CHP seçim bildir-gesini dün açıkladı.
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun, bildirgenin vurucu noktalarını duyurduğu konuşmasını dinledik.
Seçim beyannameleri genel olarak sıcak siyasi polemikten uzak bir vaatler silsilesi formunda oluşturulur.
Bildirgelerin bu geleneksel tarzı ile seçim yolunda sokakta sürdürülen kampanya taban tabana zıttır.
Anamuhalefet partisinin seçim bildirgesini ve Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını bu perspektiften analiz ettiğimizde sıralayabileceğimiz birçok başlık var.
Her şeyden önce AK Parti’nin “Yeni Türkiye” sloganı ve vizyonu, CHP’de “Yaşanacak bir Türkiye” karşılığını bulmuş. Seçim bildirgesinin başlığı da olan bu slogan, CHP Genel Başkanı’nın konuşmasının özeti olan bir “tamirat” dönemi vaadi içeriyor.
Bildirge de Kılıçdaroğlu’nun konuşması da karşıtlık ve negatifler üzerinden politika tarzının uzağında. CHP’nin “Milletçe alkışlıyoruz” başlıklı kampanya filmindeki yaklaşımın dün, bildirgenin açıklandığı salonun genel havasına hâkim olmadığını söyleyebiliriz.
Kılıçdaroğlu’nun bildirgeyi özetlerken yaptığı konuşmada AK Parti, Tayyip Erdoğan ya da Ahmet Davutoğlu isimlerinin hiç geçmediğini de not edelim.
Vaatler iddialı
Bildirgenin büyük çoğunluğu iddialı vaatler barındırıyor.
Bu vaatlerin büyük bölümü Kılıçdaroğlu’nun deyimiyle, sokaktaki kâğıt toplayıcısından sanayiciye kadar her kesimin cebine yönelik.
Örneğin; “4 yılda Türkiye’de yoksul kalmayacak”, “taşeron işçilerin tamamı kadrolu olacak”, “emekliye Ramazan ve Kurban Bayramı’nda birer maaş ikramiye verilecek”, “emeklinin maaşından kesilen yüzde 15’lik dilim kaldırılacak”, “mazot tarımda çiftçiye 1.5 lira olacak”, “aile sigortası getirilecek”, “hiçbir ailenin geliri 720 liranın altında olmayacak”, “asgari ücret 1500 lira olacak”, “kredi kartı ve tüketici kredisi faizlerinin yüzde 80’ini silinecek”, “hanelere 300 TL kira ve fatura desteği ödenecek”, “kadınlara 400 lira kreş desteği verilecek”, “ayda 277 lira taksitle 70 metrekare evler yapılacak”, “16,7 milyon kişi ve 3,5 milyon haneye sosyal destek verilecek.”
Belli başlılarını sıraladığım bu vaatlerin biri bile kuşkusuz önemli kaynaklar gerektiriyor.
Bu açıdan bakıldığında 7 Haziran’a giderken kampanya sürecinde Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun CHP’nin söz konusu vaatleri için “kaynağı nereden bulacaksın?” yönündeki eleştirilerini artırarak sürdüreceği kuşkusuz.
CHP’liler ise öngörülebilir bu eleştirilere takvimle yanıt veriyor.
Kılıçdaroğlu, ilk kez, 4 yıllık olası iktidar sürecinde bu vaatleri hangi tarihlerde yerine getireceğini dün açıkladı.
Takvim-lendirme, aslında bir iktidar projeksiyonu.
Dün açıklanan beyanname, CHP’nin artık iktidar olmayı istediğini de ortaya koyar nitelikte, öncekilere oranla daha iddialı ve bu anlamda ayrıntılı hazırlanmıştı.
Salonda toplanan CHP’lilerin en fazla attığı slogan da “iktidar, iktidar” sloganıydı.
‘Devlette tamirat’ sözü
CHP bildirgesinin ana çerçevesini iki bölüme ayırmak mümkün.
Bunlardan birincisi üstte sıraladığım pozitif ekonomi, vatandaşın geçim derdi ve gelecek kaygısına dönük vaatler.
İkinci bloğu ise “devlette tamirat sözü” olarak ifade edebiliriz.
Bu bölümde de Kılıçdaroğlu’nun, “güçlü kurumlar” tanımında ifadesini bulan idarenin tepeden tırnağa restorasyonu vaadi var.
“Güçlü parlamenter sistem, kuvvetler ayrılığı ilkesinin pekiştirilmesi, partilerüstü, yürütme ve yasama üzerindeki etkisi sınırlandırılmış Cumhurbaşkanlığı modelinin tesis edilmesi, Siyasi Partiler Yasası’nın değiştirilmesi, HSYK’nın hâkimler ve savcılar yüksek kurulları olarak ikiye ayrılması, 12 Eylül’den kalma antidemokratik yasaların değiştirilmesi, YÖK’ün kaldırılması, TİB’in yeniden yapılandırılması, MİT Yasası’nın değiştirilmesi” gibi...
İyi çalışılmış, ciddi vaatler içeren seçim bildir-gesiyle, CHP, siyasi, etnik veya mezhepsel bir seçmen kitlesine değil “derdi olanlara” hitap ediyor.
Kılıçdaroğlu, Ak Partili’den, MHP’liden, HDP’liden değil, emekliden, genç işsizden, öğrenciden, onları okula gönderen anne ve babadan, işverenden, işçi ve memurdan oy istiyor.
Son bir not, bildirgedeki Kürt sorunu bölümlerine ilişkin.
CHP’nin bu meseleye bakışında bir pozisyon değişikliği görülmüyor.
CHP, sorunun mutlaka parlamento zemininde, hukuka uygun ve şeffaf biçimde çözülmesini istiyor ve vaadini bu yönde pekiştiriyor.
Yine muhalefette kalması halinde, çözüm sürecinin seçimden sonraki yolculuğunda CHP’nin bir paydaş olmayacağı tescillenmiş oluyor.
Özay Şendir
“Erdoğan, Osmanlıyı diriltmek istiyor…”
11 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Şaşırtan Çin
11 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Yatırımda yeni şifre: Hızlı nakit
11 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Nükhet Duru: Fırınlanmadan, pişmeden kalıcı olunmaz
11 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Vadeli lider vs. Vadesiz lider: Habemus Papam...
11 Mayıs 2025