtçe ifadelerini sorun olarak görüp görmediğiydi. Ancak yaptığı değerlendirmeler, Baykal’ın, metnin değiştirilmesine odaklandığını, öncesinde söylenenleri sorun olarak görmediğini ortaya koyuyor:
“Bir başka milletvekili besmele getirerek başladı yeminine. Yeminden önce birileri de çıktı Kürtçe bir şeyler söyledi. Orada Kürtçe konuşulmasının yasak sayılacak bir tarafı yok. (Cumhurbaşkanı’na hitaben konuşması) Diyebilir, derse istediği dilde onu der. Uygundur, değildir onu değerlendirmesi siyaseten yapılır. Ben Meclis Başkanı olarak hiçbir başka kelime kullanmasın diyemem.”
Zana’nın “Türkiye milleti” ifadesini sert tutumundan dolayı kullandığını söylemesi Baykal’ın konuşmasına da mercek tutulmasına yol açtı. Baykal, “Türk milleti” vurgusu yaptığı konuşmanın, yemin tartışmasıyla hiçbir ilgisinin bulunmadığını düşünüyor:
“O ayrı, o, benim düşüncem. Onun cevabı olacak diye yemin değiştirilmeye kalkılır mı? Ben konuşmamı yaptım, O benim başkanlık görevimi doğru yapma anlayışımın gereğidir. Başkanlık görevini doğru yapmak nedir? Yemini herkesin doğru okumasını sağlarsın. Şimdi bismillahirahmanirrahim diye başlıyor biri. “Hayır, başlama kardeşim, bu laikliğe aykırıdır” diyeceğimi mi zannediyor? Ne biçim kafa? Arkasından yemini okuyor adam. Bitti, o kadar. Birisi çıkıp Kürtçe bir şey söylüyor. Ne söylüyorsa bilmiyorum. Söyledi diye ben şimdi yemin etme mi diyeceğim? Türkiye’nin geldiği noktada karşı çıkılacak şeyler mi bunlar? Ama yemini kuralına göre edeceğiz. Yemin metni iyi değilse gel doğrusunu yazalım. Onu yapacağız, o zaman da o metinden yemin edeceğiz. Bu yemin iyi değil, bırakın herkes kendi kafasına göre istediğini söylesin. Böyle bir şey olamaz. Bu özgürlükçülük, demokratlık değil.”
‘Tepkim o ifadeye değil’
Anayasaya bağlı kalınması zorunluluğunun altını çizen Baykal’ın, “Türkiye milleti” ifadesiyle ilgili görüşlerini de şöyle aktarabilirim:
“Bunun çaresi, anayasa değişikliği yapılırken, bunun dikkate alınması ve gereğinin yapılmasıdır. Yani buna derseniz ki, ‘Boş ver, bunu istediği gibi söylesin’, bu iyi bir tarz değil. Ülke böyle yönetilmez, siyaset böyle olmaz. Bu konudaki yeminin daha doğru bir şekilde düzenlenmesi talebini saygıyla karşılarım ve onun gereği yapılır. Benim tepkim o lafa değil. Yeminin kişisel bir tercihle, takdirle bozulmasına tepki. Ben orada öyle bir konuşma yapmasaydım bunu yapmayacakmış. Ne alakası var? Bu başka bir şey. Sen benim konuşmama cevap vereceksen, yeminini edersin, çıkarsın dışarıda cevabını verirsin. Orada yemini istediğin gibi değiştirmeye hakkın var mı? Bu demokratlık değil. Önce ciddi olacağız. Görevimizi doğru dürüst yapacağız. Meclis’i yöneteceğiz. Neye göre; elimizdeki hukuka göre. Elimizdeki hukuk yanlışsa onu düzelteceğiz. Düzeltmeden bozmaya göz yumamam. Ben ne Türkiye milleti ifadesini özel olarak kullanmak yoluyla tahrik edici olurum ne de Türk milleti Türk milleti diye kafaya vurmak isterim. Dikkat edilirse benim açış konuşmamda da ‘Bizim dışımızda bu denildi’ diyor. ‘Bunu yapana Türk milleti denir’ diyor. Bu, inkâr edilemez. Ama bunu her yerde kafaya kakmak benim üslubum değil. Türkiye milleti diyene kızmak benim anlayışım değil. Türkiye milleti demeyi uygun gören de başımla beraber. Benim Türkiye milleti lafıyla bir kavgam, sıkıntım yok. Ortadaki yemin bu. Bu yemini değiştirmek isteyene de hiçbir itirazım yok. Türkiye milleti lafının söylenmesine de hiçbir itirazım yok. Ama 549 kişi böyle okuyup gereğini ifa etmişken, bir kişinin ‘Ben bunları kabul etmiyorum’ demesini haklı karşıladığınız zaman olay bambaşka bir yere gider.”
Özay Şendir
“Erdoğan, Osmanlıyı diriltmek istiyor…”
11 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Şaşırtan Çin
11 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Yatırımda yeni şifre: Hızlı nakit
11 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Nükhet Duru: Fırınlanmadan, pişmeden kalıcı olunmaz
11 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Vadeli lider vs. Vadesiz lider: Habemus Papam...
11 Mayıs 2025