Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hafta sonu çok sayıda bakanla birlikte Diyarbakır’a gidiyor.
Çözüm sürecinin akıbetine ilişkin bulanık ortamın netleştirilmesi açısından zaten çok önemli olan bu ziyareti daha da önemli kılan gelişme, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’nin Başkanı Mesud Barzani’nin de törenlere katılacak olması.
Barzani’nin 21 yıl sonra Güneydoğu’nun kalbine gelmesi, üstelik Başbakan Erdoğan ile toplu açılış töreninde yan yana olması sembolik açıdan, Türkiye’nin yeniden tahkim ettiği Irak politikası açısından, çözüm süreci ve Kuzey Suriye denklemi açısından kritik önem sahip.
Ankara, Bağdat’taki merkezi yönetimle bozulan ilişkilerin düzeltilmesi yönünde ciddi adımlar atarken eşzamanlı olarak Kuzey Irak’la uzunca bir süredir kurulan ortaklığın tabiri caizse çantada keklik sayılmaması gerektiğini gösteren akılcı bir politika izlemeye çalışıyor.
KDP ile PKK arasındaki geleneksel rekabet zaten biliniyor. Üstelik Diyarbakır ziyareti, Kuzey Suriye’deki gelişmelerin Barzani ile PYD arasındaki ilişkiyi kopardığı, bunun örgüt ve BDP’nin bakışını etkilediği bir dönemde gerçekleşiyor.
Çözüm sürecine desteğini başından beri net ifade eden Barzani’nin ziyaretinin bu mesajın pekiştireceği bir atmosferde geçeceğine de kuşku yok.
Bir yandan da Kürt vatandaşlar açısından Barzani gibi sembol bir ismin, sembol bir kentte, üstelik toplu açılış-toplu nikâh gibi bir programla buluşturulmasının seçim ortamına girilirken, iktidarın bazı iç politik hesaplarının sonucu olduğu yorumları yapılıyor.
Ve nihayet işin, “tamamen duygusal” boyutu da var. Büyük enerji transferi anlaşmaları, Türkiye için hem Kuzey Irak hem de Bağdat yönetimi ile sıkı işbirliğini zorunlu kılıyor.

“Kıskançlığa gerek yok”
Barzani’nin 21 yıl sonra Kuzey Irak Kürdistan’ının lideri olarak Diyarbakır’da ağırlanabilecek olması aslında her şeyden önce zamanın ruhu denen şeyin ta kendisini ifade ediyor.
Dün sohbet ettiğimiz Ak Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu da aynı noktaya, “normalleşme ve iklim” nitelemeleriyle işaret etti.
Ensarioğlu’na, Barzani’nin Diyarbakır’a hükümetin davetiyle geliyor olmasının BDP cephesinde yarattığı rahatsızlığı sordum.
Mardin Milletvekili Ahmet Türk, dün, “Sayın Barzani, Diyarbakır gibi bir kente geldiğinde aslında her şeyden önce Diyarbakır halkını, büyükşehir belediye başkanını ve kardeş olan partiyi ziyaret etmesi gerekir, beklentimiz buydu. Başbakan’ın daveti üzerine gelmiş olması Kürtler arasında bir tartışmaya neden olur” demişti. Ensarioğlu, şunları söyledi:
“Kıskançlığa gerek yok. Bunu yapmasınlar. Biz, Türkiye normalleşsin istiyoruz. Normalleşen Türkiye’nin bir sonucudur bu ziyaret. BDP’liler dünün şartlarında, Nevruz’da davet ettiler ama gelebileceği iklim yoktu. Yoksa BDP’yi reddettiğinden değil. BDP’yle ya da PKK ile konferans için her gün görüşüyor. Birçok mesele için zaten görüşüyordu Sayın Barzani. Ama Diyarbakır’a gelebilmesinin koşulları, bu iklim bugün sağlanabilmişse bugün geliyor. Bu iklimi de yaratan hükümetin kendisidir. Bunu yaparak biz BDP’ye çalım atmak, BDP’ye gol atmak falan niyetinde değiliz. İç politik kaygılarla, yerel seçimlerle falan hiç ilgili bir şey değil. Türkiye’nin normalleşme ve barış süreciyle ilgili bir olaydır. ‘Bu sorun çözülsün benim tekelimde olsun’; böyle bir şey olur mu? Kürt sorunu çözülsün BDP’ye de ihtiyaç yok bize de ihtiyaç yok ondan sonra. BDP, Kürt sorununu çözmek için ortaya çıkmış bir parti değil mi?”

“Psikolojik etkisi olacak”
Ensarioğlu, ziyaretin kendisinin başlı başına bir mesaj olduğunu belirtti. “Orada ne diyeceğinden daha önemlisi bu ziyaretin Diyarbakır’a yapılıyor olması. Buraya gelişi bile çok önemli mesajdır” dedi.
Diyarbakır’ın önemli bir siyasi merkez, Barzani’nin de Kürtler için sembol bir isim olduğunu belirten Ensarioğlu, şu ifadeleri kullandı: “Şivan Perver de Kürtler için çok önemli bir ozan. Barış sürecinde özellikle Diyarbakır’da bu isimlerin bir araya gelişi çok çok önemlidir. Bunun yaratacağı psikolojik etki ve iklim, barış sürecine çok ciddi katkı sunacak.”