Meğer Güldünyanın ölümü üzerimize üzerimize geliyormuş.Eczacıbaşı ile aynı sohbetimize geri dönmek istiyorum.Güler yüzlü, şeffaf ve verimli çalışan bir kamu yönetiminin amaçlandığı e - Dönüşüm stratejisinin başarısı, "kafaların değişmesine" bağlı sonucuna varıyorduk."Kafalar" denirken, ne anlatılmak isteniyor, tartışıyoruz. Devletin küçültülmesi değil, verimli hale gelmesi; vatandaşın potansiyel suçlu olarak algılanmaması gibi zihinsel bir reformdan sözediyoruz.Faruk Eczacıbaşı tam da bu sözlerin arasında, Avrupa Parlamentosu Milletvekili Elly Plooij Van Gorsele geliyor.Eczacıbaşı, Hollandanın "Halk için Özgürlük ve Demokrasi Partisi" milletvekili de olan Van Gorselın, "Türkiyenin ABye alınmasına tamamiyle karşıyım. Türkiyedeki kadınlara bakış açısını, AB içine taşımak istemem" sözlerini getiriyor masaya...Eczacıbaşı Gorsel ile son iki yılda iki kez karşılaşmış. Gorsel ile Romanyada yapılan bir e - Avrupa toplantısında tanıştığını söyleyen Eczacıbaşı, "Van Gorselin görüşü değişmedi" demeyi de ihmal etmiyor.Hollandalı kadın milletvekiline karşı, infaz kararı alan "töre hukuku" karşısında, emniyetin acizliği nasıl anlatılır?Kuzeninin eşinden hamile kalan 22 yaşındaki Güldünyanın, Bitlisten İstanbula kadar Azrail gibi izini süren erkek kardeşleri, aile fetvası adına canını kıyabildiler. Herkes seyretti...Kadın cinayetlerine, töresel ve dinsel meşruiyet kazandıran, öldürme emrinin yazılı olduğu "aile fetvası" ile AB uyum yasaları örtüşmüyor elbette.Kim veriyor bu fetvayı? Babalar mı, analar mı, kardeşler mi? Hepsi mi? Yoksa yerel otoriteler mi?Diyarbakır Kadın Merkezi (KAMER) 2000 - 2003 yılları arasında 23 kadının töre cinayetlerinden sakınmak için kendilerine başvurduğunu açıklamıştı. Yapılan araştırmada, yakınlarının tecavüzü ile sonuçlanan olaylarda, yerel otoritelerin "aile fetvası" verdikleri dile getirilmişti.Yerel otorite kimdir? Ağa, şeyh, şıh, aşiret reisi...Van Gorsel, Güldünya haberini okuyunca ne düşünebileceğini tahmin edebiliyorum. Yalnız, Doğu ve Güney Doğu illerinde "yerel otoriteyi" ABye uyumlu hale nasıl getireceğimizi çözemiyorum.Avrupa Konseyi Delegasyonu üyesi CHPli Gülsün Bilgehan Toker, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin raporunda, namus ve töre cinayetlerinin "insanlık dışı utanç cinayetleri" olarak yer aldığını hatırlatıyor. Bu raporlarda Türkiyenin de adı geçiyor.Toker, Birleşmiş Milletler (BM) Nüfus Fonu verilerine göre, dünyada her yıl 5 bin kadının töre cinayetlerine kurban gittiğini, ancak bunların bir kısmına intihar ve kaza süsü verildiğini sözlerine ekliyor.Bizde olduğu gibi...Diyarbakır, Batman, Bitlis farketmez... syilmaz@milliyet.com.tr Türkiye Bilişim Vakfı Başkanı Faruk Eczacıbaşı ile sohbet toplantımızdan önceki gün bu sütunlarda sözetmiştim. Eksik yazmışım, çok eksik. e - Dönüşümü yazdım, kadın sorunları üzerine konuştuklarımızı aktarmadım.