Bu soruya hemen "Evet" yanıtı verenler çıkabilir, ancak ben o kadar aceleci olmayın derim.Mesut Yılmazın başbakanlığı dönemindeki Müsteşarı ve Hazine kökenli Yaşar Yazıcıoğlu, "Avrupa Birliği ve Türkiye" raporu yazdı..Rapor; Cumhurbaşkanı, siyasi parti liderleri ve Türk Silahlı Kuvvetleri başta olmak üzere tüm milletvekillerine de gitti.Müsteşarlıktan sonra ANAP milletvekili adayı da olan Yazıcıoğlunun raporu, açık bir dille Mesut Yılmazın AB tutumunu eleştiriyor."Kamuoyunda ciddi bir erozyona uğrayan, bir siyasi partinin sırf siyasi geleceğini kurtarma uğruna; AB eksenli siyasi kutuplaşma politikası, Türkiyenin AB entegrasyonunu tehlikeye koymaktadır."Yazıcıoğlu devam ediyor:"1997 yılında düzenlenen AB Lüksemburg zirvesinde Türkiyenin AB genişleme sürecinde dışlanması karşısında, New York Time gazetesine, AB tarafından öne sürülen tüm şartlar yerine getirilse dahi, üyeliğimize karşı olan tutumun değişmeyeceğini anladık şeklinde görüş bildiren zamanın başbakanının (Mesut Yılmaz) bugünlerde, AB üyeliği olmazsa Türkiye kurtulmaz tarzında açıklamaları, ABye yönelik tutum tezatlarımızı ortaya koyuyor."Koalisyon hükümetinde; ABye tam üyelik konusunda atılması gereken adımlarda uzlaşma olmadığını belirten Yazıcıoğlu, bu sorunların koalisyonun bozulmasına yol açmaması noktasında anlayış birliği doğduğunu vurguluyor.Yazıcıoğlunun raporunda, "Avrupa Birliği - Türkiye İlişkilerinde Koalisyon Hükümeti" başlıklı bölüm, hükümetin samimiyetini ve yeterliliğini sorguluyor. "ABnin Tutumu" başlıklı ikinci bölüm ise, Türkiyenin 40 yılı aşkın bir süredir ABye tam üyelik doğrultusunda gösterdiği ciddi çabalara karşılık, dayatmalara maruz kaldığını ifade ediyor.Yazıcıoğlu "Tam üyelik için en az 20 sene gerekir" derken, aday 12 ülkenin AB içinde sindirilmesini göz önüne alıyor.Raporun "AB - ABD ve Bu Eksende Türkiye" başlıklı üçüncü bölümü, MGK Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınçın çok tartışılan "Rusya - İran" yakınlaşması tezine de ışık tutuyor."ABnin 2010 yılını bırakın, daha uzun bir süreçte dahi bir güç olarak ABD ile rekabet edebilecek düzeye gelmesi zor. AB siyasi bütünleşleden çok uzakta olup, ekonomik entegrasyonda mücadele veriyor."Yazıcıoğlu şöyle devam ediyor:"11 Eylüle kadar dünyanın siyasal ve ekonomik gücünü elinde bulunduran ABD, bu gücü devam ettirmede yeni bir dünya düzenine ihtiyaç duyuyor... Bu itibarla, yeni dünya düzeninde meşruiyet ve ortak siyasi değerler üretmek kaçınılmaz... Hal böyleyken, ne AB, ABDnin, ne de ABD, ABnin alternatifi olabilir... ABye karşı, Amerika - Rusya - İran ekseninde Türkiyenin de içinde olduğu Avrasya yapılanması mevzu bahis edildi. Bu mesele bir tercih olarak ortaya atılmadı."Yazıcıoğlunun son cümlesi ise şöyle."Türkiye, AB hedefine ulaşmak zorundadır... O halde, AB - Türkiye ilişkileri, seçim yatırımına veya kısır iç siyaset döngüsüne mahkûm edilmemelidir." syilmaz@milliyet.com.tr Avrupa Birliği ve Türkiyenin izleyeceği/izlediği yol üzerine şekillenen görüşler, Türkiyede kamplaşma olduğunu gösterir mi?
Özay Şendir
‘Diyalektik bir şey’ olarak Lozan tartışması...
16 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Sosyolojik hatalar!
16 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Sanatçılar ‘Terörsüz Türkiye’ istemiyor mu?
16 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Krizler, görüşmeler ve sonuçları
16 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
İttifak’ta görüş ayrılığı çıkmadı
16 Mayıs 2025