Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ne var ki ailem, "idealist çocuklarının" birbirine diyecekleri olacağını düşünüyor ve benden bu yazıyı bekliyor; O'nu sizlerle paylaşmayı becerebilmeliyim...Uğur 1984'te İTÜ Dağcılık Kulübü'ne girdi; önce öğrenci sonra öğretmen oldu ve Türkiye'yi uluslararası platformlarda temsil etti. İ.Ü. Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde hazırladığı,"Sporun uluslararası örgütlenmesi ve uluslararası politikayla etkileşimi" konulu doktora tezini bitirdiğini sanıyorum.Çok doruk yaptı, çok daldı, çok pedal çevirdi; çok emek verdi hayata ve sevdiklerine.Ala Arça dağlarından, minik Deniz ve sevdiği Handan'a gönderdiği, "Şimdiden özledim sizi" kartı geldi eve; kendisi yok.Uğur'unun hayatında "küçük şeyler" önemliydi.12 yaşındaki çocuğun objektifine verdiği muzip poz, cenaze töreninde yakamıza takılan resimdi. Hep küçük sesle konuşmaya alıştığımız zirvelerin Uğur Uluocak'ının ardından, bana kalsa yazı yazamazdım. Sportmence bir itiraf Dünyanın en yüksek tepesi Everest'e oksijen tüpsüz tırmanış için, zirve antremanları yapıyordu. Sponsorluk önerisi hazırlamıştı.Metne Dair bölümünden..."Metinde, özgeçmişime, sporcu geçmişime, dağcılığa ve Everest'e, sponsorluk ve tanıtım şekillerine dair açıklamaları bulacaksınız. Kendime ilişkin açıklamalarımda, sizleri ikna etmek için bir kereliğine olmak kaydıyla, tevazuyu bir kenara bırakma yöntemini tercih ettim."Ve 1995 yılında hazırladığı bu dosyada beklentilerini büyük harflerle yazmış:Bu tırmanışlar Türkiye spor tarihine ve dünya dağcılık tarihine yazılacak başarılar olacaktır.Everest'in zirvesine oksijen tüpü kullanmaksızın çıkmayı tüm sportif azmimle istiyorum.1994'de (Tacikistan) Pik Komunizma tırmanışı, Türkiye'de o güne dek yapılan en yüksek tırmanıştı (7495) ve aynı yıl Meclis Başkanı'ndan ödül almıştı.Everest'e çıkmayı hak etmek için verdiği uğraşların her biri dağcılık tarihine düşülen kayıtlar oldu.İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Taşkışla binasındaki uğurlama töreninde, Rektör Prof. Gülsüm Sağlamer'den sonra söz alan Prof. Celal Şengör, "Avrasya Enstitüsü'nde Uğur'un adına kalıcı bir birim kuracağız" dedi... Uğur hayatında bir kez itirafta bulunmuştu; "Sportmence..." Oksijensiz yaşadı! Çapa Tıp Fakültesi Sporcu Sağlık Merkezi'nde oksijen oranı ve basıncı düşük havanın bulunduğu tüpte 15 gün geçirdi.Disiplinli, dikkatli, eğitimli ve sportmen biri olduğunu söylüyor Atlas dergisinden arkadaşları; TKP'den arkadaşları sosyalist kimliğine vurgu yapıyorlar.Çocukluk yıllarına gidiyorum... Akordiyon çalışı, bahçe içindeki evlerindeki koşturmalarımız, Saint Joseph yıllarında doğa ve tarihle buluşmasına neden olan tercümanlık anıları, en çok da gülüşü gitmiyor gözlerimden.Büyümemiz sancılı oldu. 1980'e 5 kala gençliğin heyecanı bizi de sarmıştı, Uğur evrenseli gösteriyordu hepimize... Everest'e "oksijensiz" çıkabilmek için ideal olarak tanımladığı yaş sınırı 30 - 40 aralığıydı ve bu kondisyona erişmek için çalıştı. Son olacaktı Uğur; 1956'dan beri dağda ölen dağcının 20'yi bulmadığına, dağların O'nun gibiler için emniyetli olduğuna ikna etmişti.Uğur dağcılığı "Bir dağ ancak doruğu ile vardır ve bu doruğa erişmek; zorlu, özverili, direngen ve dövüşken bir güçle elde edilebilecek başarıdır" diye tanımlıyordu.Doruğa çıkmak için sahip olduğu özellikler, hepimize yetti...Nazmi Eniştem, "Şöyle yaz Serpil" diyor: "Çok sevdiği dağlar ardından gözyaşı akıttı, onun anısını yaşatacağım."Annesine "Bu son çıkışım, kitap yazacağım" demiş.Ne acımasız bu doruklar! Memnune Teyzem, Uğur'u beklerken ağıt yakıyor: "O'na hep çok güvendim, dağda hiç merak etmedim. İskender'in (kaybettiğimiz dağcılarımızdan) anasına, babasına üzüldü." 12 imamla gönderdiler Kırgız dostlar sıkı sıkı çiviledikleri bir sandığa yerleştirmişler, yere göğe sığmayan bedenini. Sandığın içinde bordo kadife kaplı bir tabut, başının altına yastık koymuşlar, dinimize uygun olarak 12 imam hazırlamış son yolculuğa.Atlas dergisinden, TKP'den arkadaşları, sevdikleri taşıdılar.Güneş çekilirken Uğur'u anneannesine teslim ettik.Prof. Şengör'ün törendeki sözleri: "İnsanların kimi öbür dünyadaki hurileri düşleyerek, Uğur gibi insanlar da ölümü mutlak son olarak tanımlamasına rağmen, idealleri için ölümü göze alır. Cennet dağların zirvesidir derler, belki de Uğur şimdi cennettedir..."Her başı dumanlı dağ Uğur olacak gözümde; kimi zaman yağmur bulutları yüklü kimi zaman güneşli... syilmaz@milliyet.com.tr "Ala Arça'da, o sarp, o uzak yerde" zirveye varamamış, "Hava bozmuş, geri dönüyorlardı ve ..." dediler. "O gün" gibi sanırım. Gök gürlerken, yağan yağmurla geldi pazar günü, tam zamanında (hep dakikti) 07.00'de; THY'nin kargo kapısından. Mektupları, katları gibi...