Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ak Parti’nin seçim zaferinin ilanının üzerinden üç gün geçti.

Bu üç günde Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Ak Parti’ye oy vermeyen vatandaşlara dönük kucaklayıcı mesajlarına tanık olduk.

Tayyip Erdoğan sonrası Ak Parti’nin Genel Başkanı olarak girdiği ikinci seçimde yüzde 50’ye yakın oy alarak Ak Parti külliyatında önemli bir bölüm açan Davutoğlu’nun omuzlarında büyük bir yük var.

“Müsterih olun” diye seslendiği Ak Parti muhalifi seçmen kitlelerinin beklentilerine uygun adımların atılmasıyla, partiye yüzde 49.4’le yeniden can suyu veren kitlelerin beklentilerini karşılamak bu yükün toplamı.

Haberin Devamı

Davutoğlu bu nedenle işe hızlı ancak hatasız başlamak istiyor.

Hükümeti kurmanın Anayasa’dan ve yasalardan kaynaklanan normal bir prosedürü var.

Bu konuda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın inisiyatifiyle hızlandırıcı adımlar atılması düşünülmüyor.

Görevlendirme ve hükümetin çalışmalarına başlaması süreci olağan seyrinde gidecek.

İki kritik toplantı

Davutoğlu, hemen iki kritik toplantıya başkanlık edecek.

Bir güvenlik, bir de strateji toplantısı yapacak.

Güvenlik toplantısı, terörle mücadele ve rafa kaldırılan çözüm sürecinin 1 Kasım sonrası akıbeti açısından hayati önemde.

Strateji toplantısında ise seçim kampanyasını yürüten ekipler de dahil Ak Parti’den geniş bir katılım olacak.

Bu toplantıda hükümetin kısa ve orta vadedeki yol haritası belirlenecek.

Yazımına başlanan hükümet programı da şekillendirilecek.

Ak Parti’de hükümet programı için “Partinin seçim beyannamesi aslında hükümet programıdır” değerlendirmesi yapılıyor.

Bütçe görüşmelerinin hızla bitirilmesinin ardından strateji toplantısında çizilen yol haritası ve yapılan takvimlendirme doğrultusunda harekete geçilmesi tasarlanıyor.

Bu kapsamda ekonomi odaklı vaatler dışında, düşünce ve ifade özgürlüğünün sınırlarını genişleten, Kürt ve Aleviler başta olmak üzere toplumun çeşitli kesimlerinin haklarına yönelik reformların belirlenen takvim doğrultusunda yapılması düşünülüyor.

Anayasa orta vadede

Anayasa konusu ise yeni dönemde Ak Parti’nin önündeki en önemli başlıklardan biri.

Haberin Devamı

Ak Parti’nin seçim beyannamesinde geniş yer ayırılan, Davutoğlu’nun 1 Kasım gecesi yaptığı balkon konuşmasında özellikle vurguladığı yeni anayasa konusu yol haritasının kritik virajlarından biri.

Malum yeni anayasa, herkesin bir tarafından ısırdığı ama kimsenin yutmaya cesaret edemediği bir lokmaya benziyor.

Mevcut tablonun anayasa için uzlaşmayı dayattığı, seçmenin de her koşulda uzlaşma mesajını verdiği Ak Parti tarafından da görülüyor.

Söz konusu yeni anayasa ise Ak Parti 330’un üzerinde sandalyeye sahip olsa bile bir uzlaşma gerektiği kesin.

Bu nedenle yeni anayasa müzakerelerine başlamadan önce “yol temizliği” niteliğinde yapılacak yasal düzenlemeler ve bazı reformist adımlar söz konusu olacak.

Hükümet cephesindeki planlama, “yeni anayasa meselesinin hemen gündeme alınmayacağı ancak seçimden önceki son 1 yıla da bırakılmayacağı” şeklinde.

Çalışmaların son 1 yıla bırakılmasının seçimi gözeten partilerde tutum değişikliklerine yol açtığı düşüncesi hâkim.

Başkanlık tıkamamalı

Haberin Devamı

Yeni anayasa bağlamında bütün partiler açısından temel belirleyici konu “başkanlık”.

CHP, MHP ve HDP’nin başkanlık sistemine baştan karşı oldukları biliniyor.

Ak Parti beyannamesinde de yer alan “başkanlık” başlığının anayasa tartışmalarında yeniden masaya getirileceğine kuşku yok.

Davutoğlu cephesinde bu başlığın anayasa görüşmelerinin önünde engel oluşturmayacak biçimde tartışılması gerektiği düşüncesi hâkim.

Terörle mücadele tam gaz

Çözüm süreci konusuna gelince...

Bu konu hükümetin önündeki mayınlı alanlardan biri.

Davutoğlu cephesinde, terörle mücadele bağlamında, “Başladığımız işi yarım bırakmayacağız” kararlılığı hâkim.

1 Kasım’da sandıktan çıkan sonucun, bölgedeki vatandaşın merkezinde silah olan politikalarla mesafesini iyice açtığı, seçmenin HDP’ye “Siyasi sahada ol” mesajını verdiği düşünülüyor.

Silahla arasına mesafe koymayanların hem sandıkta, hem arazide bunun maliyetini ödedikleri ifade ediliyor.

Karar alıcıların terörle mücadele konusundaki yaklaşımında bir esneme yok.

PKK silah bırakana kadar terörle mücadele etkin biçimde sürdürülecek.

Bir süredir devrede olmayan Abdullah Öcalan’ın yeniden aktif bir aktör haline gelebilmesi de HDP’nin bu sürece yeniden dahil olabilmesinin ön koşulu da PKK’nın silahlarını gömmesi ve Türkiye’den çekilmesi.

Devlet açısından terörle mücadele ile çözüm süreci arasında kalın bir çizgi var.

Bir yandan bu mücadele etkin biçimde sürdürülürken, diğer yandan demokratikleşmeye dönük reform politikalarının güncellendiği bir döneme tanık olacağız.