Ak Parti’nin olmayacak vaatleri seçim beyannamesine koymayacağını belirten Başbakan Davutoğlu, muhalefeti eleştirerek “Hesap vermeyecekseniz Mars’tan su bile getirirsiniz” dedi...
Davutoğlu HDP’nin ‘İnadına barış’ sloganı için de “Ankara’ya doğru konuşmak özgür Türkiye’de mümkün. Bunu Kandil’e doğru söylesinler, o cesaretleri varsa” diye konuştu...
Düsseldorf’ta gurbetçilerle buluşan Davutoğlu, gezisine eşlik eden gazetecilerle sohbet etti.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, BM programı çerçevesinde çıktığı uzun ABD seyahatinden döner dönmez, ayağının tozuyla Almanya’ya günübirlik ziyarette bulundu. Düsseldorf’ta gurbetçilerle buluşan Davutoğlu’na yoğun programı içinde bugün açıklayacağı Ak Parti’nin 1 Kasım beyannamesinden, muhalefet partilerinin seçim beyannamelerine kadar uzanan sorularımızı yöneltme şansı bulduk.
Başbakan, sloganını “İnadına barış” olarak belirleyen HDP’ye, “Dönüp Kandil’e söylesinler” yanıtını verirken, Ak Parti’nin muhalefet partilerinden farklı olarak yerine getiremeyeceği vaatlerde bulunamayacağını söyledi. Muhalefetin tek başına iktidar umudunun olmadığını belirtirken, bildirgelerindeki vaatler için, “Hesap vermeyecekseniz Mars’tan su bile getirirsiniz” dedi.
Davutoğlu’nun sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
SOSYAL KESİMLERE VAATLER OLACAK: (Beyannamenizde Türkiye’ye ne vaat edeceksiniz?) Seçim beyannamesini yarın (bugün) detaylı şekilde aktaracağız. Ben hep siyasetle ilgili konuşurken dikkat ederseniz, süratle akan bir nehir. Akan su aynı su ama yatakla suyun buluşması değişiyor ve dinamik bir süreç. Dolayısıyla seçim beyannameleri arka arkaya getirildiğinde felsefi bütünlük oluşturması lazım. Değişen şartlara göre yenilenmesi lazım. Çelişkili bir tutum varsa o bir zaaftır, tümüyle aynıysa o da bir zaaftır. Aradan 14 sene geçmiş şartlar değişmiş. Burada bir süreklilik ile değişim arasındaki dengeyi gözetmek lazım. Son beyanname ile arasında kısa bir zaman var. Birisi bahar, birisi güz. 7 Haziran seçimleri bizim açımızdan kendisine has özellikleri olan bir seçim. Yüzde 41 alarak birinci parti çıkmamıza rağmen, tek başına iktidar olamamamız hasebiyle bir muhasebe yapmamız lazım. Halkla kurduğumuz ilişki içinde sonuçlar, seçim beyannamemizi masa başında çalışarak oluşturmayalım. Halka sorarak yapalım dedim. Halkla iletişim içinde talepleri karşılamaya çalıştık. Eski beyannamenin felsefesi muhafaza edilmek suretiyle değişen şartlar içinde sosyal kesimler bağlamında bu vaatleri ele alacağımız bir beyanname olacak. ABD ve Almanya seyahati dolayısıyla diğer partilerden sonra açıklayacağız. Bütünüyle kapsamlı bir beyanname olacak. Her kesimle ilgili vaatler, ayrıca broşürlerle dağıtılacak. Demokratikleşme ve reformlar bölümü olacak. Reformların içinde hem ekonomik hem de siyasal bölümler olacak. Vaatler bir de büyük projeler olacak. Sunuş itibariyle daha önceki seçim beyannamesine göre geneli itibariyle daha kolay anlaşılır, daha kolay nüfuz edilir beyanname olacak. İnşallah güzel sürprizlerimiz, haberlerimiz de olacak.
AK PARTİ DIŞINDA SORUMLULUK ÜSTLENECEK PARTİ YOK: (Kampanyanızın ana teması ne olacak?) Bir kere reaktif bir kampanya, reaksiyonel bir kampanya olmayacak. Başka partilere ayarlı, diğerlerinin politikalarını eleştiren bir kampanya olmayacak. Aksine 13 yıllık derin tecrübe birikimi üzerinde bundan sonrasında nasıl bir yol kat edeceğimiz, 2023 hedefleri, demokrasi vurgusunun yer aldığı bir kampanya olacak. Konjonktürel bir kampanya olmayacak. Sadece 7 Haziran odaklı olmayacak ama onun da üzerinde duracağız çünkü 7 Haziran’dan bu yana yaşananlar bir sınav niteliğindeydi. 12 yıldır bizi iktidardan uzaklaştırmak isteyenler kendilerini bir fırsat penceresinin önünde buldu. Ak Parti iktidarının bittiği iddiasında bulunanların iktidar iddiasının da olması lazım. Ama gösterdi ki Ak Parti dışında ülke sorumluluğunu üstlenecek dirayette ve cesarette bir parti yok.
CHP 2 AYA BİLE HAYIR DEDİ: Ben şu anda Ak Parti hükümetinin başbakanı değilim, zorunlu seçim hükümetinin başbakanıyım. Sayın Cumhurbaşkanı bu görevi verdiğinde ben ‘parti işlerine yoğunlaşayım, başkası yapsın’ demedim. Ama CHP iki aya bile ‘hayır’ dedi, sorumluluk üstlenmekten kaçındı. MHP ise külliyen ‘hayır’ dedi. Bu 4 aylık sınavı kim geçti diye sorarsanız, en uzlaşmacı tutum sergileyen yapıcı parti Ak Parti idi. Blok siyaseti yapan CHP, hayır siyaseti yapan MHP, terör siyasetini gündeme getiren HDP var. Sorumluluktan kaçmayan kısa vadeli de uzun vadeli de olsa her şeye evet diyen Ak Parti var.
‘EVET DİYECEKTİM, BIRAKMADILAR’ TADINDA MEKTUPLAR: Seçim hükümetinde yer almaya evet demeyenler bile kendi iradeleriyle evet dememezlik yapmadılar. Milletvekilleri üzerinde mahalle baskısı oldu. Bana gelen cevabi mektupları hatıra olarak saklıyorum. Gördüğünüz gibi ben ‘evet’ demek istiyordum ama bana bırakmadılar tadında mektuplar var. Niye, milletvekillerinin üzerinde baskı var. Diğerleri mahalle baskısı. HDP’nin iki bakanı dağ baskısı ile çekildi.
‘SADECE ÜLTİMATOM VERİLMİŞTİR’
(Sırrı Süreyya Önder’in Şah Fırat’ın taşınmasına biz yardım ettik sözleri) Herhalde o senaryo rüyası gördü. Bazen böyle fazla senaryo yazanlar, gerçeklikle senaryoyu karıştırır. TAO felsefesinde, Çuang-Tse’nin bir sözü vardır. ‘Dün gece rüyamda kelebek olduğumu gördüm diyor. ‘Acaba gerçekte insanım da rüyada mı kelebek oldum? Yoksa rüyadaki kelebek gerçek de şu anda rüyadaki insan mıyım? Çok derin bir felsefi şey var burada. Sırrı Süreyya Bey, herhalde burada senaryolarla gerçekliği karıştırıyor. Kafasında bir senaryo yazmıştı. O senaryo gerçek olmasa da bunu söylemiş. Bu konuda ne Sırrı Süreyya Bey’le ne de bir HDP’liyle görüşme yapılmamıştır. Sadece şu yapılmıştır, biz şuradan şuraya taşıyoruz diye ultimatom verilmiştir. DEAŞ’a da PYD’ye de rejime de aynı anda verilen ültimatomdur. Şuradan şuraya taşınıyor, herhangi bir zarar veren olursa gereği yapılır. PYD’ye de DEAŞ’a iletecek, mekanizmalarımız var. PYD’ye teşekkür etmedim. Nerede etmişim söylesin. Ne teşekkür ne izin söz konusu. Külliyen yalandır.
‘CHP İLGİNÇ DEVİNİMLER YAŞIYOR’
(CHP, beyannamesinde, terörden ziyade sorun Kürt meselesi olarak ele alınıyor yönündeki soruya karşılık): CHP çok ilginç devinimler yaşıyor. Ben gözlemimi ifade edeyim. Sürekli bir dalgalanma halinde, çözüm süreci söz konusu olduğunda ulusalcı çizgiden bize en ağır eleştiriler yapan yine CHP idi. Şimdi, terör sorunu yokmuş da Kürt sorunu varmış gibi yaklaşıyor. CHP bir yerde istikrar yakalayacak ama bir sarkaç gibi bu dalgalanma nereye kadar gidecek bilemiyorum. Ana muhalefet partisi bir istikrarlı çizgide siyaset yaparsa daha iyi olur. Daha önce Dersim tartışmaları açıldığında hiç tepki vermeyen CHP şimdi tahkik edilmesi yönünde tavır sergiliyor. İkincisi Suriye mültecileri konusunda daha önce hepsini Suriye’ye göndereceklerdi şimdi Avrupa’dan bir merhamet olunca CHP daha insani bir tavır takınıyor. Bu iki konuda da olumlu yansıyan yönleri itibarıyla olumlu değişim. Bizim için belli. Terörle mücadelede kararlı tutum, eşit vatandaşlık ilkesi doğrultusunda yine tavizsiz tutum.