PKK seçim öncesinde Türkiye sınırlarında faz değiştirdiğini göstermiş, Kobani benzeri kantonlaşma hedefiyle kurtarılmış bölgeler projesine kilitlenmişti.
7 Haziran - 1 Kasım arasındaki manzara; devletin bu hedefi ortadan kaldırma, örgütün yeni stratejisini içeride ve Kuzey Irak’ta besleyen kaynakları kurutma mücadelesinin yansıması şeklinde olmuştu.
Örgütün 1 Kasım’dan kısa bir süre önce ilan ettiği eylemsizlik, seçimden hemen sonra ortadan kalktı.
Son bir haftadır art arda çatışma ve şehit haberleri geliyor.
Devletin seçimden kısa bir süre önce ile seçimin hemen ertesindeki birkaç gün için daha düşük yoğunluklu seyreden mücadele konseptinde şu günlerde ciddi değişiklik var.
Örnek, neredeyse iki haftadır Silvan’da yaşananlar.
Üç büyük mahallede sokağa çıkma yasağıyla tırmanan olaylar o aşamaya geldi ki halk çareyi çevre illere göç etmekte arıyor.
Yıllar içinde izlediği strateji ve faydalandığı konjonktürle, “kırsalın değil yaşam merkezlerinin” örgütüne dönüşen PKK-KCK’yla mücadelede son aylarda kat edilen mesafenin özetini, aktarılan bazı bilgiler ışığında şöyle yapabilirim:
Mücadelede gelinen aşama
Kuzey Irak bağlamında ciddi mesafe alındı. Sığınaklar, depolar, mühimmat merkezleri imha edildi. Tespit edilen hareketli hedefler vurulmaya devam ediliyor. Lider kadrosundan İran tarafına gidenler var. Suriye’ye geçenler var. Ama çoğunluk hâlâ Kuzey Irak’ta.
Şehir merkezlerindeki yapıları tasfiye açısından devlet sonuç alıcı bir noktada.
Bölgedeki kritik bazı ilçelere ve buralardaki mahallelere yoğunlaşılıyor, ancak temkinli ilerleniyor.
Asıl hedef, şehirlerin kenarlarındaki yapılanmalar.
Karada Hakkâri-Şırnak ve çevresindeki bölgede, devlet jargonuyla süpürme operasyonu büyük ölçüde tamamlandı.
Hedef, şehirlerdeki yapılanmayı tamamen çökertmek.
1 Kasım öncesinde Doğubayazıt, Cizre ve Yüksekova’da görüldüğü gibi, buraları da kapsayacak şekilde Şırnak, Silopi ve Nusaybin’i de içine alan geniş bir yelpazede şehirlerdeki örgüt varlığını ve alt yapılanmaları ortadan kaldırmak. Bunu kış sonuna kadar tamamlamak.
Yakalanan telsiz konuşmalarından örgütün eylem için eleman ve malzeme sevkiyatında sıkıntılar yaşadığı anlaşılıyor.
PKK daha çok yüklenecek
Güvenlik ve istihbarat bürokrasisinin tespiti, örgütün önümüzdeki dönemi şehir yapılanmaları yoluyla ve kırsalda güçlü olduğu bölgelerde, “daha çok yüklenerek” geçireceği yönünde.
Bir yetkilinin ifadeleriyle, “Çözümde sonuç alınmasıyla ilgili değiller. Çözüm sürecini kullanarak hakimiyet kurmanın peşindeydiler. Süreç sırasında ben yapacağımı yapayım, sonunda ne çıkarsa anlayışındaydılar. Hem bu anlayış hem de kurtarılmış bölgeler stratejisini çökertebilmek için yoğun mücadele sürecek.”
İmralı hatırlatmasına yanıt
En azından 7 Haziran - 1 Kasım arasında sadece devlet heyetiyle teması olduğu bilinen Abdullah Öcalan’ın yeniden devreye girmesi, İmralı merkezli bir sürecin yeniden başlatılması konusunda da nabız tutma imkânım oldu.
Öcalan’ın, “Süreç başlar ve yeniden benim üzerimden ilerler” hazırlığı yaptığı belirtiliyordu.
Keza, 7 Haziran’dan sonra Öcalan’ın çözüm sürecinin sona ermesi konusunda HDP ve Kandil’i suçlayan ifadeler kullandığı yolundaki iddialar kamuoyuna yansımıştı.
Seçimden hemen önce, “Öcalan’ın şu noktada sonucu belirleyici bir rolü hâlâ var mı” sorusuna devlet katından verilen yanıtı yazmıştım.
“Ağırlığı var ama böyle bir noktada ağırlığını test edecek şeyler yapmaktan kaçınması doğaldır. Boşa düşmemek için daha dengeli şeyler yapmaya çalışır” yanıtını aldığımı paylaşmıştım.
HDP’nin İmralı heyetinin geçtiğimiz salı günü yaptığı basın toplantısındaki çağrıların merkezi İmralı’ydı.
Öcalan üzerinden psikolojik harp oyunları oynandığını savunan Ankara milletvekili Sırrı Süreyya Önder, İmralı’nın barışın sigortası olduğunu belirterek, çözümün onun masasının üzerinde durduğunu söyledi.
Aldığım bilgiler, devlet heyetinin Öcalan’la görüşmelerinin son dönemde yoğun biçimde sürdüğü yönünde.
Ancak devlet, Öcalan-HDP-Kandil irtibatının yeniden canlandırılması konusunda ise mesafeli.
Şu ifadeler bu açıdan önemli:
“Kobani olaylarında, ‘İmralı devreye girsin’ dediler, girdi ne oldu? İmralı’nın hangi dediğini yaptılar? Türkiye’yi terk etmeleri çağrısına niye uymadılar? İmralı şubat ayında kongreyi toplayın, silah bırakma kararı alın demişti. Önce yapmadılar. Sonra ‘Kandil istemiyor’ dediler. Sonra yazılı olarak istediler, sonra ‘görüşelim’ dediler. Görüştüler ne oldu?”
Tepetaklak olan çözüm sürecinin 1 Kasım’dan sonra, İmralı’yı da merkez alarak hemen diriltilebilmesinin çok zor olduğu ortada.