Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

15 Ocak’ta yapılacak DP kongresi öncesinde “Aday olmayacağım” açıklaması yapan eski
Başbakan Tansu Çiller, bu kararı vermesinde DP lideri Hüsamettin Cindoruk’un “baraj” söyleminin etkili olduğunu söylüyor

Yüzde 10’u aşmak yetmez aday değilim


Tansu Çiller, Türkiye’nin en önemli sorununu “ayrışma” olarak tanımlarken “Hiçbir dönem bu kadar çok olmamıştı” vurgusu yapıyor.

1990’ların Başbakanı Tansu Çiller’in 2002 seçimlerinde aldığı yüzde 9.7 oyla Meclis dışında kalması, DP’de genel başkanlık yarışında suların durulmayacağının da işaretiydi. Çiller partisinden istifa ederken, koltuğa Mehmet Ağar oturdu. Ağar’ın 2007 seçimlerinde Anavatan ile birleşmesini sağlayamaması üzerine “merkez sağ” direği çöktü. Bu kez DYP’ye “genç kan” olarak partinin eski İstanbul İl Başkanı Süleyman Soylu liderlik etti. 2009 yerel seçimlerinde şansını deneyen Soylu’nun gayretleri oyların ancak yüzde 4’lere tırmandırmasına yetti. Bu kez koltuk eski genel başkan Hüsamettin Cindoruk’a kaldı. Cindoruk DYP ile Anavatan’ı birleştirerek DP’yi kurdu ve yoluna devam etti. Yerini genç ve yeni bir lidere bırakmak misyonu ile siyaset yapan Cindoruk’un önünde 15 Ocak 2011 kongresi duruyor.
Kongre öncesi Çiller’e önce “davet”, sonra “şaka” yapan Cindoruk’un çıkışları, geri sayım sürecinde sertleşti.
Çiller ile dün uzun uzaya görüştük. Parti tabanından gelen yoğun “aday ol” baskılarına karşılık, üç gün önce “aday olmama” kararını alan Çiller’in nedenlerini ve niçinleri sorduk, yanıtlarını aldık. Ortaya çıkan tablo; Cindoruk, Çiller’i; Çiller de DP’yi gömdü!
En çok merak edilen sorudan başlayalım: DP Genel Başkanlığına aday olacak mısınız?
Tavrımızda hiç farklılık olmadı, olmaz. Tavanla, taban arasında bir ittifak olur diye çok bekledim. Ama görülüyor ki olmadı. Tavan, tabanın desteklediği politikalara karşı tutum alıyor. Tek şartım bütünleşmeydi; olmadı. Bu durumda aday değilim, çünkü kendi partimin içinde engelli koşu olmaz.
Adaylık için olmazsa olmaz şartınız neydi?
İki merkez partinin (DYP ve Anavatan) birleşme ve bütünleşme süreci henüz tamamlanmadı. Bu nedenle de tavan ve taban arasında genel başkan adayı konusundaki birliktelik, başarının olmazsa olmaz şartıdır. Mutabakat olmalı, iç mücadele olmamalı. Kişisel çekişmelerle enerji kaybedilmemeli. “Tek bir aday etrafında böyle bir birlik, güven ve destek ortamı olursa, bundan kaçmam, elimi taşın altına koyarım” dedim. “Böyle bir destek bir başkasına sağlanırsa, onun için de elimi taşın altına koyarım” dedim. Tavanla taban arasında ittifak olmadan gelmemem, bölen olmamak içindir.
Cindoruk ’un “Uzun yıllar siyaset yapanların insanların, sırtımızda yükler vardır, bagajlar taşırız. Onlarla beraber siyasete yeniden gelmek isteyenler buyururlar, gelirler ” sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çizgimizde kırık yok. Bu çizgide cesaret var, memleket, millet, kırat sevdası var. Ana şefkati var. Kendi partim daveti bagaj söylemiyle açarsa, bu partiye ne yarar sağlar?
Aynı Cindoruk’un, bağımsız milletvekili Mesut Yılmaz ve eski cumhurbaşkanlarından Süleyman Demirel ile gerçekleşen “üçlü zirve” sonrası, gazetecilerin kendisine yönelttiği “Çiller aday olabilir mi?” sorusuna “Benim için yakın ihtimal” yanıtı vermişti. Bu davet değil miydi?
Adı “davet” olarak konuldu! Gelirsen benim siyasetime ters düşmeyeceksin, mevcut düşüncelere uyacaksın, bunları uygulayacaksın şartı var. Parti içinde çekişme, bölünme, enerji kaybıdır. Ya bu siyaseti güdersin ya da gelmezsin çizgisi partiyi bugünkü kamuoyu araştırmalarındaki rakamlara mahkûm etmektir. Eğer sonuçlardan memnunsanız değişime ne gerek var?
Demokrat Parti üst yönetiminin daveti sanaldır. Partinin seçim başarısını hedefleyen davet böyle yapılmaz. Bunlar seçim yolunda iki ateş arasında bırakmaktır. “Başarısız olmak için gel, bölmek için gel” demektir.
Aday olmama kararınızı ne zaman aldınız?
Kararımı oluşturma noktasında iken, Demokrat Parti Sayın Genel Başkanı’nın bir televizyon programındaki (NTV) konuşması etken oldu. Parti tabanı ile parti yöneticileri arasında topyekün birlikteliğe, olmazsa olmaz samimi desteğe yönelik çok ciddi zaaflar, çelişkiler görülüyor.
Kesin kararınız mı?
Kararım kesindir.
Örgüt, önümüzdeki seçimlerde partinizin olası başarısızlığından sizi sorumlu tutarsa...
Bu büyük dava kişilerle kaim değildir. Ocaktan yetişmiş, teşkilatı iyi tanıyan bir kişi üzerinde tabanıyla tavanıyla mutabakat sağlanması halinde üzerime düşeni bir nefer olarak da yapmaya hazırım.
DP’nin liderliğiniz ile yüzde 10 barajını aşabileceği tezi seslendiriliyor; merkez sağ parti olarak Meclis’te yer almak önemli değil midir?
Parti kamuoyu araştırmalarında yüzde 1’lerde görünüyor. Öte yandan pek çok alanda başarıları görülen ve 8 yıldır tek başına hükümet olan bir iktidar partisi var. Eğer yüzde 10 başarı olsaydı, yüzde 10’da çok yakın oy alınmış, Hazine yardımına hak kazanılmış bir seçim sonrasında, çok sevdiğim partimden ve aktif siyasetten ayrılmazdım. Bu büyük dava yüzde 10 barajını aşma gibi bir hedefle kısıtlanamaz. Hedef iktidar olmaktır. Gerçek başarı seçim barajını aşmak değil, ülke yönetiminde alternatif oluşturmaktır. Topyekün ve samimi bir bütünlük bu yolda başarının olmazsa olmazıdır. Mevcut şartlarda bu ortada yok, buna yönelik niyet de görülmüyor.
Kongrede kaybetme olasılığına karşı mı “topyekün birliktelik” vurgusu yapıyorsunuz?
Kongrede dava arkadaşlarımın ve delegenin desteği ile kazanacağımı görüyorum. Bunun için “Gel” veya “Gelme” denmesi önem taşımıyor.
Koalisyonun ortağı olma ihtimalinizi önemsemiyor musunuz?
Demokrat Parti’nin, CHP ya da AK Parti’nin yanında küçük parti olarak Meclis’e girmesi halinde, milletin beklediği değişimi gerçekleştirmesi mümkün değil. Yüzde 10’u aşarsın... Ben yüzde 9.7 ile bıraktım; Hazine yardımı da alıyordu, 3’üncü partiydi. Bugün tüm engelleri aşabilirsin, ancak seçimlere kadar sürenin azlığını göz önüne alırsanız, kısa koşu içerisinde başarmak mümkün değil: Bir yanda iktidar, bir yandan bunlar; iki ateş arasında kalmak gibi bir durum çıkarıyor.
Kararınızı açıklamak için neden bugüne kadar beklediniz?
Kolay bir karar olmadı, çok mesuliyetli bir karar. Şartların doğru değerlendirilmesi zaman gerektirdi. Zorlu bir seçim olacak. Karşımızda çok ciddi örgütlenmiş, 8 yıldır iktidarda olan bir parti var.
Bugünkü parti yönetimi ile aranızda görüş ayrılığı var mı?
Ayrışma referandumda ortaya çıktı. Partimi ve Kırat’ı zaafa uğratmamak için konuşmamayı tercih ettim. Referandumdan sonra alınan sonuç ortada. Bu başarı ise aynı yolda devam edilsin. Darbelerin karşısında olmuş Demokrat Parti bu görüntüsünden taviz verilmemeliydi. Partinin bugünü ile görüşlerim arasında çok ciddi ayrım görüyorum. Demokrat Parti, sağ parti pozisyonunu koruyamadı, CHP’den daha radikal bir söylem takındı.
Aday olsaydınız, seçmene nasıl bir Türkiye vaat ederdiniz?
Herkesin daha rahat olduğu bir Türkiye. Muhafazakâr manevi ve milli değerleri olan, üreten istihdam yaratan ve özellikle çok ezilmiş kitleleri yeniden kucaklayan bir Türkiye. Her konuda ayrışmayı yok etmek... Hiçbir dönem bu kadar net ayrışmalar olmadı.
Ak Parti ile pazarlık yaptınız mı? Aday olmaktan korkuyor musunuz?
Ak Parti ile hiçbir ilişkim olmadı. Bize göre siyaset korkakların işi değildir. Siyasi çizgimizde korku yoktur, kırık yoktur. Olmamıştır. Geçmişimiz bunu gösterir. Bize 28 Şubat sürecinden sonra, iktidar ortaklığı, hatta başbakanlık kapısı açılmak istendi. Biz iktidarı reddedip, demokrasi mücadelesi verdik.
Aktif siyaset hayatınız bitti mi?
Kendim için siyaset hesabı yapmadım. Siyaset uzun soluklu bir şey, bugünün şartları devam edeceği müddetçe, aktif siyaset yapmam: İki demeçle şartlar değişmez.

Haberin Devamı

Yüzde 10’u aşmak yetmez aday değilim

Haberin Devamı

Yeniköy’deki yalısında görüştüğüm Tansu Çiller’in salonundaki resimlere, 9 aylık torunu Cansu Uçuran Çiller’in, dedesi Özer Çiller’e gülücükler yollarken çekilen fotoğrafı eklenmiş.