Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

CHP’nin 1 Kasım seçimlerine dönük vaatlerini ve Türkiye’nin temel sorunlarına çözüm önerilerini içeren seçim bildirgesi dün açıklandı.

Emekliye iki maaş ikramiye, bin 500 TL’ye çıkarılan asgari ücret gibi 7 Haziran seçimlerine damga vuran vaatlerin rüzgârını seçim sandığına istediği gibi yansıtamayan CHP’nin dün açıklanan bildirgesi bir öncekinin tahkim edilmiş haliydi.

Genç seçmenleri HDP’ye kaptırmanın da maliyetini ödediğini düşünen CHP’nin; üniversite öğrencilerine, genç taşeron işçilere, genç tarım işçilerine, lise öğrencilerine yüzünü alabildiğine döndüğü bir kampanya süreci izleyeceğimiz de anlaşılmış oldu.

Haberin Devamı

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 7 Haziran seçim sürecinden bu yana özellikle de 8 Haziran sabahından itibaren sol kesimde ezber bozan bir yaklaşım sergilemeye gayret ediyor. Buna genel anlamda, “pozitif politika” diyebiliriz.

Kılıçdaroğlu, sorundan çok çözümü, olmazdan çok oluru göstermeye, uzlaşmanın altını çizmeye dayanan bu stratejisinin meyvelerini 1 Kasım gecesi yiyebilecek mi hep birlikte göreceğiz.

Sonuç ne olursa olsun, CHP liderinin dün seçim bildirgesini açıklarken tuttuğu yol da genel olarak beyannameye hakim olan hava da bu stratejiyi destekler mahiyetteydi.

Bu durumun tek istisnasının, adını vermese de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a dönük bazı göndermelerde yaşandığını söyleyebiliriz.

Dün, CHP’nin Türkiye’nin yaşadığı beş büyük sorun alanındaki iddiasını ortaya koydu Kılıçdaroğlu.

Demokrasi ve hukukun üstünlüğü, ekonomi, dış politika, eğitim ve toplumsal barış-Kürt sorunu olarak sıralanan bu büyük beşliyle baş edebilecek bir programının ve kadrosunun olduğu iddiasında bulundu.

Doğrusu Kılıçdaroğlu’nun, “Yaparım, biz yaparız, sadece biz çözeriz, bizden başkası yapamaz” gibi ifadeleri bu kadar sık kullandığı bir konuşmaya ilk kez tanık oldum.

Bu tercihte, 8 Haziran sabahından itibaren doğruyu yaptığına ve bunun sonucunu alacağına olan inancın verdiği özgüvenin yattığını düşünüyorum.

Bu nedenledir ki CHP lideri koalisyonun niye kurulamadığını da uzun uzun anlattı dünkü konuşmasında.

Haberin Devamı

Uzlaşamayan siyasetçilerin maliyetini bütün Türkiye’nin çektiğinin altını çizerek içeride ve sınırlarımızın hemen ötesinde yaşanan şiddete dikkati çekti.

CHP’nin, Türkiye’nin en yakıcı meselesi olan Kürt sorununa yaklaşımı da bildirgenin değişik bölümlerinde sayfa sayfa yer almış.

Sorunun çözümü için Toplumsal Mutabakat Komisyonu, Ortak Akıl Heyeti ve Gerçekleri Araştırma Komisyonu kurulmasını öneren CHP’nin siyaseti silahın önüne geçirme konusundaki temel yaklaşımını da özetledi Kılıçdaroğlu.

Soruna yanlış bakışın, “iki baldırı çıplak” hikâyesiyle başladığını söyledikten sonra sıraladı:

1- 30 yıllık tecrübe gösterdi ki Kürt sorunu güvenlik politikalarıyla çözülmez.

2- Siyasal partiler ama, fakat, lakin demeden teröre de terör örgütüne de karşıyız diyecekler, korkmayacaklar.

3- Kürt sorununu toplumsal uzlaşmayla, birlikte çözeceğiz.

4- Toplumsal uzlaşmanın merkezi TBMM’dir.

5- Bu temel sorunu çözmek için samimi ve dürüst olacaksınız. Gizli kişisel bir ajandanız olmayacak. Halka hesabını veremeyeceğiniz angajmanlara girmeyeceksiniz, muhalefete ve topluma bilgi vereceksiniz.

Haberin Devamı

Etnik kimlik, inanç ve yaşam tarzı üzerinden siyasete karşı çıkan cümlelerini de not ettik CHP liderinin.

Kılıçdaroğlu’nun konuşması tamamlanıp salondakiler fuayeye çıktığında bir diyalog kulağıma çalındı.

“Sağlam beyanname değil mi?” diye soran bir CHP’liye diğeri, “İyi de bu CHP’yi iktidar yapmıyor” diyordu.

Zaten Kılıçdaroğlu da, “7 Haziran’daki yüzde 25’lik oy oranını yüzde 30’a ne kadar yaklaştırabilirimin” hesabında.

Gerçekçi olmak gerekirse dünkü bildirge de “Türkiye tekrar koalisyon seçeneğiyle karşı karşıya kalırsa CHP, sorunları çözmeye odaklı, uzlaşma taraftarı, iddialı bir koalisyon ortağıdır” bildirgesiydi.